Dik Durun
Dik Durun
Erzurum’un manevi mimarlarından Mehmet Kırkıncı Hoca’ya Ege şehirlerini ziyaret ettiği bir gün soruyorlar:
“Bizim buraların toprakları mümbittir. Manisa’da üzüm yetişir, Aydın’da incir, sizin oralarda ne yetişir?”
Bir mantık kahramanı olan Kırkıncı Hoca’nın cevabı muhteşemdir:
“Bizim oralarda insan yetişir.”
Millî Mücadele ile özgürlüğe giden yolun başlangıç çizgisi Erzurum olduğu gibi manevi mücadelenin ilk adımları da bu mübarek şehirde atılıyor.
Doğunun bu bereketli toprakları, Pasinler ovasında koyun kuzu güden bir çocuğun hayallerini besliyor.
Erzurum yaylalarından kopan arı-duru bir bilgelik ırmağı, susuzluktan kavrulan Ege Ovası’nı göz alabildiğine yemyeşil kıldıktan sonra tatlı bir kavisle doğduğu topraklara doğru kıvrılarak Anadolu’yu bir baştan bir başa İrem bağlarına döndürüyor.
Anadolu da bütün bir dünyayı etkisi altına alacak olan yeni bir dirileş destanı yazılmaya başlıyor.
Her destanın bir kahramanı vardır.
Yeniden diriliş destanının ise her şehirde kahramanları vardır.
Dadaş diyarının kahramanları sıra dağlar gibidir.
O kahramanlardan biri de hiç şüphesiz tertemiz fıtratlı bir alperen olan Alaaddin Öksüz Ağabey’dir.
Yunus Serin hocamız hatıratında bu destansı kahramana geniş bir yer ayırıyor.
1970’li yıllarda Hocaefendi, Hizmeti başlatmaları için kendi beldesi Erzurum’a iki-üç üniversite öğrencisi gönderiyor.
O öğrenciler tevafuken Alaaddin Ağabey’in evini kiralıyorlar.
Alaaddin Ağabey bir seher vakti öğrencilerin kaldığı evin önünden geçerken bir de bakıyor ki ışıkları yanıyor.
Daha sabah vakti bile girmemiştir.
Zili çalıyor.
“Işıklarınız yanıyor, hayırdır?”
Bu haberler de ilginizi çekebilir
En Çok Okunanlar

CUMA KARAMAN

SAFVET SENİH

ERTUĞRUL İNCEKUL

HÜSEYİN ODABAŞI








