Çölyak hastalığı akraba evliliklerinde yüzde 5 daha sık görülüyor

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Ocak 7 2016
Her yaştan insanda görülebilen ve glüten isimli proteine vücut savunma sisteminin göstermiş olduğu hassasiyet olarak ortaya çıkan çölyak hastalığı, akraba evliliğinden doğan çocuklarda daha sık görülüyor. Uludağ Üniversitesi tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Fatih Ünal, "Akraba evliliğinin sık rastlandığı yerlerde bu hastalık yüzde 5 oranında daha sık görülüyor" dedi.
Her yaştan insanda görülebilen ve glüten isimli proteine vücut savunma sisteminin göstermiş olduğu hassasiyet olarak ortaya çıkan çölyak hastalığı, akraba evliliğinden doğan çocuklarda daha sık görülüyor. Uludağ Üniversitesi tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Fatih Ünal, "Akraba evliliğinin sık rastlandığı yerlerde bu hastalık yüzde 5 oranında daha sık görülüyor" dedi.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Fatih Ünal, çölyak hastalığının akraba evliliklerinden doğan bebeklerde daha sık görüldüğünü belirterek, "Normalde 214 kişiden 1 kişide rastlanılan çölyak hastalığı her kesimden insanda görülebilir. Yapılan araştırmalara göre akraba evliliğinin yoğun olduğu bölgelerde bu hastalığa rastlanma sıklığının daha fazla. Genler akrabalar arasında daha sık dağıldığı için genetik geçişler oluyor ve çölyak hastalığı çocuklara daha sık geçiyor. Eğer bir kişiye çölyak hastalığı tanısı koyarsak kardeş çocuklarını ve akrabalarını da mutlaka taramak gerekiyor. Normalde 214 kişide 1 oranında görülen bu hastalık eğer akraba evliliği savsa yüzde 5'lere kadar çıkabiliyor. Genlerin birbiri ile karşılaşma sıklığı fazla olduğu için hastalık görülme riski da bir o kadar artıyor." ifadelerini kullandı.

Çölyak'ın tedavi edilmesi çok önemli bir hastalık olduğunu bildiren Fatih Ünal, şöyle konuştu: "Eğer tedavi edilmezse çölyak, şeker hastalığını tetikleyebiliyor. Tiroit krizleri, çölyak krizleri görülebiliyor. Onun dışında ince bağırsakta kansere yol açabiliyor. İnce bağırsak ve kalın bağırsak hastalıkları görülebiliyor. Gelişim ve büyüme geriliği, buluğa erememe, karaciğer enzimlerinde yükseklikler görülebiliyor." Hastalığın doku gruplarıyla ilgili genetik bir kökeni olduğunu kaydeden Ünal, çevresel faktörlerin de olduğunu söyledi.

Uzun süreli antibiyotik kullanımı ve stres altında kalmanın da bu hastalığı tetikleyebildiğini anlatan Doç. Dr. Ünal, "Doğumdan itibaren 6. aydan sonra bu hastalık baş gösterebiliyor. Bazı durumlarda bebekler için tamamlayıcı beslenmeye başlanması g

Bu haberler de ilginizi çekebilir