Kocatepe Camii’ndeki cenaze namazına gitmiştim. Ortam müthiş gergindi. Cemil Çiçek, Abdüllatif Şener, Abdülkadir Aksu dahil çok sayıda bakana protesto hatta saldırı girişimi olmuş, bazıları korumalar tarafından kaçırılarak kurtarılmıştı.
Cenaze çıkışı bir kadının askerleri alkışladıktan sonra seyyar satıcıyı gösterip, “İşte bu, simit satmak zorunda kalıyorsa hep Tayyip’in yüzünden” diye bela okuduğunu hatırlıyorum.
Dönemin Başbakanı Erdoğan orada ve Bülent Ecevit’in cenazesinde “Türkiye laiktir laik kalacak” sloganlarıyla protesto edilmiş ve yuhalanmıştı.
Erdoğan ve AK Partililere dönük protestolar şehit cenazelerinde devam etti.
Bazı tepkiler canı yanan insanların doğal refleksiydi belki ama bir yerlerden bu işlerin organize edildiğine ilişkin yaygın kanı vardı, hatta ‘delil’lere ulaşılmıştı.
Sanki bir ‘el’ benzer süreci bugün CHP için yaşatıyor!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu peş peşe protestolara maruz kaldı, saldırıya uğradı ve sonunda Kurtlar Vadisi’ne özgü bir tarzda önüne ‘kurşun atıldı’.
Şehit cenazesinde böyle olayların yaşanması ise ne İslamî ne insanîdir.
Suçtur, günahtır ve ayıptır! Şehide karşı saygısızlıktır!
CHP politikaları eleştirilir, daha özenli dil kullanması istenir ama sözlerin bir kısmı çarpıtılarak bundan öfke yumağı doğurmak ahlaki değildir ve tehlikelidir.
Bir an önce tedbir alınmalıdır. Bu gidişat gidişat değil!
Protestolar karşısında CHP geri adım atmıyor.
81 il ve ilçe karar almış, şehit cenazelerine daha yoğun katılacaklar.
Kemal Kılıçdaroğlu’na artık şehit cenazelerine 100-150 kişilik partililer eşlik edecek.
CHP: Planlardan haberimiz var!
CHP’liler saldırıların ‘organize’ olduğunu söylerken saldırganların arkasında ‘iktidar’ olduğuna inanıyorlar. Kılıçdaroğlu’nun Başdanışmanı Ali Haydar Fırat “politikyol.com” sitesinde dün şöyle yazıyordu: “Kılıçdaroğlu, AKP’nin örgütlü saldırısından haberdar olduğu için ‘Kan dökmeden rejimi değiştirmezsiniz’ çıkışını yaptı. Bu mesaj aslında AKP’ye söylenmişti.
Amacı ise yaptığınız planlardan haberimiz var ama geri adım atmayacağız”.
Fırat’ın yazısındaki şu bölüm de “uyarı” niteliğinde: “CHP Genel Başkanlarına saldırmanın maliyeti bu ülke ve toplum için ağır olmuştur. İsmet İnönü’ye, Bülent Ecevit’e yapılan saldırılar çok büyük kutuplaşmalara, çatışmalara ve sonrasında askeri darbelere zemin hazırlamıştır. Tarih adeta tekerrür etmektedir, Türkiye benzer bir sürecin ve kaosun içine sürüklenmektedir. Bu süreci durdurmak herkesin ortak görevi ve sorumluluğudur.”
Kılıçdaroğlu: Partiden atarım!
CHP, dokunulmazlığın kalkmasında payı olduğu halde iki oylama arası tutumunun ceremesini çekiyor.
Kılıçdaroğlu da algıdan rahatsız ve bu konuda tavrını sertleştirme kararı almış.
Aslında bu tehdidin adresi açık. Şu günlerde Fikri Sağlar öncülüğünde bir grup CHP’li Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu hazırlığında.
KAYNAK: MEYDAN
