Bağışıklık sisteminin dosttan düşmana dönüştüğü Sitokin Fırtınası nedir?

Bağışıklık sistemimiz yeni tip Koronavirüs (Covid-19) ile mücadelede hem en büyük düşmanımız hem de en büyük umudumuz. Covid-19 hastaları yoğun bakıma alındığı aşamada, gerçek düşman bir anda kendi bağışıklık sistemi oluyor. Times gazetesinde yer alan habere göre, İngiltere'de hastaların yoğun bakıma girişini önlemek için bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar deneniyor

SHABER3.COM

Yeni tip Koronavirüs vücudu işgal ediyor, hücreleri ele geçiriyor ve milyonlarca kez kendisini çoğaltıyor.

Times Bilim Muhabiri Tom Whipple'ın haberine göre, en büyük tehlike, vücudun bu işgale verdiği cevap ve bu cevabı kontrol etmek bir tedavi yöntemi olabilir:

Bilim insanları, yeni tip Koronavirüs'ü (Covid-19) yenmek için antiviral ilaçları değerlendiriyor. Bu, anlamlı bir çaba.

Antiviral ilaçlar, virüsün zayıf noktalarına saldırıyor. Virüsün kendisini çoğaltmasını engelleyerek ve vücutta yayılmasını önleyerek, vücudun bu işgalciyi yenilgiye uğratmasına yardımcı oluyorlar.

Ancak İngiltere'de hastalar üzerinde denenmeye başlanan, tamamen farklı bir ilaç türü daha var. Bu ilacın işi ise, bağışıklık sistemini güçlendirmek değil, tam tersine engel olmak.

Bu ilaçlar gerekli, çünkü dünya genelinde yoğun bakım ünitelerinde yatan Covid-19 hastaları, virüsün akciğerlerine saldırması nedeniyle orada değil.

SİTOKİN FIRTINASI

Yoğun bakımdalar, çünkü bilim insanları arasında giderek artan oranda kabul gören görüşe bakılırsa, bağışıklık sistemi akciğerlere saldırdığı için orada yatıyorlar.

Hastalarda "Sitokin Fırtınası" ismi verilen bir durum yaşanıyor.

Bu fırtınayı anlamak ve yenebilmek için, bağışıklık sisteminin karmaşık yapısını açıklamak gerekiyor.

Aslında, bağışıklık sisteminin verdiği tepkinin özü sadece antikorlar değil.

Vücut, yeni patojenlere ya da patojenlerin bulaştığı hücrelere yapışıp, yok etmeye çalışmadan çok önce, sitokinleri üretiyor. Bunlar daha az hedefe yönelik, fakat daha hızlı tepkiler.

İlki, neredeyse hemen devreye giriyor.

Bir virüs, hücreyi işgal ettiğinde genetik yapısını hücreye enjekte ediyor.

VİRÜSE KARŞI İLK MÜCADELE HÜCREDE

Koronavirüs'te de bu, hücre çoğalması sürecini kendi amaçları için kullanabilmek adına hücreye enjekte ettiği RNA adı verilen molekül. Bu safhada bile hücreler mücadele ortaya koyabiliyor.

RNA'yı olmaması gereken bir yerde gören hücreler, bağışıklık sistemini işgalcilere karşı uyaran sitokinleri gönderiyor.

Bu moleküller aslında haberci. Kendi sitokinlerini salgılayan bağışıklık hücrelerini devreye sokuyorlar.

Böyle bir dizi süreçle, vücut virüse verdiği cevabı sertleştiriyor.

Tıpkı bir aşı bulunana kadar, sokağa çıkma kısıtlamaları koyup, tamamen kapanan ülkeler gibi.

Bu ham mücadele yöntemleri, vücut bağışıklık sağlayacak daha incelikli araçlar geliştirene kadar, büyüyen enfeksiyonu bastırmanın bir yolu.

Bir ülkede hayatın durdurulmasının, tarihi ekonomik daralmalara yol açması ve çocukların okulla gidememesi gibi, bu sürecin de verdiği başka hasarlar var.

BAZI İNSANLARDA SONUÇLAR FECİ

Manchester Üniversitesi'nden İmmünoloji Profesörü Dan Davis, "Bağışıklık sistemi daima, virüs taşıyan sağlıklı hücreleri yok ederken, çok benzeyen sağlıklı hücreleri ayrı tutan bir denge tutturmaya çalışır. İnsanların büyük çoğunluğunda bu işe yarar ve bağışıklık sistemi savaşı kazanır, virüs temizlenir. Ancak bazı insanlarda feci sonuçlar ortaya çıkar." diyor.

FIRTINANIN SEBEBİ BİLİNMİYOR

Sitokin Fırtınası'nın tam olarak niye yaşandığını, bir dizi kimyasalın neden kontrolden çıktığını kimse bilmiyor.

Roche İngiltere'nin Medikal Direktörü Rav Seeruthun, "İnsanların hastaneye yatmasından bir kaç gün sonra ortaya çıkan bir tetiklenme noktası var gibi görünüyor. Bazı insanlar iyileşiyor, fakat bazılarında bir Sitokin Fırtınası görüyoruz." diyor.

Onlarca farklı molekül vücuda darbe vuruyor ve bir sürü takviye kuvvet istiyor. Tıpkı, alevleri söndüren itfaiyecilerin, alevlerden daha çok zarar verdiğinden şikâyet eden ev sahipleri gibi, koruma tehlikenin kendisi oluyor.

Bir orduya ait araçların yolları tıkaması gibi, damarları tıkıyorlar.

Sıvı akciğerlere doluyor. Bu süreçlerin bir çoğu hâlâ anlaşılabilmiş değil ve bazı hücreler kimyasal işaretlere tepki olarak kendilerini imha ediyorlar. Zatürre gelişiyor ve insanlar kendi başlarına nefes almakta zorlanıyor.

Bağışıklık sistemi diğer noktalarda da çığırından çıkıyor ve diğer organlarda da hasar oluşuyor. Bu sırada ikincil enfeksiyonlar oluşuyor ve denetimsiz ilerliyor.

Bu noktada hastalar servislerden, yoğun bakıma, yoğun bakımda da solunum cihazlarına geçiriliyorlar.

İSPANYOL GRİBİNDE DE SARSTA DA ÖLDÜREN SİTOKİN FIRTINASIYDI

Dr. Seerethun, ilaçlarla yaptıkları testin, yoğun bakımdan solunum cihazına geçişi durdurmayı amaçladığını söylüyor ve "Bağışıklık sistemi çok fazla çalışmaya başladığında, sakinleştirmek hayati önemde." diyor.

İspanyol Gribi'nde de Sars salgınında da bugünkü salgında da insanları öldüren bu Sitokin Fırtınası.

Her bir fırtına birbirinden farklı. 1918'deki İspanyol Gribi salgınında Sitokin Fırtınası gençleri etkiledi. Bugün yaşlıları etkiliyor.

SARS'ta seviyesi yükselen sitokinler, Koronavirüs vak'alarındakilerle aynı değil. Peki niye?

Tam anlamıyla bilmiyoruz. Bağışıklık sistemi hakkında "The Beatiful Cure - Güzel Deva" adlı kitabın yazarı Profesör Davis, bunun çok şaşırtıcı olmadığını söylüyor.

"Bağışıklık sistemi müthiş karmaşık. İlk bakışta biraz gereksiz karmaşık. Fakat sonra, yapması gerekenleri düşünüyorsunuz. Geçen yıl bu virüs ortada yoktu. Yine de bu sistem bu virüsü tanımanın bir yolunu bulmalı. Yani elinizde, daha önce evrende hiç olmayan bir tehlikeyi tanımlayabilen bir sistem var. İkincisi de tehlikeyi tam bir isabetle tanımlamak zorunda olması.

Bu önemsiz bir şey değil. Örneğin bağırsaklarınıza iyi gelen bir bakteri, vücudun başka bir yerinde zararlı olabilir. Bir şeyin ne zaman zarar verdiğini bilmesi gerekiyor. Bunu hiç anlayamıyor oluşumuz şaşırtıcı değil."

Bazı sitokinlerin Koronavirüs'te alışılmadık derecede arttığını biliyoruz. Bazıları da habis RNA ile başlayıp, yoğun bakımda sona eren sürecin yaşanmasını kolaylaştıran tekerlekleri tutan vidalar gibi bir rol oynuyor. Vidaları sökerseniz, tekerlekler çıkıp gider.

ANTİKORLARIN ROLÜ

Peki vidaları nasıl sökeriz? Antikorlarla. Antikorlar Y şekilli moleküller. Y'nin çatalında hedefinin mükemmel karşılığı olan ve birbirlerine kenetlenmelerini sağlayan bir atomik yapı var.

Umudumuz aşı ya da enfekte olarak, hepimizin vücudunda Y'leri virüsün yüzeyine yapışabilen antikorlar olması. Böylece de enfekte hücreleri, yok edilmek üzere işaretlemesi.

Bu antikor tedavilerinde en başarılı ilaçlar romatoit artrit (iltihaplı romatizma) için geliştirildi.

Eklemlerde enflamasyona yol açan molekülleri bulup, yok ediyorlar. Peki bu enflamasyona yol açan moleküller ne? Sitokinler. Yani Koronavirüs tamamen yeni bir virüstü. Ancak bağışıklık sisteminin verdiği tepki yeni değildi.

Doktorlar, enflamasyonu önleyen ilaçların insanların yoğun bakıma girmesini engellemekte işe yarayabileceğini fark etti.

Roche'un ürettiği "Tocilizumab" isimli ilaç, aslında eklem iltihabı hastalarının bağışıklık sistemini baskılamak için üretilmişti.

Tocilizumab halen İngiltere'de onlarca hastada, Covid-19 hastalarının sitokinlerini baskılaması umuduyla kullanılıyor.
<< Önceki Haber Bağışıklık sisteminin dosttan düşmana dönüştüğü... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER