Cebr-i lütfi hicretler

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Eylül 25 2025
Samanyoluhaber.com yazarlarından Safvet Senih yeni köşe yazısını "Cebr-i lütfi hicretler" başlığı ile kaleme aldı.
Peygamber Efendimiz’in (S.A.S.) hem Asr-ı Saadet sırasındaki Kendi neslinden gelen Nesebî Âl-i Beytleri Seyyidler, hem de Âhiret Zamanında Gariplerden meydana gelen Üstad Bediüzzaman Hazretleri, M. Fethullah Gülen Hocaefendi ile ve onlara mensuplarından teşkil edilen mânevî Seyyidlerin zulmen ve zorla hicrete tâbî tutulmalarının en başta Kaderin takdiriyle olduğuna  iman ediyoruz. Ve kesin inanıyoruz ki, Allah’ın her takdiri mutlaka hikmetlerle doludur…

M. Fethullah  Gülen Hocaefendi’nin baba tarafından ataları Erzurum’a 1800’lü yıllarda Ahlat’tan gelmişler. Ahlat asırlarca Anadolu’ya geçiş yapan Türklere konaklık yapmış. Bir yönüyle Selçuklu’yu ve Osmanlı’yı ilk defa Ahlat misafir etmiş. Ayrıca Emevî Abbasi dönemlerinde siyasî şartların zulüm ve zorlamasıyla Peygamber Efendimizin  (S.A.S.)  mübarek torunlarının sığındıkları önemli yerlerden birisi de Bitlis yöresidir.

Muhterem M. Fethullah  Gülen Hocaefendi  “Küçük  Dünyam” kitabının başında bakınız neler diyor:

Ahlat, malumunuz Bitlis vilayetimize bağlı tarihi bir belde. Seyyitler soyunun, göç yerlerinden biri olarak Bitlis yöresini seçmeleri kaderin garip bir cilvesi. Geylanilerin ve diğer tarikat kollarının burada zuhuru, ancak Selçukluların Anadolu’ya gelip yerleşmesinden sonra olmuş. Kar-kış kalkmış, köhne Bizans hakimiyeti bertaraf edilmiş, diğer taraftan da Emevî ve Abbasî zulmünden emin olunmuş ve bu seyitler soyu, belli tarikatların içinde ve  başında kar çiçekleri gibi açmaya başlamışlardır.

Bugünlere gelinceye kadar da hep saklandılar, gizlendiler. Bitlis ve yöresi, seyitler adına sanki Ashab-ı Kehfin  Tarsus’taki mağarası gibi oldu. Birkaç asır, tabir yerindeyse mağara  dönemi yaşadılar. Selçukluların Anadolu’ya yerleşmesiyledir ki, karanlık günler sona ermiş ve çekirdekler filiz vermeye başlamıştır.

Bu haberler de ilginizi çekebilir