"Annem gibi kokuyorsunuz"

Okuma Süresi 2 dkYayınlanma Cuma, Ekim 18 2019
''Büyülü gölün kıyısında, her bir rüzgar darbesiyle sağanaklaşan sarı konfeti yağmurları altında bir müddet daha öylece yürüyoruz. Elbiselerinden soyunmuş üryan ağaçlar, sonbahar güneşinin solgun ışıklarında ısınmaya çalışıyor. Son muhacir, “bugün telefonuma bir hikâye düştü, çok dokunaklı size de okumak istiyorum’’ diyor.''

Annem gibi kokuyorsunuz
HARUN TOKAK

Son bahar rüzgârlarının darbeleri ile yere düşen her bir yaprak, hazan halısını nakış nakış, ilmek ilmek dokuyor.

Hazan halısı üzerinde son muhacirle yürüyoruz.

Üzerinde mütevazı bir elbise, orta boylu, yüzü; hasadı yeni kaldırılmış kıraç bir arazi gibi hüznün harman yeri, ağır yük taşımak için yaratılmışçasına omuzları geniş bir yiğit…

Genç görünmesine rağmen kavruk yüzünde oluşmuş çizgiler, hiçbir tebessümün gizleyemediği derin acıların işaretçisi.

Geçen gün birlikte çalıştığı birinin onun için, “rol model bir insan, örnek alınacak bir kardeş” sözleri karşısında, “sadece böyle güzel insanları tanımak için bile bu gurbet diyarlarına gelinir” diye düşündüm.

Bir müddet sonra pek çokları gibi o da buralardan gidecek. Geride en güzel hatıralar bırakarak bir bir gidenler gibi.

Önden gidenler gibi onunla da rüyalarda buluşacağız.
Artık ışık sızdırmayacak pencereler,
Yoldan geçmeyecek kimseler,
“Çay var mı?” diye sormayacak
Dost canlısı sesler.
Yüreğimize oturacak yine derin bir sızı
Geceler karanlık, gündüzler kan kırmızı
Kim sorar hatırımızı
Yine bir istasyon bin ayrılık…
Önce bir ıslık, sonra yavaş yavaş dönmeye başlayan tekerlekler
Yanaklara süzülen yaşlar, sallanan yorgun eller
Bir mendil gibi havada asılı kalan kederler,

Hâlbuki ne sevdalarımız vardı.

Neyse…

İki kafadar rüzgâra karşı yürümeyi sevsek de sonbahar rüzgârlarına efelenmenin doğru olmadığını biliyoruz.

Üst-başımız kavi.

Büyülü gölün kıyısında, her bir rüzgar darbesiyle sağanaklaşan sarı konfeti yağmurları altında bir müddet daha öylece yürüyoruz.

Bu haberler de ilginizi çekebilir