Coşturdular, duygulandırdılar ve ağlattılar…

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Çarşamba, Haziran 19 2019
Cemaat, her şarkısında, türküsünde, dansında tarihte eşine az rastlanır zulmü, zorbalığı ve mağduriyeti ele aldı
M. Nedim Hazar- TR724.com

“Anladım ki susmak büyük cüsselerin işi” diyor bir yerde şair Vigny.  Necip Fazıl “Suskun Deniz” şiirinde susmanın büyük ruhların harcı olduğunu son derece beliğ ifade ediyor:

Gittim, gittim, denizin,

Sınır yerine vardım.

Halin bana da geçsin!

Diye ona yalvardım.

Bir çılgın vesvesede,

İçim didiklense de,

Olaydım o cüssede,

Onun gibi susardım…

Genç bir muhabir iken Turgut Özal’ı takip ediyordum ve rahmetli bir gün şöyle söyledi: “Siyaset konuşmak değil susmak, susabilmek sanatıdır…” Bunu, bugünün geveze ve ham ruhlarına anlatmak çok anlamlı olmayacak elbette.

Ne ki suskunluk çoğu zaman pısırıklık zannediliyor modern çağda. Genellikle korkaklıkla karıştırılıyor nedense!

Yaşayan en önemli entelektüellerden olan Herkül Milas, yakın zaman önce verdiği bir mülakatta aynen şunları söylemişti:

“Bir darbeyi 20, 30 kişi planlar, diyelim 500 kişi organize eder, altında ne yaptığını bilmeyen erler vardır. Sorumsuz, “Burada dur, kimse geçmesin” dersiniz. Bir ülkede 50 bin kişi, 100 bin kişi kovalanıyorsa burada başka bir şey var. İhtilal derler, ama tam o da değil. Çünkü 100 bin kişinin içinde suçlu bile olsalar bilemediniz 2 bin kişi vardır.”

15 Temmuz’a gelene kadar iktidarın temel stratejisine bakıldığı zaman bir sosyal grubu yok etmek için kanun, yönetmelik, kitle psikolojisi ve iktidarın tüm aygıtların

Bu haberler de ilginizi çekebilir