'Dalışın fıtratında risk var'


Kaş'ta serbest dalış rekor denemesi sırasında sığ su bayılması geçiren Şahika Ercümen, su altı hekimliği uzmanlarının da gündemine girdi. Tek başına dalış yapılmasının kesinlikle tavsiye edilmediğini belirten İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Akın Savaş Toklu, riskin dalış yapanlar tarafından da bilindiğinin altını çizerek, "Serbest dalışın fıtratında risk var. Yeterli güvenlik önlemleri alınmasaydı, Şahika biraz daha su içinde kalarak su aspire etmiş olsaydı, oksijensiz süre biraz daha uzun olsaydı sıkıntı olabilirdi." dedi.

Şahika Ercümen'in dalış denemesini değerlendiren İstanbul Üniversitesi (İÜ) Tıp Fakültesi, Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Anabilimdalı'ndan Prof. Dr. Akın Savaş Toklu, dikkat çeken tespitler yaptı. Alanında yetişmiş sayılı uzmandan biri olan Toklu, serbest dalış denilen şeyin eski zamanlardan bu yana yapıldığını, nefes tutularak su altında olabildiğince fazla kalınarak bunun gerçekleştirildiğini söyledi.

Belli bir derinlik ve süre içinde dalışın yapıldığını belirten Toklu, "Dalışta, şu an dışarıda alışık olduğumuz ortamdan farklı bir ortama giriyoruz. Dolayısıyla bu ortamda değişen koşullar risk oluşturuyor. Hele hele serbest dalışta solunum aygıtımız yok. Tuttuğumuz nefesle durabildiğimiz kadar suyun altında kalıyoruz. Güncel bir tabirle serbest dalışın fıtratında risk var. Bu nedenle bilinçli yapılması gerekiyor. Kişinin sağlıklı olması, kendi fizyolojisini tanıması, limitlerini bilmesi lazım. Ama iş müsabakaya girdiği zaman ya da zıpkınla balık avcılığında fizyoloji biraz zorlanıyor." şeklinde konuştu.

'ÇIKIŞA BAŞLADIĞINIZ ZAMAN ÇEVRE BASINCI DÜŞÜYOR'

Dalış sırasında insan bilincinin korunması için belli bir oksijen seviyesine ihtiyaç duyulduğunu belirten Toklu, "Kandaki, dolayısıyla akciğerdeki oksijenin belli bir seviyenin altına inmemiş olması gerekiyor. Derinlerde akciğerlerde bulunan yüzde 4-5 oranındaki oksijen yetebiliyor. Ama çıkışa başladığımız andan itibaren, sığ suya geldiğimizde çevre basıncı düşüyor ve akciğerler genişliyor, akciğer içi oksijenin kısmi basıncı düştüğünden kan oksijen düzeyi de yetersiz kalıyor." dedi.

Serbest dalış sporcusu Şahika Ercümen'in dalış denemesinde yaşadığı durumun da aynı olduğunu belirten Toklu, profesyonel dalgıç ve sporcuların bile dalışlarda hayatlarını kaybedebildiklerinin altını çizdi. Toklu, "Orada oksijen bilinci koruyacak düzeyin altına indiği için Şahika bayıldı. Müsabaka amaçlı yapılan dalışlarda yüzde 9'a varan bilinç kaybı ya da hareket kontrolü kaybı söz konusu. Zaten bu nedenle dalış esnasında ya da sonrasında motor kayıp ya da bilinç kaybı bu tür yarışmalarda, rekor denemelerinde diskalifiye nedeni. Ama dünya rekorlarını elinde tutan ve hayatını kaybetmiş dalgıç da var. Şahika'nın dalışı sırasında da suda, yüzeyde güvenliği sağlayan, olası bir aksilikte müdahale edecek dalgıçlar vardı. Acil durumu fark edince hemen müdahale edip Şahikayı protokol gereği yüzeye çıkardılar ve soluklandığı zaman kendine geldi tabi. Ama çıkış esnasında oksijen seviyesi bilincin açık kalmasını sağlayacak seviyenin altında kaldığı için bu olay oldu." ifadesini kullandı.

Serbest dalışı rekor amaçlı yapan kişinin zaten işin bilincinde olduğunu, yaptığı çalışmalarla kendisini dalışa uygun hale getirme çabası içinde olduğunu belirten Toklu, dalışlarda hem derinlik hem de süre olarak insan vücudunun sınırlarının zorlanabildiğini şu ifadelerle anlattı: "Statik apne dediğimiz kategoride, hareket etmeden suyun içinde soluk tutarak kalma rekoru 11 dakika 30 saniye civarında. Derinlik olarak da limitler 2OO metrelerin altına inilmiş durumda. Bunların tıbbi olarak da açıklaması zor. Her sene birkaç serbest dalıcı boğuluyor. Bu aktivite zıpkınla balık avlayan bile olsa tek başına yapılmaması gerekiyor. Şahika'nın olayında da gördüğünüz gibi hemen müdahale edip çıkardılar. Ama tek başına dalan kişi için ölümle sonuçlanabilecek bir durum bu."

Serbest dalışta tek başına olmayı tavsiye etmediklerinin altını çizen Toklu, Ercümen'in dalışı sırasında güvenlik önlemlerinin alınmamış olması durumunda ciddi sorun olabilecek sonuçların ortaya çıkabileceğini de şu sözlerle ifade etti: "Gerçekten sualtı affetmiyor. Beynin oksijensiz kalmaya belli bir dayanma süresi var. Yeterli güvenlik önlemleri alınmasaydı, Şahika biraz da su aspire etmiş olsaydı, oksijensiz süre biraz daha uzun olsaydı sıkıntı olabilirdi. Su altında kaldığı süre daha uzun olsaydı ciddi sorunlar olabilirdi. Ama burada gerekli güvenlik önlemleri alınmış, hemen müdahale edildi. Kalıcı bir hasar kaldığını düşünmüyorum. Bu tür aktivitelerde bütün dünyada standartlar oluşturulmuş, protokoller oluşturulmuştur ve onlar uygulanıyor."
CİHAN
<< Önceki Haber 'Dalışın fıtratında risk var' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER