"Çay topraklarının yüzde 85'i asitleşme tehdidi altında"


TEMA Vakfı Rize Temsilcisi Nevzat Özer, yanlış ve aşırı gübreleme nedeniyle çay tarımının yapıldığı toprakların yüzde 85'inin asitleşme tehdidi altında olduğunu savundu.

Türkiye'de çay tarımının başladığı 1940'lı yıllardan 1970'lere kadar ağırlıklı olarak organik gübre kullanıldığını belirten Özer, çay alanlarındaki genişleme ve hayvancılıktaki gerilemenin kimyasal gübre kullanımını hızla yaygınlaştırdığına dikkat çekti.

Bu dönemde aşırı miktarda asidik karakterdeki şeker gübre olarak adlandırılan amonyum sülfat gübresinin kullanıldığını kaydeden Özer, şunları söyledi: "1990'lı yıllara gelindiğinde çay topraklarının büyük bölümünün şiddetli bir asitleşmenin tehdidine girdiği görülmüş, bunun üzerine 25-5-10 (NPK) kompoze gübresi tavsiye edilmiş ve kullanılmaya başlanılmıştır. Ne yazık ki bugün çay topraklarının sadece yarısında bu gübre kullanılmaktadır. Çay topraklarını asitleştiren, topraktaki, sudaki canlı yaşamı yok eden amonyum sülfat, nitrat gibi gübreler kullanılmaya devam edilmektedir. Önerilen gübre dekara 70 kilogram civarındadır. Oysa üreticilerin yüzde 85'i dekara 100 kilogramdan fazla kimyasal gübre kullanmaktadır. Rize ortalaması dekara 138 kilogramdır."

Gübrenin bitkinin üzerine serpilerek verildiğine işaret eden Özer, gübrenin üçte birinin buharlaşarak atmosfere karıştığını ve havayı kirlettiğini, sera gazı oluşturduğunu öne sürdü. Özer, diğer üçte birinin ise yıkanarak yeraltı sularına ve derelere karıştığını, bunun da suları kirlettiğini kaydetti. Toprağa karışan son üçte birlik kısımdan ise toprak canlıları azaldığı için bitkinin yeterince yaralanamadığını belirtti.

Özer, çay bahçelerinde gübreleme sezonun sürdüğü şu günlerde üreticilere şu uyarı ve önerilerde bulundu: "Öncelikle organik gübreleri tercih edin. Kimyasal gübre kullanıyorsanız akademisyenler ve devlet kuruluşlarınca da tavsiye edilen 25.5.10 çay gübresini tercih edin. Toprak asitliğini artıran amonyum sülfat (şeker gübre) gibi gübreleri kullanmayın. Dekara 70 kilogramdan fazla gübre vermeyin. Gübreyi ikiye bölün; mart-nisan da yarısını, birinci sürgün sonrası diğer yarısını verin. Gübreyi bitkinin kök bölgesine, mümkün olduğu kadar toprağın 3-4 santimetre içerisine verin. Budanmış alanlarda toprağı mutlaka havalandırın, budama atıklarını küçülterek bahçede bırakın, fabrikalardaki üretim atığı çay çöplerini olgunlaştırarak bu alanlara verin. Yeşil gübre, hayvan gübresi, kompostlarla toprağı destekleyin."

Çay tarımının 70 yılda Doğu Karadeniz'in kaderini değiştirdiğini anlatan Özer, "Göçü, yoksulluğu önlemiş, ekonomik sosyal gelişimin dinamiği olmuştur. Türk halkı herkesten daha çok sevmiştir çayı. Bu topraklarda nice 70 yıllar daha çay üretmek istiyorsak toprağı verimli ve üretken kılmak zorundayız. Bunun birinci yolu ise sağlıklı topraklar, sağlıklı ürünler, sağlıklı insanlar." dedi. CİHAN
<< Önceki Haber "Çay topraklarının yüzde 85'i asitleşme tehdidi altında" Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER