Medyaya yapılan darbenin sebebini açıkladı

MHP İzmir Milletvekili, Ahmet Kenan Tanrıkulu,14 Aralık’ta medyaya yapılan darbeye dikkat çekerek "Bunun değişik sebepleri var ama en önemli sebebi, bugün burada toplanmamıza vesile olan 17-25 Aralık haftasının unutturulmasıydı" şeklinde konuştu.

Medyaya yapılan darbenin sebebini açıkladı

MHP İzmir Milletvekili, ekonomi ve sosyal işlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu, "İktidar oy kayıplarını hiç de siyasi adap ve edeple bağdaşmayacak yöntemlerle telafi etmenin yoluna kalkışıyor." dedi. Tanrıkulu, "kul hakkını yiyenlere zehir zıkkım olsun" diyerek kamudaki yolsuzluk ve rüşvete tepki gösterdi. 

Antalya’da partisinin düzenlediği 17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Haftası paneline katılan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Milletvekili Tanrıkulu,
17-25 Aralık’ta elde edilen ses kayıtlarının yazıya döküldüğünü hatırlattı. Tanrıkulu, bu ses kayıtlarının devletin başındakilerin milyarlarca lira kul hakkını yediğinin kanıtı olduğunu kaydetti. Tanrıkulu, "Biz MHP olarak diyoruz ki bu kul hakkını yiyenlere zehir zıkkım olsun. Hepsinin de bir tarafından çıksın." dedi. Tanrıkulu, paralel yapı söylemlerinin ise bunların örtülmesi için ortaya çıkarıldığını vurguladı. 

17-25 Aralık’taki yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarına takipsizlik kararı verilmesinin ardından yaşanan sürece de değinen Tanrıkulu, "Büyük hırsızlar ortalıkta elini kolunu sallayıp geziyorlar. Takipsizlik kararı verildi. Bu yetmezmiş gibi söz konusu adamların paralarını, hepimizin çoluk çocuğumuzun nafakasından artırdığımız o paraları faiziyle birlikte alacaklar, hepsine haram olsun. İnşallah yemeye fırsat bulamazlar. Bu dünyanın neresinde görülmüş bir şey. Hani bu para bunlara ait değildi? Hani polis koymuştu bu parayı? Hani sonradan uydurma bir şekildeydi? Şimdi bu parayı cebelleş ettiler. Yetmiyormuş gibi bir de şimdi faiziyle birlikte geri almanın peşine düşüyorlar. Artık yüzsüzlüğün, hayasızlığın, edepsizliğin, bu kadarı gürülmüş bir şey değil." ifadelerini kullandı. 

MASAK raporlarına da değinen Tanrıkulu, 17-25 Aralık’la ilgili soruşturulanların hiçbirinin mal varlığının şeffaf olmadığını belirtti. "Adam tığ teber şahı gelmiş, milletvekili, bakan olmuş 11 yılda 10 tane evi var. Hangi parayla nasıl olduğunu zerre kadarıyla açıklayamıyor." diye konuştu.
 
Tanrıkulu, konuşmasında siyasi istikrarın ekonomik istikrarı getirmediğine değindi. İstikrar büyüsünün bozulduğunu söyledi. Ekonomi verilerine bakıldığında konunun farklı yönlere gittiğini hatırlattı. Açılım ve yeni Türkiye ifadelerini değerlendiren Tanrıkulu, şunları ekledi: "Bizlerin zihnini bulandırmak için bir takım algı operasyonlarıyla bunları pekiştirmeye çalıştılar. Ancak bütün bu olayların sonunda sosyal ve siyasi bir takım farklı uygulamalarla karşı karşıya kaldık."

 14 Aralık’ta Zaman gazetesi ve Samanyolu Televizyonu Yayın Grubu'na yapılan operasyona dikkat çeken Tanrıkulu, "Türkiye’de bakanların, genel müdürlerin, konuyla iligli bürokratların dahil haberinin olmadığı bir operasyon tertiplendi. Bunun değişik sebepleri var ama en önemli sebebi, bugün burada toplanmamıza vesile olan 17-25 Aralık haftasının unutturulmasıydı. Çünkü böyle bir algı operasyonu yapıldığı zaman biliniyordu ki basın yayın organlarında, görsel ve yazılı medyada bu daha çok yer tutacak, bizlerin de sesi kısılacak zannediyorlardı. Ancak öyle olmadı, bugün bu salonun sizler tarafından şereflendirilmesinden anlaşılmaktadır." şeklinde konuştu. 

Osmanlıca tartışmalarının da gündemi saptırmak için ortaya atılan bir konu olduğunu vurgulayan Tanrıkulu, özeleştiride bulunarak, mensubu olduğu camianın da bu tartışmaların içine düştüğünü söyledi. Bu tartışmanın gündem çarpıtmaya yönelik olduğunu yineledi. Bilimsel olarak Osmanlıcıya ihtiyaç duyan insanların yıllardır bu alanda çalışma yaptığını belirten Tanrıkulu, "Mezar taşı okumak için Osmanlıca eğitiminin yapılmayacağını konunun uzmanları da söylüyor." dedi.

'AKP, POŞET EKONOMİSİ UYGULUYOR'

Ekonomide yaşanan problemleri dile getiren Tanrıkulu, AK Parti iktidarının işsizliği azaltmak için ortaya bir formül koymadığını söyledi. Tanrıkulu, "İktidar, poşet ekonomisi dediğimiz bir şey uyguluyor. Herkes bunu biliyor. Makarna, bulgur salça dağıt. Kömürü çuvalla onla da ver bazı yerlerde hatta bazı küçük yerlerde ince sulu altın var ya onlardan dahi dağıtmaya başladılar. İş oraya kadar geldi." diye belirtti.

'EMEK VE NASİP HIRSIZLIĞI YAPILIYOR'

Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) ile ilgili yapılan bazı değişiklikleri hatırlatan Tanrıkulu, soruların çalınması ve yanlış yönlendirmelerin yanı sıra, "Bacanak, baldız, kardeş, bacı türküsü çığırarak KPSS dışına da insanları itip bizim gençlerimiz evde emeklerken, çalışırken, sabahlara kadar göz nuru dökerken bunların çocukları bunlara yakın olanlar, ‘havuzcuların’ evlatları KPSS dışında şak diye hemen kamu kurumlarında iş bulmaya başladılar. Bu da bir yolsuzluk. Bu da emek hırsızlığı, nasip hırsızlığı…" ifadelerini kullandı. Dünyada hırsızlığın her türlüsünün kötü olduğunu anlatan Tanrıkulu, en melun hırsızın başkalarının refah ve saadetini çalan olduğunu dile getirdi. Karşı karşıya bulunan durumun da bu olduğunu sözlerine ekledi. 

17-25 Aralık’ta patlak veren olayların boyutların bakımından dünya siyaset tarihinin son zamanlarındaki en büyük skandal olduğunu ifade eden Tanrıkulu, hırsızlık ve yolsuzlukların dünyanın başka bir ülkesinde yaşanması durumunda kıyametin koparılacağını aktardı. Ancak Türkiye’de bir yıldır bu konuyla ilgili herhangi bir ses çıkmadığını, duyarsız kalındığını söyledi. 

MHP Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Erdem ise 17-25 Aralık’ta ortaya çıkan yolsuzluk ve hırsızlıkların dini boyutunun nasıl ele alınması gerektiğine dair bir konuşma yaptı. Konuşmasında ayet ve hadislere yer veren Erdem, "Bugün birileri bulundukları makamdaki yetkileri kullanarak birilerini terbiye etmeye kalkışıyorsa, akşamdan sabaha kadar Safahat okusa bile bir şekilde farkına varmıyor demektir. 17-25 Aralık’ta yaşanagelen devlet malını çalma, yetkileri kullanma, kul hakkını yeme hırsızlık irtikâbı veya buna benzer suç isnatları söz konusuysa ‘ben Allah’a kul, ben Resulullah'a ümmet, ben Müslümanım’ diyenlerin başkalarından önce Hazreti Ömer, Fatih Sultan Mehmet gibi gidip yargının önüne 'beni akla ki Müslüman olduğumdan kimse şüphe duymasın' demesi lazımdı." şeklinde konuştu.

CİHAN
<< Önceki Haber Medyaya yapılan darbenin sebebini açıkladı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER