Ali Bayram'ın İlmî Gayretleri

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Temmuz 21 2020
"Ali Bayram, Kütüphane uzmanı olarak yirmi yıla yakın devlet hizmeti yaptıktan sonra, yeni nesle Hizmet gerektirince, emeklilik maaşını hak etmeye beş yıl gibi az bir zaman kalmışken istifa edip, kendisini tamamen hizmete adadı. Altı çocuklu bir baba için bu büyük bir fedakârlıktı."
Prof. Dr. Suat Yıldırım | samanyoluhaber.com
Ali Bayram'ın İlmî Gayretleri

Ali Bayram'ın irtihalinden sonra onun şahsiyetini, millî ve içtimaî hizmetlerini dile getiren arkadaşlar oldu. Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan, Harun Tokak, Orhan Keskin gibi. Onlara teşekkür ediyorum. Ben de bu yazımda onun özellikle ilmî yönü üzerinde durmak istiyorum. Fedakâr, görgülü bir  hanım olan annesi ile dindar, irfan ehli babası Seyfettin Efendi onu, küçük yaşta hafızlık kursuna vererek, Kur'an hamelesi rütbesine yükselttiler. Böylece aklını ve hafızasını faniyatla doldurmadan önce Rabbülâlemin'in bütün insanlığa gönderdiği altı yüz sayfalık rehberin nûruyla, kalbinin ve aklının parlamasına vesile oldular. Kendisi ile eşi Azime hanım da, bu nimetin şükrünü ifa etmek için, ilk evlatları Sümeyra'nın da hafızlığına vesile oldular.  Köy ilkokulundan sonra, dinî ilimleri öğrenme kulvarına girdi. Hafızasındaki Kur'an'ın mânalarını da  öğrenmek için, özel olarak Arapça öğrenimine yönlendirildi.  Erzurum'da Kurşunlu cami ve benzeri medreselerde Emsile, Bina, Maksut, Avamil, İzhar, Kâfiye, fıkıh dersleri aldı. Ufku geniş olduğundan, bu formasyonununa  işlev kazandırma düşüncesiyle, devam etmeksizin ortaokul ve lise bitirme imtihanlarına girerek lise diploması kazandı.

Türkiye'nin Doğusunda ilk üniversite 1957'de Erzurum'da açıldı. İstanbul'un ender yetiştirdiği bir bibliyograf, bir kitap uzmanı Seyfettin Özege vardı. İsmail  Saip Sencer  gibi evlilik yapmayıp kitaplarla evlenen bu zat, kırk yıl boyunca seçerek topladığı kırk bin civarındaki koleksiyonunu 1961'de Erzurum Atatürk Üniversitesi'ne bağışladı. Gayesi, öyle anlaşılıyor ki Doğudaki tek üniversiteyi bilimsel yönden desteklemekti. Bu zatın hedefi, matbaanın girmesinden itibaren 1729'dan başlayarak, özellikle eski harflerle ne kadar periyodik (süreli yayın) varsa onları toplama idi. Bu seçkin koleksiyonu bağışlarken başlıca şartı, makul bir

Bu haberler de ilginizi çekebilir