Arınç'tan dikkat çeken 'U' dönüşü

Son günlerde AKP’ye yönelik sert eleştirilerde bulunan ve “kral çıplak demenin zamanıdır” sözleriyle gündem olan eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, dikkat çeken bir 'U' dönüşüne imza attı.

SHABER3.COM

AKP'ye yönelik 'kral çıplak' eleştirisinin sahibi eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, önce AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetiyle Manisa mitingine katıldı, ardından da iki sayfalık bir açıklama yaparak kendini muhalif görmediğini anlattı. Arınç, “Bu ev benim evimdir ve ben kendimi AK Parti’nin milyonlarca sahibinden birisi olarak görüyorum.” dedi.

Twiter hesabından iki sayfalık bir açıklama yayınlayan Bülent Arınç, mitinge katıldığı için AKP teşkilatlarından birçok isimden tebrik mesajları aldığını, bu arada bazı eleştirilere de muhatap olduğunu belirtti. Bazı eleştirileri haksız olarak niteleyen Arınç “kendimi bir muhalif olarak nitelendirmiyorum” ifadesini kullandı.

Arınç’ın sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: 

“Cumartesi günü memleketim Manisa’da düzenlenen mitinge Sayın Cumhurbaşkanı ile birlikte katılmam ve orada yaptığım konuşma üzerine AK Parti teşkilatlarından ve beni AK Partili olarak bilen, tanıyan birçok isimden tebrik mesajları aldım. Bu arada bazı eleştirilere de muhatap oldum. Bu eleştirilerin birçoğunun iyi niyetli olduğunu, saygılı bir biçimde dile getirildiğini görüyorum. Bunun yanı sıra olaylara yalnızca siyah-beyaz olarak bakabilen isimlerin de birtakım eleştirilerinde haksız olduğunu düşünüyorum. Ben bugüne kadar AK Parti’nin birkaç kurucusundan birisi olduğumu ve AK Parti’nin benim evim olduğunu geçmişten bugüne ısrarla söyledim. Partim ve Sayın Cumhurbaşkanı tarafından yapılan tüm davetlere katıldım.

‘AK PARTİ BENİM EVİM’
Bu vesile ile benim siyaset anlayışım üzerine bildiğinizi zannettiğim ama birilerinin ısrarla farklı göstermek istediği bir konuya da açıklık getirmek isterim. Ben siyaseti başkalarından farklı yapıyorum. Siyaseti halkımızın iyi yönetilmesi, mutluluğu, refah ve huzur içinde yaşaması ve onunla birlikte olmak şeklinde tanımlıyorum. Bugüne kadar da siyasetimi bu tanımlama üzerine şekillendirdim. Benim siyaset anlayışım şiddete, nefrete ve ayrımcılığa dayalı bir siyaset değildir. Bu dili de hayatım boyunca hiç kullanmadım. Sadece hizmet odaklı olarak vatandaşımızın gönlünde yer etmeye çalışan biri olarak bugüne geldim. Aktif siyasi hayattan ayrıldıktan sonra da şunu ısrarla söyledim. Ben AK Partiliyim, bu ev benim evimdir ve ben kendimi AK Parti’nin milyonlarca sahibinden birisi olarak görüyorum. Bugüne kadar AK Parti’nin doğrularına ve doğru yaptıklarına her zaman sahip çıktım, bundan sonra da sahip çıkmaya devam edeceğim.

‘KENDİMİ BİR MUHALİF OLARAK NİTELENDİRMİYORUM’
Diğer bir husus ise şudur: Bizim Sayın Cumhurbaşkanı ile bir kader arkadaşlığımız var. 1978’den beri birlikteyiz ve ben onun yanında oldum. Bugüne kadar farklı söylemlerimden çıkarılan sonuç ancak şu olabilir: Başkalarından farklı olarak eleştiri yapma gereğini her zaman duymuşumdur. Faydalı işlerde takdir ederken, yanlış işlerde de eleştirinin dozu en yüksek olanını yapmaya çalıştım. Bu devirde bunu anlayamayanlar mutlaka muhalif olunması gerektiğini düşünüyorlar. Hayır! Bu fikre katılmıyorum ve kendimi bir muhalif olarak nitelendirmiyorum. Belli bir mensubiyetin içerisinde ama doğruya doğru, yanlışa da yanlış demeyi ve bu yanlışları yerinde zamanında ve güzel bir biçimde aktarmam gerektiğini düşünüyorum. Dolayısı ile eleştiri yaptığım zaman “ne kadar güzel” diyerek alkışlayanların bunun aksini yaptığımda da “çark etti” demelerini esefle karşılıyorum. Bu mensubiyetimi ve aidiyetimi her zaman açıkladım ama şunu da ifade etmek gerekir. İnsan doğası gereği değişen, değiştikçe gelişen bir varlıktır. Buradan yola çıkarak ben de daha önce vermiş olduğum mülakatlarda da altını çizdiğim üzere, önemli kararlar arifesinde günün şartlarını göz önünde bulundurarak milletimizin ihtiyaç ve beklentilerini karşılayacak her türlü görüşü değerlendirmeye açık olduğumu belirtmiştim.

AK Parti’yi kurarken yaslandığımız tüm değer ve yargıları temel alarak siyaset yelpazesinin farklı kanatlarında faaliyet gösteren kişiler, kanaat önderleri ve toplumsal gruplarla istişare ediyorum. Bu istişarelerde kendi görüşlerimi aktarıyor, karşı tarafı dinliyor kısaca milletimizin sorunlarına çözümler üretmek adına farklı görüşlerden istifade ediyorum. Siyaset dilinin toplumumuzu bu denli kutuplaştırdığı bugünlerde zor günleri atlatmak adına el ele vermeyi temel alan bu yöntemin bu sıkışmışlıktan kurtulmak için yegâne çıkış yolu olduğuna inanıyorum.


<< Önceki Haber Arınç'tan dikkat çeken 'U' dönüşü Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER