Birleşmiş Milletlerden Türkiye'ye ağır eleştiri

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cuma, Ekim 27 2017
BM Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye, aralarında gazetecilere ait 10 başvuru dosyasıyla ilgili görüşünde, gazetecilerin haksız tutuklandığını belirterek “Yargı, vatandaşların ifade ve düşünce özgürlüğü ihlallerinde yeterli korumayı sağlamakta aciz” dedi. Raportör’ün AİHM’e gönderdiği görüşünde Türkiye’deki basına yönelik kısıtlamalardan derin endişe duyduğunu belirterek “Türkiye’nin kendi yargısı Türkiye’nin vatandaşlarına karşı devam eden ifade ve düşünce özgürlüğü ihlallerinde yeterli korumayı sağlamakta aciz veya isteksiz olduğunu kanıtlamıştır” diye ifade etti.

 David Kaye, aralarında Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu’nun da olduğu gazetecilere ait 10 başvuru dosyasıyla ilgili görüşünü AİHM’ye iletti. Raportör, “Türkiye’nin, eleştirel sesleri susturmak ve konuşma özgürlüğünü kısıtlamak için” terörle mücadele mevzuatını ve OHAL KHK’lerini keyfi olarak kullandığını belirterek, AİHM’den “Türkiye’nin tutuklama, gözaltı, kovuşturmaların ‘kanunun öngördüğü’ gibi yapıp yapılmadığı konusunda görüşünü açıklaması” talebinde bulundu.

Raportör Kaye, Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu adına yaptığı başvurunun yanısıra, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Atilla Taş, Şahin Alpay, Murat Aksoy, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç ve Deniz Yücel’i kapsayan dosya için görüşünü iletti. Kaye, ifade özgürlüğü ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesiyle BM’nin Kişisel ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’ndeki (KSHUS) 19’uncu maddenin benzerliğine işaret etti.

AİHM görüşünü açıklamalı’

Raportör, AİHM’ye gönderdiği görüşünde, sözkonusu başvurucularla özel olarak ilgilenme nedeni olarak, “Birçok olayda Türkiye’nin, gazeteci ve yazarları profesyonel işlerini yaptıkları gerekçesiyle hedef alması” olduğuna vurgu yaparak, şu görüşlere yer verdi:

* Raportör, Türkiye’nin basına yönelik kısıtlamalarından derin endişe duymaktadır. Türkiye’nin muhalif sesleri bastırması uluslararası kınamalara neden olmuştur ve Türkiye’nin kendi yargısı Türkiye’nin vatandaşlarına karşı devam eden ifade ve düşünce özgürlüğü ihlallerinde yeterli korumayı sağlamakta aciz veya isteksiz olduğunu kanıtlamıştır.

* Bu 10 başvurucu şimdi mahkemeye (AİHM), AİHS’nin 10’uncu maddesinde yer aldığı gibi, özellikle de Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve OHAL KHK’lerinin “kanunda öngörüldüğü gibi olup olmadığı” konusunda yorumunu netleştirme fırsatı

Bu haberler de ilginizi çekebilir