Dolar bu iner de çıkar da
AKP'li yetkililer "ekonomi iyi" masalı anlatırken Havuz "ekonomik kriz" paniği yaşıyor.
Ülkeyi çok sevdiklerinden değil Havuz'un suyu biter diye korkuyorlar.
Havuz'un amiral gemisi Sabah'ta bugün iki ilginç yazı vardı.
Biri Prof. Dr. Kerem Alkin'e ait.
Hani şu Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'a sürekli "Değerli bakanım" "Saygılar başkanım" başlıklı mailler atan Alkin'den söz ediyorum.
Türkiye'nin yaşadığı ekonomik krizi dünyadaki gelişmelere bağlayan Alkin şöyle diyor:
"Öncelikli sorunumuz enflasyon değil, hiç kuşkusuz.
Büyümeyi belirli bir bantta tutarken, Türk Lirası'nın değerini koruyacak tedbirlere ağırlık vermemiz gerekiyor. Bu noktada, hem Türkiye'nin önde gelen şirket ve holdinglerine, hem de
Kamu'ya, KOBİ'lerin kendilerinden alacaklarının vadesini uzatmamak adına önemli bir görev düşüyor.
Ekonomide borçalacak ilişkisindeki akışı hızlandıracak, canlandıracak tedbirler gerekmekte."
Sabah yazarı öyle paniklemiş ki "Ekonomide Yenikapı Ruhu" gibi reel ekonomiyle hiç bir ilgisi olmayan tuhaf bir kavram ortaya atmış:
"KOBİ'lerin, yasal düzenleme gereği, alacaklarının vadesinin 2 aydan uzun olmaması gerekmekte. Buna karşılık, piyasada konuşulan vadeler bunun 3-4 katına ulaşmış durumda.
Ekonomide 'Yenikapı Ruhu'nu öne çıkarıp, finansal durumu iyi olan şirketlerin, belirsizliği bahane ederek, ödemelerini geciktirmemeleri gerekmekte.
Herkes elindeki nakdin üzerine yatarsa, sonunda piyasayı ciddi bir sarmalın içine kendi ellerimizle sokuyoruz."
Kereml Alkin'in yazısının son bölümüyse Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kızdıracak gibi görünüyor.
Alkin isim vermeden Erdoğan'a "Merkez Bankası'na ve dolara müdahale etmeyin" demiş:
"TL'nin cazibesi salt mevduat faizlerini yükselterek sağlanmaz.
TL cinsinden yatırım araçları olarak, tahvillerin cazibesi artırılarak da, TL'ye yönelim sağlanabilir. Sadece Merkez Bankası ve bankalar değil, Hazine'ye de önemli görevler düşüyor. TL cinsinden yatırım araçlarının cazibesi artırılarak ve döviz arzına yönelik ek tedbirler ile döviz kurlarındaki dalgalanmanın önü alınabilir.
Bu noktada, hepimizin titiz davranması gereken detay, Merkez Bankamızın bağımsızlık algısına zarar vermeyecek özeni göstermektir.
Hangi mevkide olunursa olunsun, TCMB'nin ne yapması gerektiğine dair her yorum, bu konuda piyasa hassasiyetini artırıyor.
Unutmayalım, ekonominin yarısı 'psikoloji'dir."
Erdoğan'ın bu yazıya nasıl bir cevap vereceği bilinmez ama bir başka Sabah yazarı da ekonomik krizi itiraf etmiş.
"Havuz yazarı Şeref Oğuz AKP dışındaki bütün kesimleri felaket tellallığı ile suçlarken ekonominin batması ihtimalini yazma ihtiyacı duymuş:
İnsan, kendisinin de içinde bulunduğu teknenin batmasını umar mı?
Ne kadar bencil olursa olsun hangi tayfa, geminin bordasında delik açmak ister?
Neticede batacak teknede o da vardır ve deniz, içine düşenleri boğmada taraf tutmaz.
Dolardaki son haftalarda yaşanan hareketlilik, aynı tekneyi paylaştığımız insanlar için turnusol kâğıdı gibi oldu.
Geçmişte yaşadığımız büyük krizlerin tümünde dolar fiyatı başrol oynadığından toplumsal hafızamız bu konuda fazlasıyla hassas.
Hal böyle iken 3 lirayı aşan dolara dair gelecek tahminleri yaparken; bütün olan biteni "ekonominin yönetilmediği" özetiyle Hükümet nefretine bağlamak niye?"
Yaşanan ekonomik krizin sorumlusu olarak Türkiye'yi 14 yıldır yöneten AKP'yi değil muhalefeti gören bir akıl...
Şeref Oğuz'un dolarla ilgili öyle bir değerlendirmesi var ki Türkiye ekonomi tarihine geçecek türden:
"CHP'li vekiller çıkıp borç krizinden bahsediyor. Bunu yaparken, "kriz tellalı" ekonomistlerin kısa vadeli bakışla üretilmiş "felaket senaryolarını" kullanıyor.
Medya? Boş durur mu? Cumhuriyet başta olmak üzere bazı diğer gazeteler, yükselirken dolarla ilgili "panik" ifadeler kullanmaktan çekinmiyor. Oysa dolar bu... İner de çıkar da..."
TL'nin diğer tüm para birimleri kadar değer kaybettiği yalanını söyleyen Oğuz, ( TL değer kaybetmiyor da diyebilirdi) yazısını yaşanan krizi teyid eden sözlerle bitirmiş:
"Dolar küresel bazda yükseliyor. Dolar endeksi 100'ü aşarak 13 yılın zirvesinde...
Gelişmekte olan ülke piyasalarından ABD seçimlerinden bu yana 6.5 milyar dolar nakit çıkışı yaşanmış. TL de diğer tüm para birimleri kadar değer kaybediyor.
Bütün bunları ikinci plana atıp neredeyse "yaşasın tekne su alıyor, batacak" histerisinde masumiyet arayabilir misiniz?
Felaket tellalları unutmasın ki bordasında delik açmaya çalıştıkları gemide onlar da var."
Hiç boşa uğraşmayın.
Kimse gemi batsın istemez, ama su alan geminin tek sorumlusu var o da bütün uyarılara rağmen gerekli önlemleri almayan AKP.
Ertuğrul Cihan/ Analiz Haber
