Davutoğlu'nun yerine kim gelecek?

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Mayıs 5 2016
"Sonrası konuşulmaya başladı bile. Yerine kim gelecek? Ankara’da isim toto oynanıyor. Her köşe başında farklı birini duymak mümkün. Binali Yıldırım potansiyel aday. Davutoğlu’nun rakibiydi. Pusuda bekliyor. Bekir Bozdağ’dan Numan Kurtulmuş’a kadar isim çok. Bu isimler iktidar mücadelesinin tarafı oldu. O yüzden ben başka bir isim derim." Mustafa Ünal yazdı.
Davutoğlu'nun yerine kim gelecek?
AK Parti’de ‘Davutoğlu sonrası’ konuşuluyor

Siyasetin tek gündemi Ahmet Davutoğlu. Ankara’da MHP kurultayı da, dokunulmazlık tartışmaları da geri plana itildi. Davutoğlu meselesi nasıl gelişecek? Devam edemeyeceği konusunda neredeyse konsensus var. Grup konuşmasını ‘veda nutku’ olarak yorumlayanların oranı az değil. Sıradışı konuşma olduğu kesin. Hiç alışık olmadığımız şekilde kısa. Yarım saatten daha az. Oysa Davutoğlu ‘uzun konuşmalarıyla’ nam salan siyasetçi. Ünü sınırları aştı.

Konuşmanın muhtevası da normal değil. Duygusal bir metin. Kırgınlığı, moralsizliği cümlelere birebir yansımış. Rest, meydan okuma falan yok. ‘Dağılmış’ bir başbakan. ‘Bu bana yapılır mı?’ şaşkınlığı içinde. Ve ne yapacağını bilemeyen kararsız bir siyasetçi görünümünde. Nitekim akşam saatlerinde parti yöneticilerine ‘Henüz karar vermedim. Ama istifayı düşünüyorum. Tezekkür ediyorum’ demiş. Genel Merkez’deki toplantının duygusal konuşmalara sahne olduğu kulislere düştü.

KIRILAN KOL, KANGREN OLDU

Su yüzüne yeni çıktı ama Davutoğlu krizi son birkaç günün konusu değil. Kamuoyunda ‘Her şey bir anda oldu’ kanaati var. Hayır, bir anda değil, adım adım geldi. Ve giderek büyüdü, kırılan kol yenin içinde saklanamaz hale geldi. Kangren oldu çünkü. Zirvelere yakın biri bana aylar önce ‘Erdoğan-Davutoğlu görüşmeleri hep kriz’ demişti.

Davutoğlu bileğinin hakkıyla ‘Başbakan koltuğuna’ oturmadı. Hak ederek bir mücadelenin sonucu elde etmiş değil. Lütfedildi. Verildi. Kendisine biçilen rol belliydi. Yetki ve sorumluluklarının sınırları vardı. Erdoğan’ın gölgesinden çıkmayacaktı. Başbakan gibi davranmayacaktı. Ama o daha ilk andan itibaren sınırları zorladı. Erdoğan yüzüne açıkça söyledi: ‘Ahmet Hoca sen bu rolü başta kabul ettin. Ben klasik başbakan arasaydım, o koltukta sen değil Abdullah Gül oturuyor olacaktı.’ Doğru. Gül ‘başbakan’ gibi davranacaktı. Ve güç Saray ile Başbakanlık arasında paylaşılacaktı.<

Bu haberler de ilginizi çekebilir