Erdoğan'dan 1,5 yılda çok konuşulacak görülmemiş değişim!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Hizmet hareketini Milli Güvenlik Toplantısı'nda (MGK) iç tehdit unsuru olarak Kırmızı Kitap'a yani Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne aldıracağını söylemesi daha 1.5 yıl önceki açıklamalarını akıllara getirdi.

Erdoğan'dan 1,5 yılda çok konuşulacak görülmemiş değişim!

Halkın yüzde 58 desteği ile yapılan Anayasa Referandumundan hemen sonra Kırmızı Kitap'ta da değişiklik yapılıp irtica iç tehdit olmaktan çıkarılmıştı.

(26 MART 2013) TAYYİP ERDOĞAN: MİLLETİN ÜZERİNDE SUNİ TEHDİT OLUŞTURAN KIRMIZI KİTABI KALDIRDIK

O dönem Başbakanlık koltuğunda oturan Erdoğan, 26 Mart 2013 tarihinde TBMM'deki AKP grup toplantısında Kırmızı Kitabı sert bir dille eleştirmiş ve toplum üzerinde oluşturulmak istenen suni tehditlerin ve toplum mühendisliğini kaynağı olduğunu söylemişti. Zaman Gazetesi'nin haberine göre, Erdoğan, çözüm sürecini anlatırken ortadan kaldırılan statüko, derin devlet ve onun üzerine oturduğu sisteme de vurgu yapmıştı. Geçmişte statükocu sistemin kendisini iki ayrı tehdit algılaması üzerine oturttuğunu; bunların da ‘irtica' ve ‘bölücülük' olarak tarif edildiğininin altını çizdi. Devletin gizli anayasası olarak anılan ve ‘Kırmızı Kitap' olarak adlandırılan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin de bu iki tehdit üzerine şekillendiğini anımsattı. Kendilerinin daha önce ‘irtica'nın, son olarak da ‘çözüm süreci' ile birlikte ‘bölücülüğün' sanal bir tehdit olduğunu, toplumu baskı altında tutmak ve statükoyu sürdürmek için üretildiğini ortaya çıkardıklarını belirtti. O gün, partisinin Meclis grup toplantısında , “Biz AK Parti olarak milletle el ele verdik. Bütün sanal, suni tehditleri ortadan kaldırdık. Onların kırmızı kitaplarını ortadan kaldırdık. Bu ifade ettikleri tehdit unsurlarını ortadan kaldırdık.” demişti.

Erdoğan konuşmasının sonunda, atılan demokratik adımları överek, bugünkü siyasetiyle yüzde yüz ters düşen şu cümleleri kullanmıştı: "İrtica dediler, sanal tehdit ürettiler. Ne oldu? Var mı böyle bir şey? Yok. Bölücülük dediler, sanal tehdit ürettiler. Milletin iradesine ipotek koydular. Ne oldu? Hepsi boş. Devletin bekası dediler, darbe ürettiler. Terör dediler, terörle mücadele yerine zulüm, baskı, ayrımcılık ürettiler. Toplum mühendisliği için hangi tehdit, hangi korku gerekiyorsa onu ürettiler ve toplumu dizayn etmek istediler. Biz AK Parti olarak ne yaptık? Bizim toplum mühendislerimiz yoktu, milletimiz vardı. Milletimizle beraber yolumuza devam ettik, gönül birliği yaptık. Tüm bu sanal, bu suni tehditleri de ortadan kaldırdık. Onların kırmızı kitaplarını vesairelerini ortadan kaldırdık. İfade ettikleri tehdit unsurlarını ortadan kaldırdık.”

SONRA 'KIRMIZI KİTAPA GİRER' DEDİ

17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarından sonra Hizmet Hareketi'ne yönelik nefret dili kullanarak konuşmalarını, icraatlara da döken Erdoğan, en son Estonya ziyareti dönüşünde gazetecilere konuşarak şu ifadeleri kullandı: "MGK bunu gündemine alacak. MGK'nın aldığı karar tavsiye kararıdır. Hükümet de bunu Bakanlar Kurulu'ndan geçirdiği andan itibaren bu Milli Güvenlik Kurulu Siyaset Belgesi'ne (Kırmızı Kitap) girer. Şimdi bu süreç 30 Ekim'de MGK gündemine gelecek ve orada görüşeceğiz."

(22 KASIM 2010) CEMİL ÇİÇEK: KENDİ MİLLETİNİ TEHDİT OLARAK GÖREN DEVLET OLAMAZ

Referandumun hemen ardından Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ndeki değişiklik Bakanlar Kurulu gündemine alınmış ve  22 Kasım 2010 tarihinde toplantı sonrasında açıklama yapan dönemin Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü, TBMM Başkanı Cemil Çiçek de 'Milleti tehdi olarak gören bir şey bu belgede olamaz' ifadelerini kullanmıştı. İrtica ve iç  tehdit kavramlarını kastederek hukuken tanımlanması mümkün olmayan kavramların metin içerisinde yer almasının mümkün olamayacağını söylemişti: "Devletin sahibi millettir, kendi milletini tehdit olarak gören devlet olamaz. O dışarıdan bir algılamadır. Bu metinler herkes tarafından bilinmediği için farklı değerlendirmeler yapılıyor. Neticede bugün hazırlanan belge ülkenin güvenliğini sağlama, milli menfaatine olan hususlarla ilgili genel ilkeleri belirlemekten ibarettir. Milleti tehdit olarak gören bir anlayış bu belgede olamaz. Milletin daha rahat yaşamasını, daha huzur içerisinde daha refah içerisinde güvenli bir ortamda yaşamasını temin etmekle ilgili düzenlemelerdir. Meseleye böyle bakmak lazım. Geriye de fazla takılmanın anlamı yok. Biz geleceğe bakalım."   

(23 NİSAN 2006) BÜLENT ARINÇ: DEMOKRATİK BİR ÜLKEDE "GİZLİ ANAYASA" OLAMAZ

23 Nisan 2006 tarihinde TBMM'nin açılışının 86.yıldönümünde konuşan dönemin TBMM Başkanı Bülent Arınç, kamuoyunda “Gizli Anayasa veya Kırmızı Kitap” olarak bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin antidemokratik bir uygulama olduğunu savunmuştu. Kırmızı Kitap ile milli iradenin temsil edildiği Meclis'in fonksiyonu, gücü ve yetkilerinin kısmen erozyona uğratıldığını belirten Arınç;" Demokratik bir ülkede 'gizli anayasa, kırmızı kitap, derin anayasa" gibi tabirler asla kabul edilemez kavramlardır. Bu kavramlar, gizli antidemokratik bir yönetimin iktidarda olduğunu ima eder" şeklinde konuşmuştu.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Hizmet hareketini, Milli Güvenlik Toplantısı'nda (MGK) tehdit kapsamına alacaklarını ve Kırmızı Kitap olarak tabir edilen gizli anayasaya koyacaklarını ifade etmişti. 28 Şubat dönemindeki 'irtica' tehdidinin yerine, Erdoğan ve yandaş medyası 'paralel' tehdidini koydular. Kırmızı Kitap'ta birçok masum insanı tehdit olarak yer almıştı. Tayyip Erdoğan başta olmak üzere hükümet mensuplarının, bugün sahiplendiği Kırmızı Kitap hakkında dün çok farklı görüşleri sahip olduğu gözler önüne seriliyor.ZAMAN
<< Önceki Haber Erdoğan'dan 1,5 yılda çok konuşulacak görülmemiş... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER