Gazzeli hamile kadınlar anlatıyor: Burası cehennemden beter
⏱ Okuma Süresi 3 dk•Yayınlanma Perşembe, Mart 7 2024
DSÖ'ye göre Gazze'de 52 bin civarında hamile kadın bulunuyor. Savaşın yerle bir ettiği kentteki kadınlardan, doğum sonrası hastanede kalmak istemeleri halinde yanlarında yatak getirmeleri isteniyor. Kimileri ise hijyenik olmayan hastane zeminlerinde, hatta sokakta doğum yapmak zorunda kalıyor.

İsrail bombardımanı nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan Gazzeli 31 yaşındaki Esma Ahmed, elektriği olmayan bir okulda bir gece yarısı doğum yapmış.
Doktorun tam zamanında geldiğini, cep telefonu ışığıyla çalıştığını ve sağlık personelinin bulabildiği bir aletle çocuğun göbek bağını kestiğini dile getiriyor.
Bebeği dört ay önce, İsrail saldırılarının yeni başladığı bir dönemde dünyaya gelmiş.
Esma Ahmed, içinde bulunduğu çaresiz durumu şu sözlerle anlatıyor:
"Bebeğimi kaybetmekten çok korkuyordum. Saat çok geç olmuştu ve işgal güçleri (İsrail) sokaklarda hareket eden her şeyi, herkesi bombalıyordu."
8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde Dünya Sağlık Örgütü'nden yapılan bir açıklamada, Gazze'de yaklaşık 52 bin hamile kadının bulunduğu bilgisi verildi.
Yardım kuruluşu çalışanları ve sağlık görevlileri, İsrail'in devam eden saldırıları nedeniyle kentin sağlık sisteminin çöktüğü, dolayısıyla hamile kadınların hayatlarının tehlike altında olduğu uyarısında bulunuyor.
Ve hamile kadınların sıkıntıları her ne kadar 'başarılı' geçse bile doğumdan sonra sona ermiyor.
Zira yeni anneler, kuşatma altındaki kentte, yenidoğanlar için ısıtılmış masalar ve kuvözler bir yana, yiyecek ve su gibi temel ihtiyaçlardan bile yoksun bir şekilde bebeklerini hayatta tutmanın zorlu mücadelesiyle karşı karşıya kalıyor.
Hızla kötüleşen koşullar, İsrail hava saldırılarından kaçmak için defalarca yer değiştirdikten sonra kentin güneyindeki Refah'a sığınan 21 yaşındaki Melek Şebat gibi hamile kadınların yüreğine korku salıyor.
Bebeğini dünyaya getireceği tarih hızla yaklaşan anne adayı Şebat, "Doğum yapmaktan çok korkuyorum." diyor.
K
Doktorun tam zamanında geldiğini, cep telefonu ışığıyla çalıştığını ve sağlık personelinin bulabildiği bir aletle çocuğun göbek bağını kestiğini dile getiriyor.
Bebeği dört ay önce, İsrail saldırılarının yeni başladığı bir dönemde dünyaya gelmiş.
Esma Ahmed, içinde bulunduğu çaresiz durumu şu sözlerle anlatıyor:
"Bebeğimi kaybetmekten çok korkuyordum. Saat çok geç olmuştu ve işgal güçleri (İsrail) sokaklarda hareket eden her şeyi, herkesi bombalıyordu."
8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde Dünya Sağlık Örgütü'nden yapılan bir açıklamada, Gazze'de yaklaşık 52 bin hamile kadının bulunduğu bilgisi verildi.
Yardım kuruluşu çalışanları ve sağlık görevlileri, İsrail'in devam eden saldırıları nedeniyle kentin sağlık sisteminin çöktüğü, dolayısıyla hamile kadınların hayatlarının tehlike altında olduğu uyarısında bulunuyor.
Ve hamile kadınların sıkıntıları her ne kadar 'başarılı' geçse bile doğumdan sonra sona ermiyor.
Zira yeni anneler, kuşatma altındaki kentte, yenidoğanlar için ısıtılmış masalar ve kuvözler bir yana, yiyecek ve su gibi temel ihtiyaçlardan bile yoksun bir şekilde bebeklerini hayatta tutmanın zorlu mücadelesiyle karşı karşıya kalıyor.
Hızla kötüleşen koşullar, İsrail hava saldırılarından kaçmak için defalarca yer değiştirdikten sonra kentin güneyindeki Refah'a sığınan 21 yaşındaki Melek Şebat gibi hamile kadınların yüreğine korku salıyor.
Bebeğini dünyaya getireceği tarih hızla yaklaşan anne adayı Şebat, "Doğum yapmaktan çok korkuyorum." diyor.
'Doktor, yatak, ilaç yok'
Gazze merkezli Sağlık Bakanlığı'na göre, 'İsrail'in Hamas'ı yok etmeyi' amaçlayan saldırıları çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 30 bin 717 Filistinlinin ölümüne neden oldu. Keza 152 gündür devam eden saldırılarda şu ana kadar en az 72 bin 156 Filistinli de yaralandı.
K
Bu haberler de ilginizi çekebilir

ŞERİF ALİ TEKALAN

KADİR GÜRCAN

ABDULLAH AYMAZ

KEMAL GÜLEN







