Karaca'nın tutukluluğunu eleştiren karara AKPM'den kabul

Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin yasama organı olan AKPM, dün kabul ettiği raporda, 14 Aralık’ta Zaman ve Samanyolu Televizyonu’nu hedef alan operasyonları ve Samanyolu Yayın Grubu Müdürü Karaca’nın tutuklu bulunmasını eleştirdi.

Karaca'nın tutukluluğunu eleştiren karara AKPM'den kabul

14 Aralık’ı eleştiren önerge, bütün siyasi grupların ortak kararıyla kabul edildi.

Avrupa Parlamentosu’nun ardından Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) de Türkiye’deki basın özgürlüğü ihlallerine son verilmesi yönünde çağrı yaptı.

Dün Strasbourg’da gerçekleşen AKPM Genel Kurulu’nda Hırvat parlamenter Gvozden Srecko Flego’nun hazırladığı “Avrupa’da medya özgürlüğünün korunması” başlıklı rapor 77 evet, 19 ret oyuyla kabul edildi. Raporda, Rusya ve Ukrayna’yla birlikte Türkiye’deki basın özgürlüğü ihlallerine geniş yer ayrıldı. AKPM, 14 Aralık’ta Zaman ve Samanyolu TV’yi hedef alan polis baskınlarını ve Samanyolu TV  Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın tutuklu bulunmasını eleştirdi. Ezici çoğunlukla kabul edilen raporda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın medya patronlarını arayıp baskı yapması tenkit edildi. AKPM, raporun karar metninde Türkiye’ye medya ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan Türk Ceza Kanunu’nun acilen gözden geçirilmesi çağrısı yaptı. Venedik Komisyonu’nu TCK’nın Avrupa İnsan Hakları standartlarına uyumlu olup olmadığını tespit etmesi için görevlendirdi. Raporu kaleme alan Hırvat Parlamenter Flego, Zaman’a yaptığı açıklamada, 14 Aralık operasyonları için, “Bence medyaya yönelik baskılar geçmişe nazaran daha şiddetli. Öyle görünüyor ki Türkiye, eskiden olduğu kadar özgür değil.” dedi.

AKP’NİN İTİRAZINA RET

AKPM Genel Kurulu’nda rapor tartışılırken Rusya ve Türkiye’ye yönelik çok sayıda eleştiri gelmesi dikkat çekti. Belçikalı parlamenter Alain Destexhe “AB’ye üye olmak istediğini söyleyen Türkiye’nin basına yönelik baskıları kabul edilemez.” ifadelerini kullandı. Finlandiyalı parlamenter Siirka-Lissa Anttila, “Avrupa Konseyi üyesi ülkeler arasında basın özgürlüğünü tehdit edenler var. Gazetelere polis baskını yapan, gazetecileri hapse atan üye ülke hükümetlerine soruyorum: Avrupa Konseyi’nde ne işiniz var?” dedi.

Raporda Ekrem Dumanlı, Cüneyt Özdemir ve Murat Yetkin gibi 94 gazeteciye Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) tarafından sürekli basın kartı verilmemesi eleştirildi. 

14 Aralık polis operasyonlarıyla ilgili değişiklik önergesinin kabul edilmesinin ardından raporda, “Hapisteki gazeteci sayısının azalmasından memnuniyet duymakla birlikte, 14 Aralık’ta bazı medya kurumlarına yapılan polis operasyonlarının ardından bir gazetecinin tutuklanması, BYEGM’nin 94 gazeteciye sürekli basın kartı vermeyi reddetmesi ve hâlâ çok sayıda mahkûm gazeteci bulunması nedeniyle teessüflerini bildirir. TCK’nın 216, 314 ve 301. maddelerinin gözden geçirilmesini tavsiye eder.” ifadesi yer aldı.

ERDOĞAN MEDYA PATRONLARINI ARIYOR

Oturumda AK Parti Milletvekili Reha Denemeç, Zaman ve Samanyolu TV’ye polis operasyonu yapılmadığını ve Hidayet Karaca’nın gazetecilik değil, terör örgütü üyeliği suçlamasıyla tutuklandığını iddia ederek, maddenin çıkarılmasını talep etti. Ancak AKPM Genel Kurulu 14 Aralık operasyonlarını eleştiren önergeyi bütün siyasi grupların ortak kararıyla oylamaya dahi sunmadan kabul etti.

AKPM raporunda Türkiye’de hükümetin medyaya yönelik baskısı nedeniyle çok sayıda gazetecinin işini kaybettiği veya işini kaybetme korkusuyla otosansür uyguladığı ifade edilirken, “Medya kurumlarına üst düzey devlet yetkililerinin direkt baskı yaptığı görülmektedir.

Başbakan Erdoğan, medya patronlarını ve genel yayın yönetmenlerini bizzat arayarak müdahale ettiğini kabul etmiştir. Gezi olayları esnasında Erdoğan, Ciner Grubu’na bağlı Habertürk TV’yi aramış ve beğenmediği bir haberin değiştirilmesini istemiştir.” denildi. Gezi olaylarında 105 gazetecinin polis şiddetine maruz kaldığı, 28 gazetecinin gözaltına alındığı belirtildi. Şiddet uygulayan polislerin yargıdan kaçırıldığı belirtildi. Türk hükümetinin, 17-25 Aralık yolsuzluk skandallarının ardından yoğunlaşan internet siteleri ve sosyal medyaya yönelik sansür girişimlerine son vermesi çağrısı yapıldı. Amberin Zaman ve Kazım Hasnain gibi yabancı gazetecinin iktidar tarafından hedef gösterildiği hatırlatıldı. Ayrıca Hrant Dink cinayeti, son 10 yılda aydınlatılmayan ve faillerinin hukuk önüne çıkarılmadığı 5 suikast arasında gösterildi. AKPM, Türkiye’nin de arasında olduğu 49 üyeli Strasbourg merkezli Avrupa Konseyi’nin yasama organı olma özelliğini taşıyor.

HRW: Erdoğan ve AKP son 10 yılın kazanımlarını yok ediyor

Türkiye demokrasisine kırık not veren muteber sivil toplum kuruluşu Freedom House’un ardından dünyanın yakından takip ettiği İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) de yıllık raporunu açıkladı. HRW de Freedom House’un önceki gün duyurduğu dünya raporundaki gibi Türkiye’nin insan hakları, demokrasi ve özgürlükler konusunda irtifa kaybettiğine işaret etti. New York merkezli örgüt, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetinin son on yılın kazanımlarının altını oyduklarını, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü zedelediklerini belirtti.

TÜRKİYE’NİN İTİBARI ZEDELENDİ

90’dan fazla ülkedeki insan hakları uygulamalarının incelendiği 656 sayfalık ‘2015 Dünya Raporu’nda Türkiye’ye 8 sayfa ayrıldı. Gezi Parkı olaylarının ardından, hükümetin medya ve interneti kontrol altına alma ve muhaliflere baskı politikası izlediğine dikkat çekilen raporda, yolsuzluk soruşturmalarından sonra ise yargıya müdahalesini yoğunlaştırdığı kaydedildi.

MUHALİF BASINA KASITLI CEZA

Raporda, “Hükümet geçtiğimiz yıl boyunca yargıyı yürütmenin kontrolüne almak, sosyal medyayı susturmak, medya ve internet sansürünü artırmak ve gazetecileri yargılamak için eşi görülmemiş adımlar attı.” denildi. İfade özgürlüğünün sınırlandırılması arzusu, toplantı özgürlüğüne karşı sınırlayıcı yaklaşım, polis şiddetine müsamaha gösterirken protestocuların soruşturulması isteğinin, Türkiye’nin demokratik karnesi ve uluslararası itibarını zedelediği vurgulandı.

Medyaya yönelik baskıya örnek olarak; RTÜK’ün hükümet karşıtı yayın organlarına kasten disiplin cezaları kesmesi, gazetecilere yönelik cezai soruşturmalar açılması, önde gelen bazı gazetecilerin işten atılması, belli bazı sosyal medya hesaplarına erişimin engellenmesi gösterildi. Bu yöntemlerle, medyanın hükümet icraatlarını tetkik etmesi kabiliyet ve ihtimalinin ortadan kaldırılmak istendiği vurgulandı.

YARGI POLİTİZE OLDU

HRW, hükümetin hakim ve savcılar ile polisleri başka yerlere atayarak Türkiye’nin zaten politize olmuş adalet sistemi üzerinde daha fazla kontrol kurmaya çalıştığına dikkat çekti. Hükümetin, yolsuzluk iddialarını destekleyen ses kayıtlarının internete sızmasına karşılık olarak da internet özgürlüğüne müdahale ettiğini belirtti. Twitter ve YouTube’a erişimi birkaç hafta boyunca engellediğini hatırlattı.

KARACA ŞAİBELİ SUÇLAMALARLA TUTUKLANDI

Raporla ilgili HRW’nin Türkiye ofisinden yapılan yazılı açıklamada da eleştirel açıklamalar yüzünden kamu görevlilerine hakaret ettikleri gerekçesiyle kovuşturmaya uğrayan kişilerin sayısında artış olduğuna dikkat çekildi. “Yıl sonunda Samanyolu TV  Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca hakkında şaibeli terör suçlamalarıyla yürütülen adli soruşturma kapsamında tutuklandı.” denildi. Örgütün kıdemli Türkiye araştırmacısı Emma Sinclair-Webb, “Sandıktan zaferle çıkmak, Türkiye hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son on yılda gerçekleşen reformlardan geriye adım atması ve Türkiye’nin bir demokratik ülke olmasını sağlayan kurumları erozyona uğratması için mazeret olamaz.” dedi. Zaman
<< Önceki Haber Karaca'nın tutukluluğunu eleştiren karara AKPM'den kabul Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER