Demirtaş: En ideal günah keçisi olarak gösteriliyorum

3 Kasım 2016 tarihinden beri Edirne F tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, gazetecilrin mektupla sordukları soruları yanıtladı.

SHABER3.COM

Demirtaş, 7 Haziran - 1 Kasım 2015 sürecine illişkin olarak, "Ne hikmetse o dönem yaşanan ve yaşatılan dehşet senaryolarına ilişkin herkes benden özeleştiri istiyor. Oysa o dönemin faturasını bir kişiye ya da birkaç kişiye çıkarmak doğru değil. Bu, kolaycı bir yaklaşımdır ve büyük haksızlıktır. Eğer bu her şeyi çözecekse tüm haksızlığına rağmen ben sorumluluk üstlenirim ama durum öyle değil. O sürecin iki taraftan da aktörleri tek kelime özeleştiriye yaklaşmazken en ideal günah keçisi olarak gösteriliyorum. Oysa işin içinde darbeci çeteler var, IŞİD çeteleri var; istihbaratın, JÖH ve PÖH’ün de dahil olduğu SADAT çeteleri var. Hepsi açığa çıkmalı" ifadelerini kullandı.

Artı Gerçek'ten İrfan Aktan'ın haberine göre; Selahattin Demirtaş, tutuklu bulunduğu Edirne F tipi Cezaevi'nden gazetecilerin kendisine gönderdiği soruları yanıtladı.

"Bir gölge kabine, isim isim kamuoyunun huzuruna çıkıp halka güven vermeyi hedefleyebilir"

Yücel Göktürk (Express dergisi, birartibir.org): Metropoll'ün eylül sonunda açıkladığı ankette HDP'nin yüzde 12-14 bandında olmasını nasıl yorumluyorsunuz? Bu oranın daha yukarılara çıkarılabilmesi için nasıl bir söylem, nasıl bir politika geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?

HDP’nin oy potansiyelinin yüzde 20 – 25 bandında olduğunu biliyoruz. Bu potansiyeli açığa çıkarabilmenin yolu, Emek ve Özgürlük İttifakı'nın açıkladığı bildirgede yer alan hedeflerin somut bir program, söylem ve eyleme dönüştürülmesinden geçiyor. Adı üstünde, emek politikası çerçevesinde net bir sınıf bakış açısıyla işçiden, çalışandan yana bir ekonomi programı ilan edilebilir. Bu program sade, anlaşılır ve inandırıcı bir sol program olmalı. Demokratik ekonomi anlayışıyla işsizliğin, sömürünün ve yoksulluğun nasıl bitirileceği, geniş kitlelere ikna edici bir dille aktarılabilmelidir. Özgürlükler başlığı altında da ayırımsız herkesin bireysel ve kolektif haklarının nasıl güvence altına alınacağı, madde madde ve yine en sade şekilde ilan edilebilir. Belki bu programı uygulayacak bir gölge kabine de isim isim kamuoyunun huzuruna çıkıp halka güven vermeyi hedefleyebilir. Bunlar benim arkadaşlarıma naçizane önerilerim tabii ki. Daha fazlasını ve doğrusunu kendileri yapacaklardır.

"Altılı Masa, kendi adayını nasıl belirleyeceğine kendisi karar verecek"

Ali Haydar Fırat (Politik Yol): İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 27 Eylül’de katıldığı bir TV programında, Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylık ihtimalinin önüne çeşitli bariyerler koydu. HDP ile de hiçbir biçimde aynı masada olmayacaklarını söyledi. Sizce Sayın Akşener hangi toplumsal ve siyasal güçlerle bu seçimi kazanmayı düşünüyor? Kılıçdaroğlu’nun aday olmaması, karşımıza nasıl bir tablo çıkarır?

Doğrusu, ben kendisinin konuşmasını bir bariyer gibi algılamadım ama Altılı Masa, kendi adayını nasıl belirleyeceğine kendisi karar verecek. Bu bizim dahil olabileceğimiz bir süreç değil. Nasıl kazanacakları sorusunun muhatabı da doğal olarak kendileridir, bunu onlara sormak daha doğru olur.

"Seçimden sonra, 7 Haziran 2015 - 1 Kasım 2015 dönemi için Meclis Araştırma Komisyonu kurulmalı"

Candan Yıldız (T24): Siz Ahmet Davutoğlu’nun katılım ve şikayetinin de olduğu bir davadan yargılanıyorsunuz. Davutoğlu'nun şikayetten feragat etmesinin sizin açınızdan ne gibi bir anlamı olacak? Sizce 7 Haziran-1 Kasım 2015 süreciyle ilgili kimler konuşmalı?

Hukuki açıdan değişen pek fazla bir şey olmaz ama siyasi tutum açısından olumlu bir adım olur. Özgürlükleri savunmak pratikte de tutarlı olmayı gerektirir. 7 Haziran 2015 - 1 Kasım 2015 arasında yaşananları birilerinin anlatmasını bekleyerek gerçekleri öğrenemeyeceğiz. Seçimden sonra bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmalı ve o dönem tüm yönleriyle araştırılıp rapor alarak TBMM 'ye sunulmalı. Ben de o komisyona beyanda bulunmaya, katkı sunmaya hazırım. O dönemde son derece sinsi, kirli ve karanlık bir operasyonlar silsilesi yaşandı. 15 Temmuz şaibeli darbe girişiminin taşları da o dönemde döşendi. Bunların hepsinin ortaya çıkarılması hayati önemdedir. Bugünkü tek adam rejimini inşa süreci de o dönemin yıkımı üzerinden planlandı. Gerçekler mutlaka ortaya çıkarılmalı, hesaplaşma ve yüzleşme gerçekleşmeli ki, bu tür kirli oyunlar bir daha sahnelenmesin.

"En ideal günah keçisi olarak gösteriliyorum"

Nergis Demirkaya (Gazete Duvar):
Yüzlerce insanın hayatını kaybettiği 7 Haziran - 1 Kasım 2015 sürecinde HDP Eş Genel Başkanıydınız. Türkiye yeni bir seçime giderken son Mersin saldırısı ile benzer bir sürecin ortaya çıkacağı endişesini yaşıyor, bu yönde uyarılar yapılıyor. O döneme dair bir siyasetçi olarak özeleştiriniz var mı, bugün başta kendi partiniz olmak üzere muhalefete önerileriniz nedir?

Özeleştirim var Nergis Hanım. Daha etkili bir barış söylemiyle çatışmaların önünü alabilmeliydik. Fakat ne hikmetse o dönem yaşanan ve yaşatılan dehşet senaryolarına ilişkin herkes benden özeleştiri istiyor. Oysa o dönemin faturasını bir kişiye ya da birkaç kişiye çıkarmak doğru değil. Bu, kolaycı bir yaklaşımdır ve büyük haksızlıktır. Eğer bu her şeyi çözecekse tüm haksızlığına rağmen ben sorumluluk üstlenirim ama durum öyle değil. O sürecin iki taraftan da aktörleri tek kelime özeleştiriye yaklaşmazken en ideal günah keçisi olarak gösteriliyorum. Oysa işin içinde darbeci çeteler var, IŞİD çeteleri var; istihbaratın, JÖH ve PÖH’ün de dahil olduğu SADAT çeteleri var. Hepsi açığa çıkmalı.

Seçimden hemen sonra bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulsa ve o dönem tüm yönleriyle araştırılsa çok daha sağlıklı olur. Cizre bodrumlarında diri diri yakılan onlarca kişinin varlığı bile halen kabul edilmemişken hangi gerçekleri konuşabiliriz ki? Muhalefet bu defa daha dikkatli ve cesur olmalı, barış söyleminden ve ısrarından geri adım atmamalı. Çünkü AKP-MHP ittifakı savaş politikasından beslenen bir çizgiyi yıllardır uyguluyor. Herkesin çok dikkatli olması lazım. Siz gazetecilerden bir de ricam var, o dönemde sokağa çıkma yasağı uygulanan ve yakılıp yıkılan şehirlerde operasyon sorumlusu komutanlar kimlerdir ve sonları ne oldu, buna bir bakın lütfen. Ben mahkemede savunmam sırasında bunları kayda geçtim. Röportajın sonuna o listeyi de ekliyorum. Bundan bir şeyler sezilebilir ve işe oradan başlanabilir.
<< Önceki Haber Demirtaş: En ideal günah keçisi olarak gösteriliyorum Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER