Biyonik kulak

Okuma Süresi 9 dkYayınlanma Pazartesi, Aralık 15 2025
Biyonik kulak

1981 yılında Kulak Burun Boğaz ihtisasını (uzmanlık) Türkiye’de İzmir’de bitirdikten sonra, İsviçre hükümetinin karşılıksız bursunu kazanarak Cenevre Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz kliniğine gitmiştim.

O günlerde, ilk defa  Biyonik kulak üzerinde çalışan Londra’da Guy’s Hospital’daki Kulak Burun Boğaz Kliniği şefi Prof.Dr. Ellis Douek, bu konuyla ilgili Cenevre’ye davet edilmişti.

Ellis Douek, konuşmasına şöyle başladı; “Klinikte çalıştığım bir gün, sekreter, “Başbakan telefonda sizi bekliyor” dedi. Ben de telefonu aldım ve “Buyurun efendim” dedim. Başbakan, “Bugün öğleden sonra saat 2’de ofisime gelebilir misiniz?” dedi. Ben de “Peki efendim” dedim ve telefonu kapattım.

Ses başbakanının sesine çok benziyordu. Kendi kendime, “Benim başbakanla ne işim olabilir’’ diye düşündüm. Sonra da acaba birisi beni mi işletiyor diye düşününce, sekretere, başbakanlık ofisini aramasını ve bugün öğleden sonra saat 2’de beni Başbakan’ın bekleyip beklemediğini sormasını istedim. Nitekim sekreter de aradı ve bana “Evet efendim, sizi bekliyorlar” dedi.

 

Saat 2’de başbakanlık ofisine gittim, beni Başbakan’ın odasına aldılar. Başbakan bana “Hoşgeldiniz, nasılsınız?” dedi. Ben de kendilerine teşekkür ettim. Sonra bana “Siz kliniğinizde neler yapıyorsunuz?” diye sorunca ben de, poliklinikte, klinikte, ameliyathanede ne gibi hastaların teşhis ve tedavilerini yaptığımızı anlattım.

 

Başbakan bana “Evet, onların hepsi güzel, bunlar yapılmaya devam edilsin. Biz, bildiğiniz gibi yeni bir seçimden çıktık. Yeni seçilen bir milletvekili, hiç duymuyor. Durumu çocukluğundan beri böyleymiş. Burası demokratik bir ülke. Onu seçen bir bölge ve seçmenler var. Onun hem kendi bölgesini temsil etmesi, bu konularla ilgili bizimle konuşması, kendisinin de bizi duyması, anlaması gerekiyor. Bu konu da sizin alanınıza giriyor. Siz lütfen diğer rutin işleri arkadaşlarınıza devredin, mademki böyle vakalar da var, biz size gerekli imkanları da sağlayalım ve siz bu işe odaklanın ve öncelikle bu milletvekilimizi duyar ve konuşur hale getirin, sonra da onun gibi ihtiyacı olan insanlara yardımcı olun. Bu konularda benim yardımcılarım size her türlü katkıyı sağlayacaklar” dedi.

Ben oradan ayrıldım ve kliniğe geldim. Bu konuyu arkadaşlarımızla konuştuk. Bu konuya odaklanarak, konuyla ilgili neler yapılması gerektiği konusunda da çalışmalara başladık. Sonra yapay kulağı (koklear implant) geliştirdik ve hastalara uygulamaya başladık. Çok verimli ve güzel neticeler aldık. Şimdi size bu konuyla ilgili yapılan çalışmaları ve ameliyatları anlatacağım” dedi. Hocayı dinledik.

 

En kısa zamanda Cenevre’de de aynı tedavi yapılmaya başlandı. Bu teknik geliştirilerek dünyanın her yerinde uygulamalar başladı. Her geçen gün geliştirilen tekniklerle ihtiyacı olan insanlar, bu çalışmalardan daha çok istifade eder oldu.

 

Bu şekildeki insanlığın yararına olan yeni buluş ve icatlar, insanlığın yararına hız kesmeden devam ediyor. İnsanlar da ihtiyaçlarını karşılayan bu durumlardan son derece istifade ediyorlar. Problemleri çözülüyor, şikayetler azalıyor. İnsan da değerli olan zamanını daha verimli bir şekilde kullanabilmiş oluyor.

 

Bir hadis-i şerif olan “İnsanların en hayırlısı,insanlara faydalı olandır” kaidesince, bu buluş ve uygulamaları yapanlar da hayırlı insanlar olmuş oluyorlar.

 

Aslında toplumun her seviyesindeki insanın, Allah’ın kendisine verdiği akıl ve tecrübe ile, insanların her türlü ihtiyaçlarına çözüm olabilecek kolaylıkları keşfetme, pratiğe dökme, bunları başkalarıyla paylaşma gibi görevleri vardır, olmalıdır da. Bu insanların tarihte bir yad-ı cemil olarak anılmaları, meşhur olmaları, herkes tarafından bilinir olmaları bir yana, herhalde Allah indinde de bir kıymetleri olacaktır.

 

Bu kıymet, onların bütün kâinatı hikmetle yaratan ve devam ettiren Allah’ı tanımaları, bilmeleri, onun hikmetlerini görmeleri, onları yine Allah indinde daha farklı, daha güzel, daha yüksek seviyelere getirecektir.

 

Yine bir hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz sav, bu konuyla ilgili olarak, mealen, ‘’Allah’ı hakkıyla ancak âlimler anlar ve ondan yine hakkıyla korkan âlimlerdir’’ buyurmuştur.

 

Konu bu çerçevelerden ele alınacak olursa, Allah’ın bir yaratığı olan ve ona dünya kadar güzellikler, kabiliyetler, vermesi yanında irade de verdiği için her insan özel, her insan güzel kaidesince, insanların ihtiyaçlarını karşılama yönüyle her insanın yapabileceği dünya kadar konu vardır.

 

Yukarıdaki örnekte olduğu gibi idarecilerin de aynı duygu ve düşünce içinde hareket ederek, idare ettikleri insanların ihtiyaçları üzerinde ciddi bir şekilde durmaları, diğer insanlardan da istifade yoluyla bu ihtiyaçları karşılamaları, herhalde onlara da Allah indinde kim bilir ne mükafatlar kazandıracaktır.

 

İnsan olarak herkes bulunduğu konumu, Allah’ın kendisine verdiği özellikler, güzellikler ve kabiliyetlerle çok daha iyi kullanıp, insanlara faydalı olarak en hayırlı insanlar olma yolunda kullanmalıdır.

 

Her insan, bu muhasebe ile zamanın ve mekanın dilini kullanarak, makuliyet çerçeveleri içinde kazanma kuşağında kaybetmemeye çalışmalıdır. İnsana verilen ömür sınırlıdır, yapılacak çok iş vardır. Bu işlerin en önemlilerinden başlayarak, bu sınırlı ömrü iyi değerlendirme ve daha sonra da sınırsız öbür alemi kazanma şansı herkese verilmiştir. Gelin bu şansı es geçmeyelim.

Bu haberler de ilginizi çekebilir