Geçmişe Dair Bir Gözlem: Nesiller Arası Kültür ve Ahlak Erozyonu

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Eylül 18 2025
Samanyoluhaber.com yazarlarından Cuma Karaman'ın yeni köşe yazısı "Geçmişe Dair Bir Gözlem: Nesiller Arası Kültür ve Ahlak Erozyonu" başlığını taşıyor.
Zaman, yalnızca takvim yapraklarının eskimesi, eksiltmesi değildir; insanın değerleriyle, inançlarıyla, alışkanlıklarıyla birlikte akıp gidişidir. Her nesil, ardında hem bir miras hem de bir boşluk bırakır. İşte ben de, 1960 doğumlu biri olarak, altmış beş yılın ardından geriye dönüp baktığımda; en çok bu boşlukların büyüdüğüne, değerlerin elden ele zayıflayarak aktarıldığına şahit oldum.

Bir toplumun hafızası; büyüklerin dizinin dibinde anlatılan hikâyelerde, bayram sabahlarının telaşında, komşu kapısının ardında bırakılan sıcak yemekte, “ayıp” ve “günah” kelimelerinin ağırlığında gizlidir. Fakat bugün bu kelimeler, yeni kuşakların zihninde yer bulmakta zorlanıyor.

70’lerin Çocukları: Ortak Terbiyenin Nesli

Benim çocukluğumun geçtiği 1970’lerde, sokakta büyüyen her çocuk, sadece ailesine değil, bütün mahalleye emanetti. Komşu teyzenin sözü anne kadar değerliydi; mahallenin yaşlısının bakışı, babanın uyarısı kadar caydırıcıydı. Büyükler susturulmaz, dinlenirdi. Ahlak ve kültür, sadece öğütle değil, yaşanan hayatla aktarılırdı.

80’lerin Gençleri: Değişimin İlk Hızlanışı

1980’lere gelindiğinde şehirleşme hızlandı, televizyon evlerin baş köşesine kuruldu. Komşuluk hâlâ güçlüydü ama artık bireyselleşmenin izleri görünür hâle gelmişti. Çocuklar, yalnızca annesinden babasından değil; ekrandaki figürlerden de öğrenmeye başlamıştı. Ata kültürüne bağlılık sürüyordu ama zayıflamıştı. Oran belki yüzde 60’lara gerilemişti.

90’ların Kuşağı: Özenti ve Kopuş

1990’lar, küreselleşmenin ve medya bombardımanının kuşağıdır. Gençler artık dedelerine değil, yabancı dizilerin kahramanlarına özeniyordu. Mahalle kültürü çözülmüş, aile içi iletişim zayıflamıştı. Bir zamanlar evin büyüğü sözü dinlenen rehberdi

Bu haberler de ilginizi çekebilir