Biz Amerikancı veya Batıcı mıyız?

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Mart 15 2022
Siyaset biraz suçlama karalama ve çaptan düşürme sanatıdır(!)
Siyaset biraz suçlama karalama ve çaptan düşürme sanatıdır(!) Bunu yaşayarak görüyoruz. Karalamayı meslek haline getirenlere çaptan düşürme hamleleri işe yarasa da varlığını ahlaki prensiplere borçlu olan cemiyet ve cemaatlere karalamanın aslında çok da bir zararı olmaz. Onları değerden, kıymetten düşürmez. Namık Kemal’in dediği gibi; 

“Hakîr olduysa millet, şânına noksan gelir sanma 
Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten” (Hürriyet Kasidesi) 

Çünkü karalama bumerang gibidir; daha sonra fırlatanın kendine geri döner ve beynini parçalar. Zamanla insanı, karalayan, nemmamcı, iftiracı yapar. Yani karalaya karalaya karalayıcı olursun, iftira ata ata iftiracı olursun. Hizmet hareketine Natocu olmak, Batıcı olmak ve Amerikancı olmak iftiraları atıldı. Gerçekten öyle mi? Gerçekten biz, yıllarca siyasal İslamcıların ve vatan millet edebiyatı yapanların iddia ettikleri gibi Batıcı veya Amerikancı mıyız? Bu soruyu cevaplayabilmek için şöyle bir gerilere bir gitmek ve dünya realitelerini göz önünde bulundurmak gerekir. Dünyada fiziki olarak kuzey ve güney kutuplarının var olması gibi medeniyet olarak da Doğu ve Batı şeklinde iki farklı kutup var. Bu ayrımın ta dünyanın yaratılışından itibaren var olduğunu söyler Necip Fazıl. Neredeyse bu ayrım karaları denizlerden ayıran sahiller kadar kesin ve etkindir. Ve Doğu ve Batı arasındaki bu ayırımı sanattan edebiyata, hukuktan yönetim şekillerine, birliktelik ruhundan ferdiyetçiliğe kadar her alanda görmek mümkün. Biz bu ayrımda nereye düşüyoruz? Nerede olmalıyız? 

Bu ayrımda biz ortadayız hiçbir taraftan değiliz gibi bir tercih hakkımız var mı? Bence yok. Çünkü Osmanlının son dönemlerinde itibaren teşekkül eden bu farklı iki kutup arasında 91 harbinde Rusya'nın Yeşilköy’e kadar işgalci tutumundan dolayı Osmanlı Batıya yönelmek zorunda kaldı. Batıya yakınlığın tarihi ve sosyo

Bu haberler de ilginizi çekebilir