[Abdullah Aymaz yazdı] Süvarinin Dönüşü

Samanyoluhaber yazarı Abdullah Aymaz, Prof. Dr. Ferid el-Ensârî'nin “Süvarinin Dönüşü” isimli kitabını değerlendirdi.

SHABER3.COM

Süvarinin Dönüşü
ABDULLAH AYMAZ | Samanyoluhaber

Aslen Faslı olup, ülkesinin önde gelen âlimlerinden bir şahsiyet olarak İlâhiyatçı ve edebiyatçı kimliğiyle değerli eserler yazan ve uluslararası sempozyumlarda tebliğler sununa Prof. Dr. Ferid el-Ensârî en son eseri, “Süvarinin Dönüşü”nü yazdı. İstanbul’da Sema Hastanesinde tedavisi sürerken 2009 senesinde vefat etti.

Senelerce Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri ve Risale-i Nurlar üzerine tertiplenen sempozyumlar için Türkiye’ye gelip gitti. Risale-i Nurları inceledikten sonra bu muhteşem eserlerin büyük bir cemaat halinde hayatın bütün ünitelerinde boy gösteren bir ihtişamla hizmetler yapmış olmasını beklerken bunu göremeyince, bu işi bitmiş gibi görmesinden dolayı Üstad Hazretleri hakkında SON SÜVARİ isimli kitabını yazmıştır. 

Çünkü onu sempozyumlara davet edenler hiçbir zaman için M. Fethullah Gülen Hocaefendiden ve Hizmet Hareketinden bahsetmemişlerdir. Fakat çok sevdiği hocası Bûşîkî Hazretleri kendisine “Evladım, benim elime ‘el-Mevazin’ isimli çok güzel bir kitap geçti. Hayran oldum. Yazarı Türkiye’de hayatta bulunuyormuş. Sen bir gittiğinde bu zatla bir tanış, bir görüş” mealinde tavsiyede bulununca, o da bir sempozyum münasebetiyle gelişinde, Risale-i Nurları Türkçeden Arapçaya tercüme eden İhsan Kasım Sâlih Beye M. Fethullah Gülen’i tanıyıp tanımadığını sorar. 

O da “Bak yanımızda onun talebelerinden Nevzat Savaş var. Onun kim olduğunu sana o anlatsın.” der. Ben bildiğim ve aklımda kaldığına göre bir yatsı namazından sonra bir başlarlar, sabah namazına kadar Ferid Ensari sorar Nevzat Bey cevap verir. Neticede Fas’ta yetişmiş bu gönül ehli,  ilmî şahsiyet Son Süvarî  ile işin bitmediğini ve tahmin ettiği gibi çok muhteşem hizmetlerin her gün tazelenerek bütün dünyaya yayıldığını  öğrenmiş olur ve bunun üzerine işte bu “Süvarinin Dönüşü” isimli kitabını yazmaya başlar, bitirdikten sonra da vefat eder. “Birinci Fasıl”  olan “Ruhun Doğduğu Yerlere Yolculuk” bölümünde gayet edebî bir üslûp ile Hem Üstad Hazretlerini ve hem Hocaefendinin  şahsiyet ve mâhiyetini anlatmaya gayret eder.

“Mukaddes Göç” başlıklı M. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Sızıntı Dergisinde yazdığı ve hicret konusunu işlediği Başyazıyı Ferid Ensarî  Eşref Hoca kardeşimize  Arapça’ya tercüme ettirip okuduktan sonra, Hizmet Hareketinin özetinin bu yazıda olduğunu söyler.

Ferid el-Ensarî diyor ki: “Hocaefendi, durmadan mâzinin çehresini geleceğin tabloları üzerine çizmekte ve ona sürekli ruh ufkundan DİRİLTİCİ  SOLUKLAR üfleyip durmakta. Bir de bakıyorsunuz. Allah’ın izniyle çizip eyledikleri vuku bulmuş ve hayata hayat olmuş.  Ne zaman bir makale yazsa yahut bir sohbet irad etse, her bir sözü, Sahabe-i Kiram topluluklarını ve Fatih Sultan Mehmed’in ordusunu resmeden bir tabloya dönüşür. Sanki bulutların ardında sâf  sâf dizilirler de, ‘Anadolu ufku’ndan  dünyanın dört bir yanına hayat kaynağı bir yağmur misali bardaktan boşanırcasına süzülürler.

Hocaefendi, AĞLAMANIN  BİYOGRAFİSİ… Onun soyadı GÜLEN…Ne var ki, hayatı serâpâ bir gözyaşı bestesi… Bu durum, en garip zıtlıklardan biri olduğu kadar en nâdir tevafuklardan biridir de… O, bu asrın sâlihlerinin  EN  ÇOK  AĞLAYANI  ve EN FAZLA   GÖZYAŞI  DÖKENİ… Fakat onun ağlaması, başka değil, sadece yarınların gülmesi, çocukların bahçelerinde baharların arz-ı endam etmesi içindir… Hayatımda ondan daha fazla gözyaşı dökeni ve ondan daha bağrı yanık olanını görmedim… Sanki bütün bir tarihin biriken gözyaşları onun iki göz pınarından kaynıyor gibi…

Onun bir zaaftan yahut zayıflıktan ağladığını zanneden büyük bir yanılgı içindedir… Aksine o, tıpkı taşları şâ şâk olan, derken taşların arasından coşkun bir KEVSER gibi âb-ı hayat fışkıran bir dağ gibidir… 
Vaaz, SIRLARINDAN  sadece biri; küçük yaşlardan beri iştirak ettiği her irşad meclisinde ağlar; kuşlar da onu ağlamasına ağlar!  Ben onu, çocukluğunda ve gençliğinde, yetişkinliğinde ve yaşlılığında hep ağlarken gördüm. Dün ağladığı gibi bugün de ağlayıp  durmakta… Hiç durmadan ağlıyor, ağlıyor… Kaynayıp duran gözyaşı şelâlerinin kuruduğuna hiç şahit olmadım. Vaazlarından akıttığı sımsıcak gözyaşlarıyla suladı bütün 

Anadolu ormanlarını… O gözyaşlarıyla suladı ve bütün küheylanları ve gecenin fakirlerini bu sularla besledi. Gözyaşlarının nurdan sağanaklarıyla suya kandırdı cihanın dört bir yanındaki sahraları…  İşin doğrusu, ben tükenmek nedir bilmeyen bu pınarın, dünyanın hangi dağından kaynayıp geldiğine hep hayret etmişimdir!
Ve onun çocukluğuna  doğru bir seyahate çıktım… Gayem, bu kadar çok sırlı ikramlara nâil olmasının başlangıcını tesbit edebilmek ve bunun nasıl gerçekleştiğini görebilmekti.

Bir bilseniz, insanı hayretlere sevk edecek ne acayip şeyler gördüm! Dünyanın dört bir yanında binlerce BALKOVANI  inşa etmeye duran arılar, onun gözyaşı pınarlarından besleniyordu.
Hastalığım iyice ilerlemişti. Bir defasında rüyamda odamın penceresinden giren bir ARI  gördüm. Bir başka seferinde de BAL  yiyordum. Anladım ki, davet vakti geldi… Ben de şevkimi binek yapıp yolculuğun bağrına doğru salıverdim kendimi.”

Prof. Dr. Ferid el-Ensârî’nin bu güzel eserinden istifade etmesini bilelim. Hem de dünya çapında meşhur Faslı  bir düşünürün  gözüyle M. Fethullah Gülen  Hocaefendiyi ve Hizmet Hareketini görmeye çalışalım. 

<< Önceki Haber [Abdullah Aymaz yazdı] Süvarinin Dönüşü Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER