'Bir Hicret eri daha yürüdü Rabbi'ne...'

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Kasım 20 2018
''Vasiyeti vardı... “Beni Hicret beldeme defnedin” demişti... Vasiyeti üzerine Fransa’nın manevi tapusu olarak Marsilya şehrine defnedilecek... Bir tohum gibi düşüp toprağa boy boy filizler vermek üzere...''
'Bir Hicret eri daha yürüdü Rabbi'ne...'

İsmet Macit / Twitter
BİR HİCRET ERİ DAHA YÜRÜDÜ RABBİNE...*

Paris’te kaldığım eve geldiğimde yüzü yerde utangaç genç bir arkadaşla karşılaştım.

Mütebessim ve mahcup bir eda ile adının Yasin olduğunu, Mali’den geldiğini söyledi.. 

Genç yaşında Afrika’da yıllarca hizmet etmiş pasaportu yenilenmeyince ikinci hizmet beldesi Fransa’ya gelmişti...

Kansermiş... “Abi nasipse tedaviye burada devam edeceğiz” dedi yüreğimi parça parça eden ses tonuyla..

7 ay birlikte kaldık; Yasin, eşi Büşra ve evlatları Muhsin'le. Düşkündü biricik evladına. Muhsin henüz bir yaşında idi. Paris Drancy’de yürümeyi öğrendi. Muhacirlerin gülü idi adeta...

Ağır kemoterapi ilaçları aldığında bile oturarak, da olsa namazlarını hiç aksatmadı.. 

Fransa devletine çok dua etti Yasin... Hastanedeki tedavisi esnasında gözleri gibi baktılar. 

Kalabalık bir ailenin en küçük evladı idi ve yıllardır memleketine gidememişti. 

Süreç denen amansız bir fırtına sevdiklerinden ayırmıştı onu.. Yasin gurbette kanser illeti ile boğuşurken çok sevdiği ülkesi O’na ve arkadaşlarına terörist diyordu. En çok da buna kahroluyordu Yasin.

Bir gece dertleşirken dedi ki; “Abi küçükken iki kişiyi görmeden ölmeyim diye çok dua ettim; birisi Hocaefendi diğeri Ahmet Kaya. Ahmet Kaya öldü, herhalde Hocaefendi’yi görmeye de benim ömrüm yetmeyecek” demişti. Tatlı sert “olur mu iyileşeceksin ve Hocaefendi’yi ziyarete gideceksin” demiştim.. Beraber ağladık o gece...

Ömrü vefa etmedi Hocaefendi’yi görmeye ve hepimizin gideceği yere bizden biraz

Bu haberler de ilginizi çekebilir