Bu çağda böyle sarıklı paşa mı olur?

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Mayıs 25 2017
Samanyoluhaber.com yazarlarından Safvet Senih, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin hatıralarından günümüze ışık tutan noktaları kaleme alıyor.
Bu çağda böyle sarıklı paşa mı olur?
Rüyalarına giren Bediüzzamanı görmek için Isparta’ya gidip göremeyen Bilal-i Habeşi torunlarından Hafız Ali Mülayim, Ceylan Çalışkan ağabeyin sözüne uyarak askeriyedeki kıtasına gider, teslim olur. Sonrasını kendine has ifadelerle şöyle anlatıyor:

“Bölükte, onbaşı, sonra çavuş olduk. Bir gün Isparta merkeze bağlı  Eğirdir yolu üzerinde bulunan Ali Köyü tarafından atış talimine gittik. Atış yapıldı, öğle vaktiydi. Herkes istirahat ediyordu. Bazıları yemeğini yiyor, kimisi oturuyor, kimisi uyanıyor; bütün Alay serbest  vaziyette idi. Benim de yanımda tabancamla bir ibrik vardı. O zaman böyle asfalt yollar yoktu, yollar topraktı. Bir de baktım ki: Eğirdir Gölü tarafından yolda tozları kaldırarak  bir taksi geliyordu. Tekrar baktım, içimden, ‘Herhalde bu gelen Tugay Komutanı’nın taksisidir’ dedim. Şimdi buradan geçecek, bakacak subaylar yatıyor, herkes dağınık bir vaziyette ve ceza alacağız diye düşündüm. Komutanım yanımda yatıyordu. Eline vurdum uyandırdım. ‘Ne var Mülayim Çavuş?’ dedi. Dedim:  ‘Komutanım bak, gelen taksi Tugay Komutanı’nın taksisi değil mi?’ Baktı, baktı… Vallahi odur.’ dedi. Hemen düdük çaldı. Herkes kuşandı. Subaylar, ast subaylar, takımlar mangalar herkes bütün alay hazırlandı.

“Taksi Alay’a yaklaşınca, ben: ‘Esas duruş! Hizaya geel!.. Selam duuur!..’ diye bağırdım. Herkes esas duruşa geçti ve selam durdu. Taksi geldi… Geldi… Birinci takım çavuşu olarak ben de böyle selam durmuşum. Hafifçe eğildim. Baktım taksinin içine. Allah! Allah! Cübbeli, sarıklı birisi ellerini iki yana sallayarak selam veriyordu bize. ‘Allah! Allah! Nasıl olur bu? Osmanlı devletinden hâlâ böyle bir paşa kalsın? Allah! Allah! Askerlikte böyle bir şey de söylemediler ki, bize.’ dedim içimden.

“Taksi şöyle biraz gitti gitmedi. Komutan bağırdı: ‘Ulan bu işi kim ayarladı?’ Dediler: Mülayim Çavuş! Ben sandım, benimle kafa buluyorlar. Bir de baktım ki, bir tokat, bir daha, bir daha… Ama öyle bir dayak yemişim ki, anamdan em

Bu haberler de ilginizi çekebilir