[Z. Hicran Yıldırım yazdı] Allah mühlet verir, ama ihmal etmez

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cuma, Şubat 14 2020
Eğitimci-yazar Z. Hicran Yıldırım'ın kaleme aldığı 'Rehberlik Köşesinde' her yaştan insanımız için önemli bilgiler yar alıyor. Bugün altıncı bölümünü yayımladığımız makalede Yıldırım 'Hz. Salih (as) ve Semud Kavmi' kıssasını anlattı.

Hz. Salih (as) ve Semud kavmi
Z. HİCRAN YILDIRIM | Samanyoluhaber

"Şehirde dokuz kişilik bir çete vardı ki, bunlar ülkede bozgunculuk çıkarır, iyileştirme ve düzeltme adına hiçbir şey yapmazlardı.” (Neml 27/48)

Semud kavmi, Arap yarımadasında Ad kavminden sonra yaşamış en meşhur kavimdir. Cahiliye devrinde Araplar arasında onlarla ilgili hikayeler, destanlar, şiirler biliniyordu. 

Ad kavmi helak olduktan sonra, mü'minler önce Mekke taraflarına, daha sonra Medine ile Şam arasında bulunan Hicr bölgesine yerleştiler. Onlara İkinci Ad kavmi deniliyordu.  Hz. Nuh (as)’ın oğlu Sam'ın neslinden gelen Semud'a dayandıkları için de Semud kavmi adı verilmişti. 

Kur'an-ı Kerim, Semud kavminden şöyle bahseder:
''Bir de düşünün ki Allah sizi, Ad kavminden sonra onların yerine getirdi ve yeryüzüne yerleştirdi; orada ovalara saraylar kuruyor, dağları yontarak evler yapıyordunuz." (Araf Suresi, 7/74)

Kur'an-ı Kerim, Semud kavmine "Ashab-ı Hicr" ya da ‘Hicr halkı’ ismini de vermektedir (Hicr Suresi, 15/80). Dağları oyarak yaptıkları evlerde yaşadıkları için "Sağlam ve korunmuş yerlerde yaşayanlar" anlamında Ashabu'l-Hicr denilmiştir. 

Âd kavminin helak oluşu Semud halkı tarafından çok iyi bilinmekteydi. Fakat zamanla onlar da Allah’ın kendilerine verdiği nimetlerle şımardılar. Allah’ın ihsan ettiği onca nimete şükredeceklerine nankörlük içinde, yonttukları taşlara tapmaya başladılar.

Göz kamaştırıcı saltanatlarına o kadar güveniyorlardı ki dünyada ebedi kalacaklarını düşünüyorlardı. İster sanat güçleri ister bedeni kuvvetleri olsun, onlarda kibir duygusunu bir hayli geliştirmişti. Bu duygu da onları bitip tükenme bilmeyen arzuların içinde dolaştırıyordu ki, yapılan resmî kazılar, korkunç bir hırs ve ebediyet tutkusuyla oyulmuş taşları ve taşlar üzerine büyük tit

Bu haberler de ilginizi çekebilir