Banker Bilo ekonomisi! Hele bir sor niye...

Faizi artırmadan faiz artırmanın yolunu bulan Merkez Bankası hangi önlemlerde geç kaldı? Ekonomist Semih Ardıç yorumladı

SHABER3.COM

HANİ FAİZ LOBİSİNE KARŞIYDINIZ! 

Merkez Bankası (TCMB) 25 Nisan toplantısında faizi yüzde 12,25’e çıkardı. Mamafih bankanın resmî internet sitesinde politika faizinin karşısında hâlâ ‘yüzde 8’ yazıyor. Faiz yüzde 4,25 arttığı halde beyanın yüzde 8 olmasının sebebi malum: Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan, faizlerin indirilmesini isterken nispet yapar gibi faizi artırdığını ilan etmek için cesaret lazım.

Mevcut tabloda hem faiz artmış oluyor hem de artmamış oluyor! Banker Bilo filmindeki gibi… “Hele bir sor niye!” TCMB bir müddet Saray’ın gönlünü hoş tutmak uğruna dövizin ani yükseldiği tarihlerde tribünlere çıktı. Baktı dövizin düşeceği yok. Geç de olsa sahaya indi. Geç Likidite Penceresi (GLP) diye açıkladığı oran, neticede bankaların borç alırken katlandıkları maliyettir. Daha evvelki politika faizi artık GLP altında gösteriyor. Bir cebinden alıp öbürüne koyuyor. Hakikatte arttığı halde kelime oyunları ile faizi düşük göstermeye çalışıyor.

ÜÇ AYDA BÜTÇEDEN  FAİZE 18,8 MİLYAR LİRA

Faiz artışı da dövizin yükselmesi gibi parayı maliyetli hale getirir. Türkiye gibi döviz açığı bulunan ekonomi için ikisinin de yok birbirinden farkı. Kırk katır mı, kırk satır mı? Ocak-Mart 2017 bütçe rakamları da gösterdi ki Türkiye hem döviz tarafından hem de TL’nin faizinden darbe yemeye devam ediyor. TCMB’nin faizi artırmamış gibi yaptığı Ocak-Mart arasında bütçeden faize ödenen para yüzde 14,3 arttı ve 18,8 milyar liraya çıktı. 2016’ya nazaran bütçeden bu kaleme 2,6 milyar lira fazladan gitti.

Halka istikrardan bahseden Saray müşavirleri, faize sadece üç ayda yaklaşık 2 milyon asgari ücretlinin bir aylık maaşına bedel bir fark ödenmesine gelince dut yemiş bülbüle dönüyor. Bu para eğitim, ulaştırma ve sağlık gibi kamu hizmetlerine aktarılmadı, Erdoğan’ın tabiriyle faiz lobisine verildi. Kalan 9 ayda faiz artacak. Dövizi tutmak için TCMB’nin başka kozu yok. Dolayısıyla üç ayda 2,6 milyarlık faiz farkı sene bittiğinde 15 milyar lirayı aşacak. Bir senede faiz lobisine 15 milyar lira ilave ödeme yapanların malî istikrardan bahsetmeye hakkı olabilir mi?

EKONOMİ SAĞLAMSA FAİZLER NİYE YÜKSELİYOR?

Aradaki 2,6 milyar liralık fark, Hazine’nin piyasadan borç alabilmek için ilave para ödemeyi kabul ettiğini tescil ediyor. Hükûmet medyasının iddia ettiği gibi Türkiye piyasalardan kolay borçlanabiliyorsa bu fark niye ödendi? Cevap gayet basit: Paranın baronları Türkiye’yi riskli buluyor ve masaya oturduklarında ‘ne kadar risk o kadar faiz’ restini çekiyor.

Kullandıkları kelime GLP olmuş, politika faizi olmuş fark etmiyor. Borcun vadesi bugün dolsa maliyet yüzde 12,25 üzerinden hesaplanıyor. Ajanslarda geçen şu cümlelerden ikincisinin bir hükmü yok: “TCMB, Nisan toplantısında Geç Likidite Penceresi (GLP) faizini 50 baz puan artırdı. Böylece GLP borç verme faizi yüzde 11,75’ten yüzde 12,25’e yükseltildi.

Politika faizi yüzde 8 seviyesinde, koridorun alt bandı yüzde 7,25, üst bandı yüzde 9,25 seviyesinde tutuldu.” TL’nin faizi bugün itibarıyla asgari yüzde 12,25’e geldi. Bankaların kredi ve mevduata tatbik edecekleri oran elbette bunun fevkinde. Şu anda kimsenin senelik yüzde 17 gibi yüksek bir maliyeti göze almadan borçlanma imkânı kalmamıştır. Uzun vadeli kredilerde yüzde 20 geçildi bile…

YÜZDE 12,25 DE KÂFİ GELMEYECEK

“Kurdaki ciddi artışın ekonomiye bir tesiri olmaz.” diyen Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci bugünlerde ağız değiştirdi. Kurda tansiyonun düşmesini kendi başarıları gibi göstermeye çalışıyor. Halbuki kur yükseldiği seviyeden fazla geriye gelmediği gibi enflasyon yükseldi, faiz de yükseldi. Bir parantez: Kurdaki mevcut seviye ABD Merkez Bankası’nın en az üç faiz artıracağı senaryoda kalıcı olamaz…

Yüksek kur, yüksek enflasyon ve yüksek faizin ekonomiyi nasıl tahrip ettiğini her ay iliklerimize kadar hissediyoruz. TCMB’nin mevcudu muhafaza etmesi için yüzde 12,25 de kâfi gelmeyecek. Enflasyon yüzde 12’yi geçti geçecek… Bu şartlar altında Merkez Bankası’na piyasaya daha fazla faiz sunmaktan başka çare kalmıyor. Zaten bankanın son toplantı zabıtlarında faiz artışının süreceği ifade ediliyor: “Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir.”

SARAY MÜŞAVİRLERİNİN U DÖNÜŞÜ İBRETLİK

Faizi artırmadan artıran! TCMB’ye hükûmet ve Saray cenahından tepki gelmemesi dikkatten kaçmasın. Cumhurbaşkanı Başmüşaviri Bülent Gedikli’nin, “Fiyat istikrarı ve malî disiplin için kurumlar gereğini yaptı.” sözleri, ekonominin hissiyatla, miting meydanlarında bol kepçeden atmakla yürümediğini ispat ediyor. Düne kadar, “Faizler indirilmeli.” diyen Gedikli, faizin artmasını ‘gereği yapıldı’ şeklinde tevil ediyor. Bu kadar basit mi? Ortalığı ayağa kaldır, faiz artıracak diye Merkez’in ensesinde boza pişir, sonra hiç bir şey olmamış gibi beylik sözler sarfet!

Tahminleri, tahlilleri iflas etmiş müşavir kadrosunun iş bilmezliğinin, had bilmezliğinin bedelini bütün millet fakirleşerek ödüyor. Müşavirler de Saray da en azından bu bahiste havlu attıklarına göre artık şu suâlin cevabını vermek mecburiyetinde: “TCMB’yi rahat bıraksaydınız ve faiz vaktinde artırılsaydı azamî enflasyon yüzde 8, ABD Doları 3,40 TL civarında olabilir miydi?”

Tumturaklı sözlere itibar etmeyin. Nitekim dediklerinin tam zıttı tahakkuk ediyor. “Faiz lobisine karşıyız.” dediklerinde faiz yükseliyor. “Dolar alan yanar.” nutuklarını müteakip dolar kıymetleniyor. Bugün de istikrardan bahsettiklerine göre yakın vadede olacakları varın siz tahmin edin…

Semih Ardıç / TR724
<< Önceki Haber Banker Bilo ekonomisi! Hele bir sor niye... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER