Fikir anarşi ve dağınıklığından şûra kurtarır
Üstad Hazretleri 1922’de, Şeyhülislamlığa bağlı olarak kurulan Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye’nin önemini belirtirken; bu arada meşveret, istişare ve şûra ne kadar önemli olduğunu bilhassa fikirlerin inceleştiği, pek çok yepyeni çözülmesi gereken meselenin ortaya çıktığı bir dönemde çok çok daha önemli olduğunu anlatıp, teker teker fertler DÂHÎ olsalar bile istişare ile hareket edenlerin daha başarılı olacaklarını ortaya koyuyor. Ayrıca bu şûranın kararlarının bütün İslâm Âleminde geçerli olabilmesi için, Müslüman dünyanın her tarafından ilmen, ahlâken ve ihlâsen seçilmiş âlimlerin de bu şûraya katılmasını da teklif ediyor.
Aslına bakılırsa Bediüzzaman Hazretlerinin Dârü’l-Hikmete âzâ olması da 1918 Haziranda Sibirya’daki Rus esaretinden dönüşünde olmuştu. Üstad Hazretleri, o zamanki bir nevi Başbakan ve Genelkurmay Başkanı olan Enver Paşa tarafından İstanbul’da karşılanmıştır. Enver Paşa, diğer paşalarla Üstad’ın elini öper. Üstad’ın harp yadigârı olan İşârâtü’l-İ’caz tefsirinin sevabına nâil olmak için kağıdını verip bastırmak ister. İsteği kabul edilip bu tefsirler bütün müftülüklere dağıtılır. Bu sıralarda yine Bediüzzaman, Enver Paşa ve diğer Osmanlı Paşalarının ısrarı ile Ordu’nun adayı olarak, Dâru’l-Hikmeti’l-İslâmiye’ye üye olarak teklif edilir. Kendisine HARB MADALYASI ve GÂZİLİK BERÂTI verilir. Bir gazi olduğu için günlük yemekleri de Ayasofya Aşhanesi tarafından karşılanır. Bediüzzaman Hazretleri, Padişah Sultan Vahîdüddin, Şeyhülislam Musa Kazım Efendi ve Harbiye Nâzırı Enver Paşa’nın imzaları ile Dâru’l-Hikmete tayin edilir.
Fikir anarşi ve dağınıklığından ŞÛRA’nın kurtaracağını söyleyen Bediüzzaman Hazretlerinden sonra, M. Fethullah Gülen Hocaefendi de ŞÛRA üzerinde çok ciddi durmuştur. Baz
Bu haberler de ilginizi çekebilir

KADİR GÜRCAN

ABDULLAH AYMAZ

ŞERİF ALİ TEKALAN
ESRA BÜYÜKCOMBAK








