'Bu işin temeli ve karkası çok sağlam'

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazartesi, Şubat 18 2019
''Bu Hizmetin, temeli de, karkası da çok sağlamdır, çünkü Kitap ve Sünnet esasları üzerine kuruludur. Onun için, bu ateşten imtihan olan süreçte bile az öz kalsalar dahi dimdik ayaktadır. Cenab-ı Hakkın inayetiyle inşaallah öyle kalacak ve kıyamete kadar devam edecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın… Biz yeter ki, işimize bakalım… ''
Abdullah Aymaz / samanyoluhaber.com
Bu işin temeli ve karkası çok sağlam

1966’nın başında M. Fethullah Gülen Hocaefendi İzmir’e geldiği zaman tarihî Kestanepazarı Camiinde vaaz ediyordu ama Ege Umumî Vâizi idi. Hem de İzmir İmam-Hatip ve İlahiyatta Talebe Yetiştirme Derneği Yurdunun müdürü idi. Hem oradaki hazırlık sınıflarının öğrencilerinin akşama kadar derslerine giriyordu. Hem de bizim gibi İmam-Hatip Lisesine devam edenlere fıkıh dersleri veriyordu. Ayrıca cumartesi ve Pazar günleri bütün talebelere bazen üç saat süren tehzîb-i ahlâk sohbetleri yapıyordu… Bu sohbetlerde verilen misaller hep asr-ı saadetten ve İslâm tarihindendi. Ama hep bir siyer felsefesinden söz ediyordu. Asr-ı saadette gerçekleşmiş olayların ve çözümlerin aslında daha sonra kördüğüm haline gelmiş problemleri çözecek anahtarlar olduğunu söylüyordu…

İzmir gibi bir yerde bir kimse eğer tam olarak zekâtını veriyorsa biz onun çok cömert birisi olduğunu zannediyorduk. Halbuki Hocaefendi zekatı anlatırken, kırkta bir zekatın, CİMRİ  ZEKATI  olduğunu, onun en alt limit olduğunu yani hiç olmazsa kırkta bir kadar olsun mânasına olduğunu, aslında Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömerler ve Hz. Osmanlar (R. Anhüm) gibi verilmesi gerektiğini olduğunu anlatıyor aksi takdirde İslam dünyasının  cehaletten, fakirlikten kurtulmasının mümkün olmadığını, bilhassa eğitimi üzerinde çok durulması gerektiğini öğütlüyordu. 

“Ne verirsen elinle, o da gider seninle… Bir kiremitin de senin olsun, bir tuğlan da senin bulunsun” diyerek toplananlarla üç beş senede bir cami, bir Kur’an Kursu yapmakla bütün görevlerini yerine getirmiş olduklarını zannedenler için bu, yepyeni bir mesajdı… Sanki, liselerde, meslek okullarında ve üniversitelerde okuyanlar, okuması gerekenler başkalarına aitti… Sadece Kur’an Kurslarında, İmam-Hatip ve İlâhiyatta okuyanlar vardı… İslâm dünyası aslında cehaletten, fakirlikten ve tefrika ile bi

Bu haberler de ilginizi çekebilir