32 arkadaşını 'cemaat'ten diyerek ihbar eden 'itirafçı'ya yargıda verilen ibretlik ödül

Gazeteci Ahmet Dönmez, kişisel web sayfasında Türkiye'de itirafçılık adı altında hayatların nasıl karartıldığını ve sözde 'itirafçı'ların nasıl ödüllendirildiğini çarpıcı bir örnekle yayınladı.

SHABER3.COM

HABER-YORUM: AHMET DÖNMEZ / ahmetdonmez.net

Aşağıda paylaşacağım ifade, bir hâkime ait. Daha doğrusu bu ifadeyi verdikten sonra hâkim olmaya ‘hak kazanmış’.

Birlikte cemaat yurdunda kaldığı 32 arkadaşının ismini vererek… Fakat ifadeyi okuyunca hayretler içerisinde kalıyorsunuz. Çünkü bir kelime bile suç niteliği taşıyan bir bilgi ya da suçlama yok. Sadece isimler vererek bazı insanları ifşa etmiş.

Buradan da “Herkes müsterih olsun. İtirafta bulunan FETÖ’cü hakim ve savcılar mesleğe dönemeyecek” diyen Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) Başkanvekili Mehmet Yılmaz’ın doğruyu söylemediği anlaşılıyor. Bunun gibi, hakim ve savcı yargılama dosyalarında bir çok belge var. Bunlar, itirafçı tutanakları. Daha doğrusu ‘itiraf’ da denemez, çünkü verilen bilgiler içerisinde suç niteliği taşıyan bir şey yok. Dolayısıyla “Neyin itirafı?” sorusu cevap bulamıyor. Sadece ‘mensubiyet’ tesbiti yapılmış. Bu da sürecin aslında darbe ile pek ilgisi olmadığını, haddizatında cemaatin ve bizatihi cemaat gönüllülerinin tasfiyesini amaçladığını gösteren örneklerden bir tanesi. Bu ifadelere dayanarak onlarca yargı mensubunun hayatı kararırken ‘itirafta’ bulunan kişilerin önü açılmış. Bu hâkimler, şu anda bir yandan mahkemelerde ‘tanıklık’ yaparken diğer yandan kendi mahkemelerinde ‘adalet dağıtıyorlar’.  

Sözünü ettiğim ifadeler, Adalet Akademisi adalet müfettişlerine verilen ‘tanık’ beyanları. İçlerinden bir tanesini model olarak alacağım. Ancak hedefim bu ifadeleri veren şahıslar değil. Onu, şu anda hakimlik yapan bu insanların ‘hukuk’ anlayışlarına ve vicdanlarına havale ediyorum. Burada asıl üzerinde durulması gereken nokta, böylesine utanç verici yöntemleri adalet mekanizmasının içine sokan, kurumsallaştıran, hiç bir suç unsuru taşımadığı halde bu jurnallere ‘delil’ muamelesi yapan, cadı avı yürüten, kollektif suç üreterek kolektif cezalandırma yoluna giden ve eşitlik ilkesini ayaklarının altında çiğneyen HSK’dır.

KIRAKKALE’DE HÂKİM ADAYI İDİ

İfadeyi veren kişi, o sırada Kırıkkale Adliyesi’nde 19. Dönem adli yargı hakim adayı olan D.A.A..  15 Temmuz askeri darbe girişiminden 2 ay sonra, 23 Eylül 2016 tarihinde Türkiye Adalet Akademisi’nde adalet müfettişleri Ramazan Akcan ve Ercan Kurnaz’a ifade vermiş.  


2010 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdiğini, 2014’te mezun olduğunu belirttikten sonra cemaatteki geçmişini anlatıyor. Lisedeyken Kırıkkale Maltepe Dershanesi’nde üniversite sınavına hazırlandığını ve kazandıktan sonra da 4 yıl boyunca cemaate yakın bir kız yurdunda kaldığını söylüyor. 

Yurtta dini sohbetler yapıldığı, Fethullah Gülen’in kitaplarının okunduğu, sohbetlerinin dinlendiği ve Asya Termal Otel’de kamp yapıldığı gibi bilgiler paylaşıyor. Bu dönemde kendisinin bir çok aktiviteye katılmadığını, hiç zorlanmadığını, istediği saatte yurda giriş çıkış yaptığını ifade ediyor. “Kaldığım dönem boyunca devlet ve hükümet aleyhine olumsuz herhangi bir durumla karşılaşmadım.” diyen D.A.A., dershanelerin kapatılması kararından sonra bazı kişilerden twit atmalarının istendiğini ama kendisinden böyle bir talepte bulunulmadığını aktarıyor. “Hakimlik savcılık sınav sorularının çalındığına, yurtta veya evde bulunan öğrencilere verildiğine dair herhangi bir bilgim yoktur.” diyor.



32 ARKADAŞININ İSMİNİ VERMİŞ, ORTADA SUÇ YOK

Buna rağmen hemen peşinden, “Aşağıda ismini belirttiğim kişiler, üniversite döneminde cemaat evlerinde ve/veya yurtlarında kalan kişilerdir” diyerek 32 arkadaşının isimlerini sıralıyor ve haklarında özet bilgiler veriyor. Ben bunlardan bazılarını alıntılayacağım. Dileyen paylaştığım belgeden tamamını okuyabilir. Burada önemli olan, verilen bu bilgilerin ne olduğu, ortada suç niteliği taşıyan bir bilgi olup olmadığı ve bu ifadeden sonra D.A.A.’nın önünün nasıl açıldığı.

Buyurun, okuyalım:

F.K.: 10. Dönem idari yargı hâkim adayı. Sonradan Diyarbakır İdare Mahkemesi üyesi olduğunu öğrendim. 2013 Ankara Hukuk mezunu. Yurtta belletmen olarak görevliydi. Cemaate gönülden bağlıydı. Okul döneminde başı kapalıydı, sonradan açılmış. Cemaat bağlantısının halen devam edip etmediğini bilmiyorum.

M. (Soyadını hatırlamıyorum): 2013 Ankara Hukuk mezunu. Memleketi Mersin. Yurtta belletmendi. Şu anda Bursa Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş Hukuk dalında araştırma görevlisi olduğunu duydum. Cemaate gönülden bağlıydı. Cemaat bağlantısının devam edip etmediğini bilmiyorum.

G.K.: 2013 Ankara Hukuk mezunu. Aktif görev almadı. Cemaatle bağlantılı bir insan değildi. 5 yıl yurtta kaldı. Şu anda Ankara’da … Kargo’nun avukatı olduğunu biliyorum. Cemaat bağlantısının olmadığını düşünüyorum. 

H.B.T.: 2014 Ankara Hukuk mezunu. Memleketi İzmir. Aktif görev almadı. Cemaatle bağlantılı bir insan değildi. 4 yıl yurtta kaldı. Şu anda İzmir’de serbest avukatlık yaptığını biliyorum. Cemaat bağlantısının olmadığını düşünüyorum. 

F.R.A.: 2014 Ankara Hukuk mezunu. Yurtta bir sene kalıp cemaat evine çıktı. Orada da ev ablalığı yaptığını duydum. Hâkimlik sınavlarına girip elendiğini biliyorum. Cemaat bağlantısının devam edip etmediği bilmiyorum. 

K.Y.: 2014 Ankara Hukuk mezunu. İzmir Yamanlar Koleji mezunu. Yurtta dört yıl kaldı. Babası da cemaat mensubuydu. Şu an İzmir’de avukatlık yapıyor. Cemaat bağlantısının devam edip etmediğini bilmiyorum.

A.T.: 2014 Ankara Hukuk mezunu. Yurtta dört yıl kaldı. Şu an Ankara’da avukatlık yapıyor. Cemaat bağlantısının olmadığını düşünüyorum.

D.Ç.: 2014 Ankara Hukuk mezunu. Yurtta dört yıl kaldı. Şu an Ankara’da avukatlık yapıyor. Cemaat bağlantısının devam edip etmediğini bilmiyorum.

N.B.: 2014 Ankara Hukuku mezunu. Yurtta iki yıl kaldı. Şu an nerede olduğunu bilmiyorum. Cemaat bağlantısının devam edip etmediğini bilmiyorum.

B.İ.: 2014 Ankara Hukuk mezunu. Yurt müdür yardımcılığı yaptı. Hâkimlik sınavlarından elendiğini duydum. Şu an nerede olduğunu bilmiyorum. Cemaat bağlantısının devam edip etmediğini bilmiyorum.

G. (soyadını bilmiyorum): 2013 Ankara Hukuk mezunu. Yurtta belletmen olarak görev yapıyordu. Şu an nerede olduğunu bilmiyorum. Cemaat bağlantısının devam edip etmediğini bilmiyorum.

D.A.A., hâkim olarak atandıktan sonra AKP’li Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş tarafından ziyaret edildi.

ŞU ANDA İNGEGÖL’DE HAKİM

D.A.A., bu ifadenin ardından 29 Kasım 2016 tarih ve 29903 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan kararname ile İnegöl Hâkimliği’ne atandı. HSK’nın 20 Aralık 2018 tarihli adli yargı hâkimlerinin müstemir yetkilerinin belirlenmesi kararına göre halen görevde. 

Bunun gibi başka ifade tutanaklarına da ulaştım. Mesela, hakkında ‘cemaat evinde ablalık’ yapmış olmaktan dolayı soruşturma açılmış olan bir başka hâkim adayı daha adalet müfettişlerine benzer şekilde isimler verdikten sonra Bolu’ya atanmış. Ancak daha fazla insanla ilgili fişleme notlarını paylaşmak istemediğim için bu belgenin kâfi olduğunu düşünüyorum. Konuyu anlatması bakımından bu yeterli.

Önemli olan şu: Aynı dönemde aynı yerlerde bulunmuş, aynı yurtta kalmış insanlar bu şekilde fişleme dosyalarına girerken; bir çok kişi sırf cemaat evlerinde veya yurtlarında kaldığı için ‘silahlı terör örgütüne üyelik’ suçlaması ile yargılanırken bu ifadeyi veren kişilerin hakim yapılmış olması. 

Dolayısıyla bu da bize, Mehmet Yılmaz’ın aslında doğruyu söylediği, itirafçıları meslekte tutma vaadini tuttuğunu ve tam tersine AKP tabanına yalan söylediğini gösteriyor. Yılmaz, 21 Ekim 2016 tarihli bir açıklamasında, “Disiplin açısından itirafta bulunan hakim, savcılar olursa ihraç yoluna gitmeyeceğiz. Onlara gereken her türlü ayrıcalığı tanımayı düşünüyoruz. Yeter ki bize örgütü deşifre konusunda çok yararlı bilgiler versinler. Bunlara disiplin açısından olumlu bakışımız olacak.” dedi. Daha sonra tepkiler üzerine 28 Aralık 2016 tarihinde Habertürk’ten Sevilay Yılman’a şöyle konuştu: “İtirafçı olan FETÖ’cüleri yeniden hâkim ya da savcı yapabiliriz dedim. Doğru. Böyle bir açıklama yaptım, ama bir sor niye yaptım? Herkes rahat olsun! HSYK, Etkin Pişmanlık Yasası’ndan faydalanan hiçbir kimseyi yeniden göreve döndürmeyecek. Kurulumuz bu konuda kesin kararlıdır. Bu açıklamayı tamamen itirafçılığı teşvik amacıyla yaptım ve çok da başarılı oldum. Çünkü o vakitlerde bir tane bile itirafçı yokken, o açıklamam sonrası itirafta patlama oldu. 200’ün üzerinde itirafçı sayesinde 2400 hâkim ve savcı hakkında FETÖ üyesi olduğuna dair delil elde ettik.” 

D.A.A.’nın ifadesi, Mehmet Yılmaz’ın itirafçılığı teşvik eden ilk açıklamasından önce verilmiş. Fakat hâkimliğe atanması, bu vaatten sonrasına tekabül ediyor. Tarihler de çok önemli değil aslında. Önemli olan bu sürecin nasıl bir mantık üzerine yürüdüğü, amacının ne olduğu, hangi yöntemleri kullandığı ve hukukla ilgisinin olup olmadığıdır. Bu da artık yeterince anlaşılıyor.


<< Önceki Haber 32 arkadaşını 'cemaat'ten diyerek ihbar eden 'itirafçı'ya... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER