Erdoğan'ın danışmanının çirkin saldırısındaki ŞOK ayrıntı!

Samanyoluhaber.com yazarı ve Ebru Tv Programlar Müdürü Şemsettin Efe, Amerika'da ziyaretine damga vuran saldırı olayını ve maruz kaldıkları durumu köşesinden paylaştı.

Erdoğan'ın danışmanının çirkin saldırısındaki ŞOK ayrıntı!

İşte Şemsettin Efe'nin o yazısı:

17 Aralık’tan bugüne kadar başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere en yakınındakilerden en uzak AKP’liye kadar, hizmet hareketine yönelik sarfettikleri kin ve nefret söyleminin hangi boyuta geldiğine ABD’de görev yapan bir gazeteci olarak bizzat şahit oldum. Belki ben hakaret ve küfre maruz kalanların ilki değilim, sonuncusu da olmayacağım ama gördüklerimi anlatmak boynumun borcu.

Akreditasyon çok çirkin ve hiçbir demokratik ülkenin kabul edemeyeceği bir uygulama olmasına rağmen Türkiye’de maalesef hakkı gücün elinde görenler için çok normal karşılanabilir. Türkiye’de bunu uygulayan zihniyet, aynısını ABD’de de yapacağını vehmetmiş. Havuz medyası ve sindirilmiş medyanın dışında kalan Zaman, Samanyolu ve Kanaltürk grubundan kimsenin Cumhurbaşkanını takip edemeyeceğini söylemekte bir beis görmüyorlar. “Biz Cumuhurbaşkanı’nı değil ABD’li yetkilileri takip ediyoruz, mekanlar halka açık, sokaklar halka açık” dediğinizde iş çirkinleşiyor.

Bugün gazetesi Washington Temsilcisi Adem Yavuz Arsalan’ın yaşadıklarına bizzat şahit oldum. Yanındaydım. Edilen küfürleri burada zikretmeye ne edebim ne de aldığım terbiye müsaade eder. Önce kendisini, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden Erdoğan’la görüşürken, diğer gazeteciler gibi otelde ayrıntıları almaya çalıştığı için küfrederek zorla dışarı çıkarttılar. Ben diğer bazı gezetecilerle birlikte dışarıda beklerken otelin kapısındaki kargaşayı gördüm. ABD’li görevliye “Otel güvenliğinden misiniz?” diye sorunca, polis olduğunu söyledi. “Ne oluyor neden dışarı çıkartıyorsunuz?” deyince, “Sizi içerde istemiyorlar” diye cevap verdi. Aradan çok fazla zaman geçmeden kabadayı mı, mafya mı olduğu belli olmayan kişiler –ki sonradan Cumuhrbaşkanı’nın danışmanı olduklarını öğrendim- yeniden Adem’i, bu kez sokakta, otelin önünde sıkıştırmaya başladı. Ben hemen yanlarına gittim. ‘’Neler oluyor?’’ deyince bana da küfretmeye başladılar. En sonunda “Burası ABD, sokakta durmak da mı suç” diye sorunca aldığım cevap, nefretin geldiği boyutu gözler önüne seriyordu. Cumhurbaşkanı danışmanı olan şahıs “sizin varlığınız suç” dedi. IŞİD teröristlerinin yaptığı gibi öldürün bari” dedik. Bu sefer “Değmezsiniz” dedi.

Daha öte söylenecek bir söz yok. Burası sözün bittiği yer. Kanunun, hukukun, adaletin, emniyetin ayaklar altına alındığı güzel Türkiyem'de yaşayan güzel insanların nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu o an daha net anladım.

Zaman Gazetesi Washington temsilcisi Ali Aslan’ın otelden çıkmamak için ABD polisi ve Cumhurbaşkanlığı korumaları ile yaşadığı ilginç diyalog ise tamamiyle ibretlik. Sonunda bir bardak limonata ısmarlayarak otelin müşterisi oldu da aleni küfür, hakaret ve tartaklanmadan yine ABD polisinin araya girmesiyle kurtuldu.

Bunların basın özgürlüğü ya da demokrasi ile hiç alakası yok. Bunlar direkt olarak en temel hak olan insanın yaşama hakkı ile ilgili. Paranoya ve nefreti kendi içlerinde birbirlerini doldurup büyüterek o kadar tehlikeli bir hale getirmişler ki; fırsatını bulup bir tenhada kıstırsalar canınızın beş kuruş kıymeti yok. Zaten Adem’e de “Gel seninle şu arkada bir hesaplaşalım” derken herhalde niyetleri belliydi.

Yeri geldiğinde dünyanın en güçlü ülkelerinden biriyiz diye ortalığı ayağa kaldıranlar, sanki komedi programından fırlamışcasına Türkiye basının en özgür olduğu ülkedir diyenler, kendi havuzlarında yüzenlerin dışında kimsenin yaptıklarından haberdar olmasını istemiyor. “Burası ABD, başka bir ülke”, dediğinizde “Bizim için farketmez” diyorlar. Akılları herhalde seyrettikleri western filmlerinde kalmış. ABD’yi hala vahşi batı sanıyorlar.

<< Önceki Haber Erdoğan'ın danışmanının çirkin saldırısındaki... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER