Biyonik kulak

1981 yılında Kulak Burun Boğaz ihtisasını (uzmanlık) Türkiye’de İzmir’de
bitirdikten sonra, İsviçre hükümetinin karşılıksız bursunu kazanarak Cenevre
Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz kliniğine gitmiştim.
O günlerde, ilk defa Biyonik
kulak üzerinde çalışan Londra’da Guy’s Hospital’daki Kulak Burun Boğaz Kliniği
şefi Prof.Dr. Ellis Douek, bu konuyla ilgili Cenevre’ye davet edilmişti.
Ellis Douek, konuşmasına şöyle başladı; “Klinikte çalıştığım bir gün,
sekreter, “Başbakan telefonda sizi bekliyor” dedi. Ben de telefonu aldım ve
“Buyurun efendim” dedim. Başbakan, “Bugün öğleden sonra saat 2’de ofisime
gelebilir misiniz?” dedi. Ben de “Peki efendim” dedim ve telefonu kapattım.
Ses başbakanının sesine çok benziyordu. Kendi kendime, “Benim başbakanla
ne işim olabilir’’ diye düşündüm. Sonra da acaba birisi beni mi işletiyor diye
düşününce, sekretere, başbakanlık ofisini aramasını ve bugün öğleden sonra saat
2’de beni Başbakan’ın bekleyip beklemediğini sormasını istedim. Nitekim
sekreter de aradı ve bana “Evet efendim, sizi bekliyorlar” dedi.
Saat 2’de başbakanlık ofisine gittim, beni Başbakan’ın odasına aldılar.
Başbakan bana “Hoşgeldiniz, nasılsınız?” dedi. Ben de kendilerine teşekkür
ettim. Sonra bana “Siz kliniğinizde neler yapıyorsunuz?” diye sorunca ben de,
poliklinikte, klinikte, ameliyathanede ne gibi hastaların teşhis ve
tedavilerini yaptığımızı anlattım.
Başbakan bana “Evet, onların hepsi güzel, bunlar yapılmaya devam
edilsin. Biz, bildiğiniz gibi yeni bir seçimden çıktık. Yeni seçilen bir
milletvekili, hiç duymuyor. Durumu çocukluğundan beri böyleymiş. Burası
demokratik bir ülke. Onu seçen bir bölge ve seçmenler var. Onun hem kendi
bölgesini temsil etmesi, bu konularla ilgili bizimle konuşması, kendisinin de
bizi duyması, anlaması gerekiyor. Bu konu da sizin alanınıza giriyor. Siz
lütfen diğer rutin işleri arkadaşlarınıza devredin, mademki böyle vakalar da
var, biz size gerekli imkanları da sağlayalım ve siz bu işe odaklanın ve
öncelikle bu milletvekilimizi duyar ve konuşur hale getirin, sonra da onun gibi
ihtiyacı olan insanlara yardımcı olun. Bu konularda benim yardımcılarım size
her türlü katkıyı sağlayacaklar” dedi.
Ben oradan ayrıldım ve kliniğe geldim. Bu konuyu arkadaşlarımızla
konuştuk. Bu konuya odaklanarak, konuyla ilgili neler yapılması gerektiği
konusunda da çalışmalara başladık. Sonra yapay kulağı (koklear implant)
geliştirdik ve hastalara uygulamaya başladık. Çok verimli ve güzel neticeler
aldık. Şimdi size bu konuyla ilgili yapılan çalışmaları ve ameliyatları
anlatacağım” dedi. Hocayı dinledik.
En kısa zamanda Cenevre’de de aynı tedavi yapılmaya başlandı. Bu teknik
geliştirilerek dünyanın her yerinde uygulamalar başladı. Her geçen gün
geliştirilen tekniklerle ihtiyacı olan insanlar, bu çalışmalardan daha çok
istifade eder oldu.
Bu şekildeki insanlığın yararına olan yeni buluş ve icatlar, insanlığın
yararına hız kesmeden devam ediyor. İnsanlar da ihtiyaçlarını karşılayan bu
durumlardan son derece istifade ediyorlar. Problemleri çözülüyor, şikayetler
azalıyor. İnsan da değerli olan zamanını daha verimli bir şekilde kullanabilmiş
oluyor.
Bir hadis-i şerif olan “İnsanların en hayırlısı,insanlara faydalı
olandır” kaidesince, bu buluş ve uygulamaları yapanlar da hayırlı insanlar
olmuş oluyorlar.
Aslında toplumun her seviyesindeki insanın, Allah’ın kendisine verdiği
akıl ve tecrübe ile, insanların her türlü ihtiyaçlarına çözüm olabilecek
kolaylıkları keşfetme, pratiğe dökme, bunları başkalarıyla paylaşma gibi
görevleri vardır, olmalıdır da. Bu insanların tarihte bir yad-ı cemil olarak
anılmaları, meşhur olmaları, herkes tarafından bilinir olmaları bir yana,
herhalde Allah indinde de bir kıymetleri olacaktır.
Bu kıymet, onların bütün kâinatı hikmetle yaratan ve devam ettiren
Allah’ı tanımaları, bilmeleri, onun hikmetlerini görmeleri, onları yine Allah
indinde daha farklı, daha güzel, daha yüksek seviyelere getirecektir.
Yine bir hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz sav, bu konuyla ilgili
olarak, mealen, ‘’Allah’ı hakkıyla ancak âlimler anlar ve ondan yine hakkıyla
korkan âlimlerdir’’ buyurmuştur.
Konu bu çerçevelerden ele alınacak olursa, Allah’ın bir yaratığı olan ve
ona dünya kadar güzellikler, kabiliyetler, vermesi yanında irade de verdiği
için her insan özel, her insan güzel kaidesince, insanların ihtiyaçlarını
karşılama yönüyle her insanın yapabileceği dünya kadar konu vardır.
Yukarıdaki örnekte olduğu gibi idarecilerin de aynı duygu ve düşünce
içinde hareket ederek, idare ettikleri insanların ihtiyaçları üzerinde ciddi
bir şekilde durmaları, diğer insanlardan da istifade yoluyla bu ihtiyaçları
karşılamaları, herhalde onlara da Allah indinde kim bilir ne mükafatlar
kazandıracaktır.
İnsan olarak herkes bulunduğu konumu, Allah’ın kendisine verdiği
özellikler, güzellikler ve kabiliyetlerle çok daha iyi kullanıp, insanlara
faydalı olarak en hayırlı insanlar olma yolunda kullanmalıdır.
Her insan, bu muhasebe ile zamanın ve mekanın dilini kullanarak,
makuliyet çerçeveleri içinde kazanma kuşağında kaybetmemeye çalışmalıdır.
İnsana verilen ömür sınırlıdır, yapılacak çok iş vardır. Bu işlerin en
önemlilerinden başlayarak, bu sınırlı ömrü iyi değerlendirme ve daha sonra da
sınırsız öbür alemi kazanma şansı herkese verilmiştir. Gelin bu şansı es
geçmeyelim.
Bu haberler de ilginizi çekebilir
En Çok Okunanlar

ŞERİF ALİ TEKALAN

KADİR GÜRCAN

ABDULLAH AYMAZ

KEMAL GÜLEN








