[Mehmet Ali Şengül yazdı] Adalet ve zulüm

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Kasım 10 2020
Cenab-ı Hak, “ Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalblerimizi kaydırma...” duasını öğretmiştir.

Adalet ve zulüm
MEHMET ALİ ŞENGÜL | Samanyoluhaber 


Var olma, varlıklar içinde insan olarak bulunma, değeri dünya ve mafiha ile ölçülemeyecek kadar kıymet ve değer taşıyan bir cevherdir. Hele üzerinde mührü ilahi bulunan, selefin ifadesiyle, “nazargahı ilahi” olan bir kalb vardır ki; o kalb, iman, akıl ve irade gibi insan için olmazsa olmaz çok kıymetli latifelerin merkezi ve kalesi durumundadır.

İman bu kalbin ruhudur. O canlı ise, bu duygu ve latifelerde hayattadır. Yoksa maddeten canlı gibi görünsede, manen ölü mesabesindedir. Bundan dolayı, insan için çok önem taşıyan bu kalbin korunmaya, gözetilmeye ihtiyacı vardır. Bu ise, Allah’ın bir emaneti olduğunun şuuruna bağlıdır.
Bu kalb,yaralanınca tedavisi zor olduğu gibi, ölürse de hayata döndürülmesi mümkün değildir. Onun için, Hz. Ömer(ra) “ Ey Kabe seni bin defa yıkayayım, ama insan kalbini bir defa kırmayayım...” buyurmuşlardır.

Al-i imran suresi 8. ayette Cenab-ı Hak, “ Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalblerimizi kaydırma...” duasını öğretmiştir.
Efendimiz (sav), Ey Kalpleri eviren çeviren Allah’ım! Kalbimi dininle sabitleyip perçinle” tazarru ve niyazıyla her şeyde olduğu gibi bu duasıyla da bizlere rehber olmuştur.

Kalbteki iman, damardaki kan gibidir. İbadet, tefekkür, murakabe ve muhasebe onun beslenme kaynaklarıdır. İnanmış, hayatını iman ve ahlakla donatmış, Allah’ın Rızasına göre kalp balansını ayarlamış olanlar, güven ve emniyet altında sayılırlar. Onlar varlık alemini basiretle gözler. Kainatı, kudret ve irade kalemi ile yazılan bir kitap olarak okurlar. Onlar karanlık bilmez, engellere takılıp kalmazlar. İmanı, aşkı, ahlak ve adaleti, şefkat ve merhameti gönül bahçesinin meyveleri ve gülleri olarak görürler.
Marif

Bu haberler de ilginizi çekebilir