'Emniyetin ihmali var, polisler azarladı, dalga geçti bizimle'

Geçtiğimiz yol yeni yıl kutlamaları sırasında IŞİD tarafından Reina’da gerçekleştirilen kanlı saldırının üzerinden tam bir yıl geçti.

İşte teröristin Reina’ya giriş anı

Saldırı sırasında ünlü gece kulübünde olanlar, yaşadıklarını anlattı. Mekanın sahibi Mehmet Koçarslan’ın avukatı ve çalışanlar hemen hemen aynı şeyleri söylüyor: “Olaydan önce olduğu gibi olay sırasında ve sonrasında da emniyetin çok büyük ihmali var. Polis erken müdahale etseydi bu kadar kişi ölmeyecekti.”Kanlı saldırının ardından 39 kişi hayatını kaybetti, 79 kişi de yaralandı.

Gazete Duvar’ın haberine göre, Reina’nın müdürlerinden biri olan Kemal Bal, sözlerine saldırının ilk anlarını anlatarak başladı: “Ben girişte duruyordum. Arada da içeri girip çıkıyordum. Sesleri duyunca havai fişek attıklarını sandım önce. ‘Kaç kurtul’ diye bana doğru gelen insanları gördüm. Yanımdaki insanlarla denize atlamayı düşündük. O an şoktan ne yapacağımızı bilemedik. En sonunda alt kata koşup sığındık. Terörist bizi duymasın diye patrona WhatsApp’tan ‘Bizi kurtarın’ diye yazdık. Hemen geldi. Kabus gibiydi.”

POLİSLER AZARLADI, DALGA GEÇTİ’

Dışarı çıkmayı başardığında neyle karşılaştığını sorduğumda ise Bal, şu dikkat çekici cümleleri kurdu: “Polislere havuza gitmelerini söyledim. ‘Arkadaşlarımız orada, kurtarın’ dedim. Dalga geçerek, ‘nereden bulacağım havuzu’ diye yanıt verdiler. O sırada içeriden titreyerek çıkan insanlar vardı. Kendi başlarına hastaneye ya da evlerine gittiler. Ardından bizi hemen karakola götürdüler. Düşünün insanlar mağdur, katliamdan çıkmış. Ama emniyette ‘Sessiz olun yoksa sizi buradan atarım’ diye azarladılar. Polisin giriş çıkışları kapatması gerekirken sanki suçlu bizmişiz gibi bir tavırla karşılaştık. Emniyetin çok büyük hatası var. İnsanları koruyamadı. Bir yıl geçti kimse görevinden alınmadı, bu olay yok sayıldı, kimse istifa da etmedi.”

‘TERÖRİST ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK GİDERKEN PATRONUMUZ İÇERİ ALINMADI’

Saldırıda ölen Kenan Kutluk’un yeğeni olduğunu anlatan Bal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yeğenimin Sivas’taki cenazesine gidebilmek için işyerinde kalan cüzdanımı almak istedim. Girmeme izin vermediler. Terörist elini kolunu sallayarak çıkarken Reina’nın patronu Mehmet Koçarslan, Suada’dan tekneyle geldiğinde güvenlik şeridinden içeri almadılar.”

‘EMNİYET ÇOK GEÇ MÜDAHALE ETTİ’

Mekanın kamera odasından saldırganın bir kişi olduğunu emniyete bildirdiklerini belirten Bal, buna karşın emniyetin çok geç müdahale ettiğini söyledi. “Özel harekat polisleri gelene kadar müdahale yapılamadı. Sivil ekipler zaman zaman dikkatli olmamız konusunda bizi uyarırlardı. Açık bir tehdit vardı. Ama yine de bir teröristin uzun namlulu silahla rahatça gelip o şekilde saldırabileceğini düşünmüyorduk. Orası evimiz gibiydi. İlk açıldığından beri orada çalışıyordum. Tam 16 yıldır… Çalışanlar zaten ya akraba ya da birbirini çok iyi tanıyan insanlardı. Ekmeğimizin peşinde, çoluk çocuğumuzun parasını çıkarmaya çalışan insanlardık.”

‘DAKİKALARCA ŞARJÖR BOŞALTTI’

Yılbaşı gecesi vestiyerde görevli olan bir diğer çalışan T.A. ise, saldırgan Abdulkadir Masharipov’u gördüğü anları şöyle anlattı, “Vestiyerde duruyordum. Çığlıklar geliyordu içeriden. Kimsenin bir şey yapmaya fırsatı olmadı. Önce donup kaldım, ardından vestiyerin altına attım kendimi. Hiç durmadan dakikalarca peş peşe şarjör boşalttı. Ben terörist tararken 5. dakikada dışarı çıktım. Polislerin yanına gittim. Bilgi verdim. İçeride bir kişinin olduğunu söyledim. Hiç umurlarında değildi sanki. Daha erken içeri girselerdi o kadar kişi ölmeyecekti. İçeride saklanırken polisi aradım. ‘Tamam tamam ekip gönderdik zaten’ dediler. Normal bir olaymış gibi.”

Adını vermek istemeyen çalışan, o gün kendisine yardımcı olmak için gelen Yunus Görmek’in ölümünden kendisini sorumlu tutuyor: “Çok üzgünüm. Benim yerime puro dağıtmaya çıktığında teröristle karşı karşıya geldi. Rahmetlinin kaçacak şansı olmadı. İçimde çok büyük hüzün var.”

Reina’nın Halkla İlişkiler ve Kurumsal İletişim Müdürü Tuvana Tuğsavul da saldırı anı yaşadıklarını şöyle anlattı, “Teröristin silahından çıkan mermilerin yaydığı ışığı gördüm. Koşarak tuvalete saklandım. Bir kabinde 8-9 kişiydik. O sırada emniyeti aradım. Saldırı hâlâ devam ediyordu. Bir yandan da kamera odasındaki arkadaşlarla yazışıyordum. ‘Kaç tane saldırgan var’ diye sordum. ‘Bir tane’ dediler. Daha çok kişiyi öldüremesin, karanlık olsun diye ışıkları söndürdüler. En son kendisini patlatacağını düşündüm. Tam bir kaostu. Dışarı kendimi attığımda Mehmet Koçarslan telefonda konuşuyordu. O gün kızı Yasemin de mekanda olacaktı normalde. Panik halindeydi o da. Bir yandan kaç kişinin ölmüş olabileceğini öğrenmeye çalışıyor bir yandan da kızını arıyordu.”

TERÖRİST, SALDIRI SAATİNİ BİLİNÇLİ SEÇTİ’

Tuğsavul, saldırı saatinin ise, bilinçli seçildiğine işaret ediyor, “Çoğu insan ailesiyle başka bir mekanda yeni yıl yemeği yedikten sonra Reina’ya gelirdi. Genelde de saat 01.00 gibi mekan dolmaya başlardı yılbaşı geceleri. Saldırının gece saat 24.00’ü geçtikten sonra yapılmasının nedeni de bu bence. Terörist en kalabalık saati seçiyor. İçeriyi çok iyi biliyor. Tanıtım videolarını da izlemiş olabilir. Bilmiyorum. Ama yılbaşından önce Lübnanlı bir grup gelip, mekana bakmak istedi. Biraz gariplerdi. Daha doğrusu Reina’da yılbaşı kutlamak için gereken maddi güce sahip görünüşte insanlar değillerdi. İçeriyi uzun uzun incelediler sonra da gittiler.”

‘POLİS, ERKEN MÜDAHALE ETSEYDİ BU KADAR KİŞİ ÖLMEYECEKTİ’

Tuğsavul da diğer mekan çalışanları gibi polisin müdahalede geç kaldığı düşüncesinde… “Saldırıyı bir kişinin yaptığını o sırada dışarıda bulunan polisler biliyordu. Daha erken müdahale etselerdi o kadar kişi ölmeyebilirdi.” 9 yıl Reina’da çalıştığını anlatan Tuğsavul, üzüntülerini şu sözlerle dile getiriyor: “Doğumgünüm artık 1 Ocak. Mehmet Koçarslan’la bir hafta önce konuştum. Hâlâ çok üzgün. Kendini toparlayamadı. Senelerce ekmeğini yedik. Sanki saldırıyı o yapmış gibi onu suçladılar. Onlarca insanı kaybetmenin yanı sıra bu da bizi çok üzdü.”

‘VALİLİK ÖLENLERİN İSİMLERİNİ VERMEDİ, YARALI SAYISINI İSE İDDİANAMEDEN ÖĞRENDİK’

Reina katliamı davasının avukatlarından Aycan Bölükbaşı da olayın ardından ölü ve yaralıların isimlerini almak için Valiliğe başvurduklarını ancak sonuç alamadıklarını ifade etti, “Biz maddi ve manevi yardımda bulunabilmek için isim listesini istedik ama vermediler. İsimlere kendimiz ulaştık. Yaralı sayısını ise iddianameden öğrendik.”

‘AİHM’E GİDECEĞİZ’

“Emniyetin ihmali olduğu çok açık” diyen Bölükbaşı, “Adalete güveniyoruz ve sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız. Her türlü bilgiye ulaşmaya çalışıyoruz. Kamera kayıtlarını da istedik. Sonuç alamadığımız onlarca talepte bulunduk. Elimizden geleni yapıyoruz ama tıkandığı noktada da AİHM’e gideceğiz” dedi.

Ne olmuştu?

2017 yeni yıl kutlamaları sürerken saat 01.15’te İstanbul’un ünlü gece kulübü Reina’ya taksiyle gelen ve üzerinde siyah mont, siyah pantolon ve açık renkli şapka olan Abdulkadir Masharipov (kod adı: Abu Muhammed Horasani) elindeki AK-47 marka uzun namlulu silahla ilk önce etrafa ateş açtı. Sonrasında polis memuru Burak Yıldız’ı öldürdü. Ardından kapıda bekleyen gece kulübünün özel güvenliğini sağlayan kişilere ateş açarak öldürdü ve içeriye girerek etrafa rastgele ateş açtı. Yaklaşık 7 dakika süren saldırı sonrası saldırgan üstünü değiştirerek gözden kayboldu. Saldırı sonucunda çoğu yabancı uyruklu 39 kişi yaşamını yitirdi, 79 kişi ise yaralandı. IŞİD bir gün sonra saldırının sorumluluğunu üstlendiğini açıkladı. Örgüte ait Amaq Haber Ajansı, Türkiye’yi ‘Hristiyanlık koruyucusu’ diye nitelendirdiği bir bildiriyle saldırının IŞİD’e bağlı bir militan tarafından yapıldığını ve ‘Hristiyanların dinden çıkmış bayramlarını kutladığı en meşhur gece kulüplerinden birini vurduğunu’ duyurdu. Saldırgan ve bazı örgüt militanları 17 Ocak günü İstanbul Esenyurt’ta bir sitede güvenlik güçleri tarafından yapılan operasyonla ele geçirildi. Önceki tüm saldırılara benzer şekilde RTÜK, İstanbul’daki saldırıya ilişkin yayın yasağı getirdi.

Saldırı öncesi ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, 23 Aralık’ta bir açıklama yayımlayarak, vatandaşlarının “Noel tatili ve yeni yıl kutlamaları için kalabalık yerlere giderken aşırılıkçı grupların saldırı düzenleme konusunda sürdürdüğü çabaları” göz önünde bulundurmaları ve “özellikle de Batılıların, turistlerin ve yabancıların sık gittiği bilinen restoran, ticari merkezler, ibadethane ve ulaşım merkezlerinden mümkün olduğunca kaçınmaları” gerektiğini duyurmuştu.

DAVA SÜRECİ

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, saldırının yıldönümüne 10 gün kala 7 kişinin tahliyesine karar verdi. Aralarında bir numaralı sanık Abdulkadir Masharipov’un da bulunduğu diğer 44 sanığın ise tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmaları 26-30 Mart tarihlerine erteledi. Sanık Masharipov’un avukatı yaşanan olayda ihmallerin olduğunu savunarak bu konuda da araştırma yapılmasını talep etti. Reina işletmecisi Mehmet Koçarslan’ın avukatı Aycan Bölükbaşıoğlu da İstanbul Valiliği’ne olaydan yaklaşık 6 ay önce güvenlik tedbirlerinin artırılması yönünde dilekçe gönderdiklerini söyledi. Avukat Bölükbaşıoğlu, söz konusu dilekçeye cevabın, Reina katliamından yaklaşık bir buçuk ay sonra geldiğini açıkladı.

Gazeteduvar
<< Önceki Haber 'Emniyetin ihmali var, polisler azarladı, dalga geçti bizimle' Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER