''Evdeki doları bozdurup piyasaya müdahale etmeye çalışmak iktisat bilimine aykırı''

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 400 projeyi içeren ve ekonomik vaatlerin öne çıktığı 100 günlük eylem planını ekonomistler nasıl görüyor? “Yastık altından gelin dövizlerinizi çıkarın” çağrısının ekonomiye etkisi nasıl olur? Kanal İstanbul’un döviz getirisi olacak mı? Ekonomistler anlattı…

SHABER3.COM

Bilkent Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erinç Yeldan, Deutsche Welle Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, dolar kurunu aşağıya çekebilmek için öncelikle dışa açık ve uluslararası makroekonomik sistem ile uyumlu bir program gerektiğini söyledi. 

‘İKTİSAT BİLİMİNE AYKIRI’

Erdoğan’ın ‘döviz bozdurun’ çağrısının mevcut şartlarda piyasalara herhangi bir etkisinin olmayacağını dile getiren Prof. Yeldan, “Günde 4,5 trilyon dolarlık işlem hacmi olan uluslararası döviz piyasasına, hane halkının bozdurduğu dövizlerle müdahale edilebileceğini düşünmek iktisat bilimine aykırı” dedi.

‘EKONOMİK SAVAŞ SÖYLEMİ SORUMLULUKTAN KAÇMAK DEMEK’

Yaklaşık 800 milyar dolarlık bir ekonomisi olan Türkiye’nin sistemin sağlıklı devam etmesini sağlamak için uluslararası normlara uygun bir program ortaya koyması gerektiğine işaret eden Yeldan, şöyle konuştu: “Böyle bir program hazırlanamadığı için ‘ekonomik savaş’ ya da ‘dış mihrak’ söylemleri ile sorumluluktan kaçılmak isteniyor. Türkiye’nin bu krizden çıkması için uluslararası makroekonomik kurallara göre yönetilmesi gerekiyor.”

‘HOŞ BİR SEDA OLARAK KALIR’

Ekonomist Mustafa Sönmez de, Erdoğan’ın çağrısının piyasalarda karşılık bulmadığına işaret ediyor. “Halkın döviz bozdurması işe yarar mı” diye düşünmeden önce, “Bakalım halk dövizini bozdurur mu?” diye sormak gerektiğinin altını çizen Sönmez’e göre, Türkiye’de vatandaşlar yüksek enflasyona karşı gelirini korumak için her dönemde dövize yöneliyor. TL’nin değer kaybettiği böyle bir ortamda insanlara ‘dövizini bozdurun’ demenin işe yaramayacağını savunan Sönmez, “Bu çağrı hoş bir seda olarak kalır. Nitekim, Erdoğan’ın çağrısından sonra döviz kurunda aşağı bir seyir de olmadı” dedi.

‘ÖNCELİK KANAL İSTANBUL DEĞİL, ANKARA’NIN DOĞUSU OLMALI’

Prof. Dr. Erinç Yeldan, Erdoğan’ın “Olmazsa olmaz, mutlaka yapacağız” dediği tartışmalı Kanal İstanbul projesinin de ekonomideki kırılganlığı artıracağı öngörüsünde bulundu. Yeldan, Türkiye’nin öncelikle Ankara’nın doğusunda yapılacak yatırımlara ağırlık vererek istikrarlı bir ekonomik düzen için bölgesel eşitsizlikleri azaltmaya yönelmesi gerektiğinin altını çizdi.

‘KANAL İSTANBUL DÖVİZ HARCATACAK, DÖVİZ GETİRMEYECEK’

Yeldan, “İstanbul, yapılan düzenlemeler ve projelerle giderek ülkenin geri kalanından kopuyor ve kendi başına bir habitat haline geliyor. Kanal İstanbul gibi projeler yüksek döviz harcanan ama döviz getirisi sınırlı olan projeler. Bu da gelecek nesillere aktarılan borç miktarının artması anlamına geliyor” dedi.

‘ÇİN, ABD VE AB’DEN FARKLI DAVRANMAYABİLİR’

Erdoğan’ın konuşmasında ekonomiye dair dikkat çeken bir diğer başlık ise Türkiye’nin yeni dönemde dış borç bulabilmek için Çin’e başvuracağını açıklaması oldu. Erdoğan, ilk kez Çin Yuanı cinsinden tahvil ihracı yapılacağını kaydetti. Ekonomist Mustafa Sönmez’e göre, ABD ve AB piyasalarından bulunamayan kaynağın Çin’den elde edilmesi hiç de kolay değil. Tıpkı ABD ve AB’de olduğu gibi Çin’in de Türkiye’nin risk primine bakarak borç verme kararı alacağına işaret eden Sönmez, şunları söylüyor: “Bugün itibariyle Türkiye’nin CDS yani risk primi 345 seviyesinde. Yıllardır ağır bir krizle boğuşan Yunanistan’ın bile risk primi 317. Dolayısıyla Çin piyasaları da Türkiye’ye para vermeden önce, Türkiye’nin bozulan ekonomisine bakacak ve yüksek miktarlarda risk almak istemeyecektir.”

DW Türkçe
<< Önceki Haber ''Evdeki doları bozdurup piyasaya müdahale etmeye çalışmak... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER