Flynn Ne Yapıyor?

"Saray'a yakın Askeri Personelin favorisi olan Michael Flynn, Kongre Baskını'ndan sonra iyice asfalta yapışmış durumda. Bizdeki mevkidaşları gibi şanslı değil. Sistem başarısızlıkları ödüllendirmiyor. Medya açısından da artık bir kıymeti harbiyesi yok. Türkiye'de olsaydı, televizyon televizyon gezip bitpazarı hikayeleri ile gününü gün edebilirdi ama, şansı yokmuş!"

SHABER3.COM

Kadir Gürcan | ABD
Flynn Ne Yapıyor?

Okulun ana girişindeki merdivenleri ya da her gün sabah mesaisinde adımladığımız ofis koridorunun kaç adım olduğunu bir ya da iki kere saymanız gayet normal. Bu çok insani bir eğilim. Lisenin otuzbeş basamaklı merdivenlerini beş adımda çıktığımız günler, seksenli yılların gri havalarında kaldı. Şimdi, ev girişindeki dokuz basamağı trabzanlarına tutunarak bir kerede çıkmayı kar sayıyoruz. Bakın onu da saymışım! Alışkanlık işte!

Türkiye'deki bazı memuriyet kalemleri, devlet kademelerini ebedi kazanılmış hak saydıkları için bir türlü eski alışkanlıklarını bırakmaya yanaşmıyorlar. Bu, yaptığı işi benimseme açısından iyi bir gösterge gibi görünse de ilerleyen yaşlarda saplantı ve psikolojik takıntılara dönüşebiliyor. Her gün okul girişindeki merdivenleri sayma ya da otuz yıl, her öğle arasında kimseye çaktırmadan ofis koridorunu arşınlama gibi! Olur da, kendilerinden habersiz ekleme ve çıkarma yapılırsa haberleri olsun! İşte buna takıntı deniyor ve iyilişme oranı oldukça düşük bir rehabilite dönemine ihtiyaç duyuyor.!

Geçtiğimiz yıl Saray ve Hükümet'in Libya macerası bir yere varmadı. Başkumandan'ın, ekonomi gibi, savaş konusundaki performansı da pek iyi değil! Silahlı kuvvetler, bölgedeki bütün müsabakalara katılıyor. Skor tabelasında şimdiye kadar bir tek galibiyet görmedik! Kaptan bu, ekip aynı ve sonuç sürpriz değil! Libya macerasında da öyle oldu! Türkiye açısından mesele derin dondurucuya bırakılmış durumda. Diktatör Kaddafi'nin geride bıraktığı enkaz ülke üzerinde uzun vadeli hesap yapan Akdeniz'e komşu  diğer ülkeler, Türkiye'nin bu mevsimlik hevesini nasıl faturalandıracakları konusunda halihazırda bir şey demiyorlar ama, hele bir durun, adrese ödeme pusulası geldiğini duyarsınız. Fransa konusunda Saray'ın yelkenleri yavaş yavaş suya indirmesi bu yüzden! Neden mi Fransa? Kaddafi'yi şehir kanalizasyonundan çıkarıp muhaliflere veren o!

Libya'yı Kaddafi belasından kurtaran Fransa'nın, ülkeyi bir diktatörden temizledikten sonra, ithal bir diktatöre teslim edeceğini düşünmüyordunuz değil mi? Mehter Marşı eşliğinde Akdeniz sularında arz-ı endam eden Kaptan-ı Derya Hayreddin Paşa kopyalarının filmin sonunu getiremeyecekleri daha ilk günden belliydi. Geçmiş gün, şimdi adını bile hatırlamıyoruz! Operasyonun teorisyeni olduğu iddia edilen kumandan yolun yarısında havlu atıp, güya Saray'a diklenerek kahraman olacaktı. 

Ne yalan söyleyelim, biz bile bir şey yapacak zannettik. “Barbaros Hayrettin, Türk Gölü-Akdeniz, Mavi Vatan...” gibi afili haberler okuyunca, lise yıllarından kalma heyecanlarımız depreşti. Bu yüzden operasyonun fikir babası denilen şahsı adam zannettik. Safdil ve safderun halimizin gözü kör olsun! Hele bir de, elinde bin yamalı bohça ile kanal kanal gezip, üçüncü sınıf gazetecilere röportaj vermeye başladıktan sonra Hazret'in itibarı dip yaptı. Mavi Vatan, Güney Akdeniz ve Hayrettin Paşa Gölü ütopyalarının bir kaç milenyum daha ötelenmesi gerektiği realitesine kendimizi alıştırmak zor oldu!

Emekli ya da müstafi, tecrübeli bir kumandanın ülkenin yakın geçmiş ve muhtemel geleceğe dair kanaatleri bir şeyler ifade etmeli değil mi? Ama nerede bizde o şans? Koskoca komutan, Askeri okullara giriş imtihanında, daha bıyığı bile terlememiş adaylara sorduğu saçma-sapan sorularla, 15 Temmuz kredisini nakde çevirmeye çalışıyor. Hele o, takibe aldıkları askerlerin damat ve gelin adayları konusundaki iddiaları yok mu, insanın gülmekten karnını şişer. Meğer Kaptan-ı Derya'nın çöpçatanlığı da varmış. Tilki'nin bildiği kırk hikayeden otuz sekizi kümes ve tavuğa dairmiş ama, bu kadarı da çok fazla. Beş yıldır, 15 Temmuz senaryosunu okuduğu halde, Leyla-Mecnun hikayesinde erkek tarafın Mecnun olduğunu fark edememiş. Her girişte merdivenleri saymak, Hazret için takıntıya dönüşmüş, belli. Bu noktadan sonra, Müstafi Deniz Subayı'nın Libya konusunda hiçbir kanaatini merak etmiyorum doğrusu!

Saray Medyası, Başkan'dan arta kalan zamanlarda, cilaları dökülen diğer devletlilere destek olmak için enerji harcıyor. Çok zorlandıkları her hallerinden belli. Geçen hafta Savunma Bakanı'nın tanıttığı yeni bir silahın deneme atışı bunlardan biri idi. Güya Hazret, deneme atışında hedefi on ikiden vurmuş! Akıllarınca, “Savunma Bakanımız hakkındaki dedikodu ve güft u guya kulak asmayın! 15 Temmuz gazimiz, formunu hala koruyor!” demeye getiriyorlar. Bu satırların yazarı gibi, askerlik yapanlar bilir. Her karargahta, acemi erleri gaza getiren düşük ölçekli subay ve astsubaylar, ara sıra hedefe diktikleri sigarayı yüz metreden vurarak ne kadar profesyonel oldukları imajı vermeyi severler. Benim dahil olduğum, döküntüler bölüğünde bile böyleleri vardı. 15 Temmuz Gazisi(!) Savunma Bakanı'nın kendisini aklaması için daha iyi numaralara ihtiyacı var!

James Clapper, Amerikan askerlik tecrübesinin yetiştirdiği onlarca başarılı isimden sadece biri. Clapper, seksen yıllık bereketli hayatında, istihbarat birimleri de dahil bir çok kademede görev yapmış, tepeden tırnağa bir asker. Kore, Vietnam, Irak Operasyonları, Çöl Fırtınası, 11 Eylül Terör Saldırısı ve Trump dönemi krizlerinde aktif görevde bulunmuş zengin ve renkli bir profil. Tecrübelerini Facts and Fears(1) isimli bir kitapta toplamış. En son, DNI (Director of National Intelligence)'den emekli olan Clapper'ın, meslek prensibi olarak kaydettiği “In God We trust, all others under the radar!”, “Tanrı hariç, herkes radara yakalanabilir!” cümlesi ilginç. 2016 Amerikan Seçimleri sonrasında, Eski Başkan Trump'ın  Rusya konusunda 'radar'a yakalandığını haber veren, James Comey (FBI), John Brennan (CIA), Michael Rogers (NSA) ekibi içerisinde Clapper da var! 

Facts and Fears, tecrübeli asker James Clapper'in mesleği ile alakalı ilginç detaylara yer veriyor. Askerlik dışında her türlü işe bulaşan ve Trump'ın adamlarından sayılan Michael Flynn da kitapta yer almış. Clapper, Flynn'ın “GRU (Rusya'nın Askeri Özel İstihbarat Birimi), ilk ben ziyaret ettim!” yalanını “Ben daha önce GRU ziyaret etmiştim!”  şeklinde nazikçe deşifre etmiş.
Michael Flynn

Saray'a yakın Askeri Personelin favorisi olan Michael Flynn, Kongre Baskını'ndan sonra iyice asfalta yapışmış durumda. Bizdeki mevkidaşları gibi şanslı değil. Sistem başarısızlıkları ödüllendirmiyor. Medya açısından da artık bir kıymeti harbiyesi yok. Söylentilere göre, baskından sonra QAnon diye bilinen beyaz-ırkçı mezhebine dahil olmuş ve internetten onların T-shirt'lerini satıyormuş! Bizdeki askeri camianın bel bağladıkları Flynn'a ne kadar üzüldüklerini tahmin edebilirsiniz! Türkiye'de olsaydı, televizyon televizyon gezip bitpazarı hikayeleri ile gününü gün edebilirdi ama, şansı yokmuş!

Askeri Lise mülakatlarında sorduğu sorular ile övünen müstafi Deniz Subayı ve sıradan numara erleri seviyesine tenezzül eden Savunma Bakanı imajları karşısında ümitsizliğe düştüm. Aşağıda linkini paylaştığım Clapper'a ait kitabı okumaya vaktiniz olmayabilir ama, hiç olmazsa, kitabın kapağına konan resim ile üçüncü sınıf gazetecilerle askerlik tecrübelerini(!) konuşan zavallıyı yan yana koyup bir bakın. Savaş hali olmadığı halde, hemen her hafta duymaktan bıktığımız can ve mal kaybının sebebini daha iyi anlayacaksınız!

*Geçtiğimiz hafta, elim bir helikopter kazasında hayatını kaybeden vatan evlatlarının dost ve yakınlarına, Allah'dan sabır ve metanet niyaz ederim!

ÖNE ÇIKAN HABERLER