[Abdullah Aymaz] Tevazu ve Mahviyet

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazartesi, Kasım 15 2021
Aşağı yukarı iki aydır Amerika’dayım. Büyüğümüzün sohbetlerine katılma imkânım da oluyor. Gül Muştusu şairi gerçi bahar için “cihetsiz kuş sesleri” ve “baharın salavâtı güller” diyor ama burada hüzünlü bir gurbet yaşanıyor. Bununla birlikte, sohbetlerde ruha dokunan güzellikler var:
ABDULLAH AYMAZ

Aşağı yukarı iki aydır Amerika’dayım. Büyüğümüzün sohbetlerine katılma imkânım da oluyor. Gül Muştusu şairi gerçi bahar için “cihetsiz kuş sesleri” ve “baharın salavâtı güller” diyor ama burada hüzünlü bir gurbet yaşanıyor. Bununla birlikte, sohbetlerde ruha dokunan güzellikler var: 

“Alvarlı Efe Hazretleri, tevazu ve mahviyet içerisindeydi. Etrafındaki hâleye bir şeyler anlatma gayretindeydi. Yaşadığı evi, tekkesi çok mütevazi ve sıradandı. Şahsi hayatı itibarıyla Üstad gibiydi; umurunda değildi dünya ve mâfihâ. Din kontrol altında olduğundan bu büyük insanlar hep mercek altındaydılar. Yanlarına kim giriyor, kim çıkıyor hep tarassut edilirdi; gerçi günümüzdeki gibi ufak bir temastan dolayı sen de onlardansın diye derdest edilme yoktu.” 
Geçmişte Alvarlı Efe Hazretleri gibi insanlara yapılan baskılardan bugün çok daha ağırlarına, mengeneye almalara, işkence altında inletmelere de hizmet muhatap oluyor. Bunlarla ilgili söylemlerinde bizlere Hocaefendi hep İslami dengeyi gösterip irşatlarda bulanıyor: 

“Muhakemeleri yok, deyip ettikleri geriye nasıl döner farkında değiller. Bunları konuşup lisanımızı kirletiyoruz ama sadece genel tabloyu görüp zararlarından nasıl korunuruz diye müzakere etmek için konuşabiliriz. Kendilerine yazık ettiler; fakat esas, koca bir millete yazık ettiler. Öncekilerin kazanımları vardı; bunlar değerlendirilebilirdi, bu ülke nûrefşan bir kamer haline gelebilirdi. Yazık ettiler! Dünyanın dört bir yanında ne kazanımlar vardı halbuki!... Cenabı Hak bizi istikametten ayırmasın yolumuz peygamberler yolu ne ölçüde onu koruyabilirsek Fe ni’ma ve bihâ.” 

M. Fethullah Gülen Hocaefendi seneler önce meşhur Mustafa Sibâi’nin acve hurması hakkında söylediklerini hatırlamıştı. Bir hoca arkadaşımız Sıbâî’nin kitabını ve bu meselenin yazıldığı yeri bulup getirdi. Orada M

Bu haberler de ilginizi çekebilir