Hocaefendi'nin vefatından aylar sonra yeni yakalama kararı
⏱ Okuma Süresi 3 dk•Yayınlanma Çarşamba, Haziran 4 2025
Türkiye’de yargı sisteminin siyasallaştığına dair tartışmaları yeniden alevlendiren ve “bu kadar da olmaz” dedirtecek türden çarpıcı bir gelişme yaşandı. 2024 yılında hayatını kaybeden İslam âlimi Fethullah Gülen hakkında, ölümünden aylar sonra yeni bir yakalama kararı çıkarıldı. Üstelik Gülen hakkında daha önce verilen onlarca yakalama kararı da hâlâ yürürlükte.
Nordic Monitor tarafından ele geçirilen hizmete özel damgalı bir devlet yazışmasına göre, Ankara’daki bir ağır ceza mahkemesi, Gülen’in 20 Ekim 2024’te ABD’nin Pennsylvania eyaletinde vefat etmesinden aylar sonra, 2025 yılı içinde yeni bir yakalama kararı aldı. Söz konusu yazışmada, Türkiye genelindeki farklı mahkemelerce daha önce çıkarılmış olan yakalama kararlarının da geçerliliğini sürdürdüğü belirtiliyor.
1999 yılından itibaren ABD’de sürgün hayatı yaşayan Gülen’in ölümü, ailesi, doktorları ve vefat ettiği hastane yetkilileri tarafından kamuoyuna duyurulmuş, binlerce kişinin katıldığı cenaze töreni 22 Ekim 2024’te New Jersey’de düzenlenmişti. ABD Dışişleri Bakanlığı, St. Luke’s Hastanesi’nden aldığı resmi ölüm belgesini Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na 1 Şubat 2025’te iletmiş ve bu belge doğrultusunda Gülen’in ölümü Türkiye’deki nüfus kayıtlarına da işlenmişti.
Tüm bu resmi belgelere rağmen, Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2025/55 sayılı kararıyla alınan yeni yakalama kararı, Türkiye’de yargının ne denli siyasallaştığını ve siyasi çıkarlar doğrultusunda hukukun nasıl araçsallaştırıldığını gözler önüne serdi.
Korkuteli ilçesinde görev yapan bir jandarma teğmeni olan Vedat Kılınç, 20 Şubat 2025 tarihinde çeşitli resmi kurumlara gönderdiği yazıda, ölmüş bir kişi hakkında hâlen geçerli yakalama kararlarının bulunmasının kamu kaynaklarını israf ettiğini ve güvenlik birimleri üzerinde gereksiz bir yük oluşturduğunu belirtti. Ancak şimdiye kadar bu uyarıya dair herhangi bir işlem yapılmadı.
Uzmanlara göre, bu durum bir bürokratik hata değil; aksine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetiminin yıllardır uyguladığı sistematik baskı politikasının bir parçası. Erdoğan hükümeti, 2013 yılında patlak veren ve Erdoğan iktidarını hedef alan büyük yolsuzluk soruşturmalarının ardından Hizmet Hareketi'ni açıkça hedef almaya başlamıştı.
15 Temmuz 2016’daki kumpas darbe girişiminin ardı
Bu haberler de ilginizi çekebilir
En Çok Okunanlar
1.Bir KHK'lı daha bilmediği işi yaparken iş kazası geçirdi, vefat etti2.İşte detaylar: Güllü'nün kızına ait uyuşturucu test sonucu çıktı3.Yenidoğan çetesine tahliye!4.İsrail Somaliland'ı tanıdı, Türkiye tepki gösterdi5.Ne demek istedi? Bahçeli: ”Erdoğan, günümüzün Süleyman’ıdır”
6.Erdoğan Hatay'da brandalarla kapatılan inşaatlar için: ‘Şu binaların güzelliklerine bak…’7.İşte amca yeğen Cebeciler! Saray danışmanı çıktı8.Japonya'da facia! 50 araç birbirine girdi: Ölü ve yaralılar var9.Bırakacak mı? Sadettin Saran'dan başkanlık açıklaması!10.AKP'li gazeteciler birbirine girdi: “Ahmet Hakan’ın sicili bozuk, itibarı yok”

PROF. DR. OSMAN ŞAHİN

SAFVET SENİH

CUMA KARAMAN

ERTUĞRUL İNCEKUL

HÜSEYİN ODABAŞI
ÇOK OKUNAN HABERLER







