Ali Ünal'dan önemli analiz

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cumartesi, Temmuz 23 2016
“Hayat süreci, bilhassa zorlu süreçlerde düşüp yolda kalmamak için ne yapmak lâzım? sorusunun cevabı
Ali Ünal'dan önemli analiz
Yeni Hayat gazetesindeki yazısında Ali Ünal  “Hayat süreci, bilhassa zorlu süreçlerde düşüp yolda kalmamak için ne yapmak lâzım?” sorusunu cevaplıyorç


ALİ ÜNAL- Yolda düşüp kalmamak için

Samimî bildiğim bir gönül, “Hayat süreci, bilhassa zorlu süreçlerde düşüp yolda kalmamak için ne yapmak lâzım?” diye sordu. Âcizane şu mealde iki hususu arzettim:

1. Allah’a çok inanmak, O’nu çok sevmek, hakkımızdaki her hükmüne gönülden râzı olmak, beklediğimiz her şeyi O’ndan beklemek lâzım. Müslümanlar olarak biz dâhil insanlığın bütün problemlerinin altında iman za’fı var. İmanı sadece taklidî bir kabûlden, ilim ve hakikat olması gerekmeyen Hıristiyanî dogmadan ibaret gibi görüyoruz. İman ilimdir, yakîndir; iman İslâm’ın ruhu, İslâm imanın cesedidir, onun tahsilinden ibarettir. İnanma iddiasına rağmen Allah yokmuş gibi bir hayat yaşıyoruz. O’na itimadımız, tevekkülümüz gerçekten var mı? Eğer bir netice adına bütün sebeplere ve imkânlara sahipken o neticenin gerçekleşmesi için beslediğimiz ümidi, elimizdeki bütün sebepler, imkânlar gittiğinde Allah’a tevekkülle beslemiyorsak esbapperestiz, O’na gerektiği gibi inanmıyoruz, O’nu tanımanın gerektirdiği şekilde O’nu tanımıyoruz demektir. Hz. Üstad yazmıyor mu: “Yaratılışın en yüksek gayesi, Allah’a imandır. İnsaniyetin en yüce mertebesi ve en büyük makamı, Allah’a iman içindeki Allah ma’rifetidir. Cin ve insanın en parlak saadeti ve en tatlı nimeti, Allah ma’rifeti içindeki Allah sevgisidir. İnsan rûhu için en hâlis sürur ve insan kalbi için en sâfi sevinç, Allah sevgisi içindeki rûhanî lezzettir. İman, yalnız icmalî ve taklide dayalı bir tasdikle sınırlı değildir; güneşin elimizde tuttuğumuz aynadaki aksinden deniz ve denizlerin yüzündeki aksine, oradan güneşin kendisine kadar tecelli mertebeleri ve inkişafları olduğu gibi, imanın da o derece çok hakikatleri, binbir İlâhî İsimler’le ve bütün iman esaslarının kâinattaki bütün gerçeklerle alâkalı o kadar fazla hakikatleri vard

Bu haberler de ilginizi çekebilir