Bir Yıkık Rüya ve Mamur Hulya

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Şubat 25 2020
''Yıllar var biz hep çevremizde yükselen iniltilerle ürperdik. Söndürülen ışıklarımıza salon renklerimizin hasret ve hicranı ile oturup kalktık. Sağdan da soldan da esen rüzgarları hep bir gurûb hitabı gibi duyup dinledik. Kendimizi ve çevremizi her zaman yarı dumanlı, yarı karanlık, yarı kabuslu, yarı değişik facialarla kıvranırken gördük. ''
Abdullah Aymaz | samanyoluhaber.com
Bir Yıkık Rüya ve Mamur Hulya

Çağlayan dergisinin 2020 şubat sayısının başyazısında  M. Fethullah Gülen Hocaefendi hemen girişinde her zaman gamla çarpan sinesinin sürpriz beklentilerini, çeşitli çağrışımlarla hissettiği ürpertilerini ve sıla hasreti dolu gerginliklerini dile getiriyor.

Bütün bunlara rağmen gamsızlığı ve gamsızların durumunu da şöyle ele alıyor: 

“Doğrusu, her gün ayrı bir zevk ve sefa şöleniyle mest ve mahmur yaşayanların  –ona da yaşama denecekse-  bunları duyması da mümkün değildi. Duyamazlardı da, zira o gün her yanda ÜRPERTEN  BİR  BOHEMLİK  yaşanıyor; çoğu kimse heva ve hevesinin güdümünde bir oraya, bir buraya yalpa duruyor; sürekli ‘akıl akıl’  dendiği halde doğru dürüst onun kurallarına da hiç mi hiç riayet edilmiyor; böylece çözülmeleri çözülmeler takip ediyor ve toplumda mütemadi kırılmalar ve yıkılmalar yaşanıyordu. Buna karşılık ÇARE  diye ortaya atılan düşünce ve mülahazalar ise, adeta bu süreci daha da hızlandırıyor ve çoklarının yeniden dirilme ümitlerini de alıp götürüyordu.

“Bir de bütün bu olanları bir cemad (cansız) hissizliğiyle seyreden şaşkın bir güruh vardı ki, bunların durumu tamamen yürekler acısıydı; neyin ne olduğunu bilemeyen bu insanlar olup bitenleri görüyor fakat bir türlü anlamıyor, bir yere sürüklendiğini  hissediyor ama akıbetini kestiremiyor,   yer yer bazı oyunlarda kullanılıyor ancak hiçbir şeyin niçin ve nedenine akıl erdiremiyordu… Kur’an’ın: ‘Kalbleri  var ama onunla bir şey idrâk edemiyorlar, gözleri var fakat göremiyorlar, kulakları var ancak onunla işitilecek şeyleri işitemiyorlar.’ (A’raf  Suresi, 7/179) dediği gibiydi bu güruhun hali, bunlar, her şey altüst olurken durduğu yerden alık alık bakıyor, sonra da kahreden bir tevekkülle –zannediyorum buna  TEVÂKÜL  (sahte tevekkül) 

Bu haberler de ilginizi çekebilir