Bediüzzaman’ın Kabri ve Vasiyeti - 4

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Mart 31 2020

23 Mart 1960’ta Urfa’da vefat eden Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin cenazesi Halilürrahman Dergahı’nda, İbrahim Kadallah Mescidi'ndeki kubbelerden birine gömüldü. 

Bunu gören Bediüzzaman’ın önde gelen talebelerinden birisi, ‘Nur’un birinci talebesi’ ünvanına sahip Hulusi Yahyagil Ağabey’e hayretle sordu: 

"Ağabey! Üstad bana demişti ki, sen benim kabrimi bilmeyeceksin. Ama şimdi herkes gördü. Bu nasıl olacak böyle!"

Hulusi Ağabey ona şöyle cevap verdi: 
"Sen merak etme, ben kırk sene Üstad'ın yanında kaldım, ne dediyse hepsi çıktı. Bundan sonra bu da çıkacak; ama ne zaman çıkacak biraz sabredelim." 

O talebesi, Üstad'a zamanında "Üstadım niye kabrinizin bilinmesini istemiyorsunuz?" diye bir soru sormuş, Üstad da şöyle cevap vermişti: 

"Ben hayattayken elimi öpenler bana tokat atmış gibi oluyor. Ben öldükten sonra da kabrime gelip şeriata ve sünnet-i seniyyeye muhalif hareket edenler bana kabirde de azap ederler, onun için benim kabrimi kimsenin bilmesini istemiyorum." 

Üstad’ın Kabrinin Bilinmeyen Bir Yere Nakledilmesi

Bediüzzaman Said Nursi’nin (23 Mart 1960’ta) vefatından yaklaşık iki ay sonra 27 Mayıs darbesi gerçekleşti. Darbeyle birlikte başta Risale-i Nur talebeleri olmak üzere, samimi Müslümanlar’a tekrar çok ciddi tazyikler, sıkıştırmalar ve zulümler başladı. Bu dönemde, Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin vefatından sonra dahi ona olan kinlerini bir türlü bitirmeyenler, ondan kabirde de olsa intikamlarını almak için harekete geçtile

Bu haberler de ilginizi çekebilir