Âhİrete İman üzerİne – 2

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazartesi, Nisan 13 2020
  Âhiret inancı; insanı, insanlık çizgisinde tutan en önemli îman erkanından biridir. Âhiret, insanın Allah huzurunda, dünyâda yaptığı iyilik ve kötülük, hayır ve şer adına ne varsa bunların hesâbının sorulacağı, âdilâne muâmele göreceği ölümsüz ve ebedi bir âlemdir.
     Âhirete inanan mü’minler; günahlarıyla hem nefsini, hem Peygamber Efendimiz‘i (sav) mahçup etmeme adına, Allah huzurunda zor durumda kalmaktan korkar, hayatlarını buna göre tanzim etmeye gayret ederler.
      Allah‘ı inkar eden, inanıyor görünüp ihmal edenlere gelince, dünyâ hayatları itibâriyle kazanıyor gibi görünseler bile, âhiret hayatları adına bin nedâmet duyacakları bir kayıp içindedirler ama,farkında değillerdir.
       Bütün peygamberler, insanlara âhiret inancıyla mes‘uliyetlerini hatırlatmış ve ikazda bulunmuşlardır. Peygamber Efendimiz (sav), başta olmak üzere hepsi, kavimlerinden her türlü ezâ ve cefâya mâruz kalmışlar ama, hiç bir zaman peygamberlik vazîfesini ihmal etmemiş, en ağır şartlarda bile tebliğ ve temsil sorumluluklarını yerine getirmişlerdir.
       Buna rağmen insanlardan bâzıları, Allah’a inanmazlar ve îmandan mahrum kalırlar. Allah’a inanmayan bu insanlar, âhirete de inanmazlar. Âhireti inkar edip inanmayan bu insanların ahlâkı da felç olur.
       İnsanı insanlık çizgisinde tutan, fâziletli, ahlâklı ve değerli kılan şey; yapıp ettiklerinden âhirette hesap verme inancıdır. Bundan mahrum olunca insan, hesap verme sorumluluğundan da uzak kalır. Dünyâyı  kendi tapulu malı gibi sahiplenmeye kalkar. Engel olmak isteyen kim olursa olsun, ona hakkı hayat tanımaz. Her türlü isnat ve iftirâlarla üzerine yüklenir ve îtibarlarını sıfırlamaya gayret eder.
      Benlik, gurur, kibir, haset ve kıskançlık bazen insanı dağdaki vahşilerden daha tehlikeli hâle getirir. Bu haset ve kıskançlık;

Bu haberler de ilginizi çekebilir