Skandal delil üretme iddialarına hukukçulardan sert tepki

Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda bilgisayarlara 2 bin kişinin dinlendiğine ilişkin bilgilerin girildiği ve bunların ‘paralel yapı’ operasyonuna delil olarak kullanılacağı iddialarına hukukçulardan büyük tepki geldi.

Skandal delil üretme iddialarına hukukçulardan sert tepki

  • "Suç uydurma, sahte delil üretme gibi ceza hukukunu ilgilendiren eylemlerin süratle araştırılması gerekir
  • "İddialar gerçekse TİB gibi kanunları işletecek kurullara güven kalmaz"
  •  "Oldukça vahim bir iddia. Kanunlarda dinlemelerin hangi hallerde yapılacağı belli"
  • "Suçu ne olursa olsun, kim olursa olsun demokraside hukukta yeri olmayan delil uydurmalar"

Hukukçular, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndaki (TİB) vahim olarak nitelendirdikleri iddiaların cumhuriyet savcıları tarafından soruşturulmasını istedi.

Zaman'ın haberine göre, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda (TİB) yürütüldüğü öne sürülen sahte delil üretme çalışmalarına hukukçular tepki gösterdi. Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, dinleme mizanseninin yasa dışı olduğunu söyledi. Hukukçu Orhan Kemal Cengiz, suç uydurma, sahte delil üretme gibi ceza hukukunu ilgilendiren eylemlerin işlendiğine dair iddiaların süratle araştırılması ve cumhuriyet savcılığının harekete geçmesi gerektiğini belirtti. Eski Cumhuriyet Başsavcısı Sacit Kayasu da, “İddialar gerçekse TİB gibi kanunları işletecek kurullara güven kalmaz.” ifadesini kullandı. 2 bin kritik ismin TİB’in dinleme listesine eklenerek ‘dinlendi sonra da kayıtları silindi’ gibi gösterileceği, olayın  ‘paralel yapı dinledi’ şeklinde medyaya servis edileceği önceki gün basında yer almıştı.

Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda (TİB) çalıştığını iddia eden bir kişinin gazetecilere ve haber sitelerine gönderdiği ihbar mektubu gündeme oturdu. Mektupta, TİB’in sistemine pek çok ünlü ismin de aralarında bulunduğu 2 bine yakın kişinin eski tarihli cep telefonu ‘imei’ numarası girildiği, bu kayıtların da sonradan geri getirilebilecek şekilde silindiği ileri sürülüyordu. Olayın sözde ‘paralel yapıya’ mal edilerek ‘telekulak skandalı’ olarak basına servis edileceği iddia ediliyordu. İhbar mektubunda yer alan iddialarla ilgili hukukçulardan gelen tepkiler şöyle:

Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Gündel: TİB ile ilgili iddialar doğruysa, kamuoyunda bilinen birtakım insanlar dinlenmiş gibi gösterilip paralel yapı diye adlandırdıkları bir kesimin üzerine atılıyorsa bu çok açık bir suçtur. Bu iddiaları cumhuriyet savcılarının soruşturması gerekiyor. Oldukça vahim bir iddia. Kanunlarda dinlemelerin hangi hallerde yapılacağı belli. Yasa dışı dinleme yapıp bir kesimin üzerine atmaya çalışan kamu görevlilerine kamu soruşturması açılması lazım.

Eski Cumhuriyet Başsavcısı Sacit Kayasu: Mahkeme kararı olmadan dinleme yapmak açıkça suçtur. Türkiye hukuksuzluk bağlamında kötü bir dönemden geçiyor. İddialar doğruysa TİB gibi kanunları işletecek kurullara güven kalmaz. Dinlemelerin hukuktan ayrılmadan yapılması gerekir. Aksi bir durum olduğunda yasaları işletecek kurumlar suç işlemiş olur.

Fatih Üniversitesi Ceza Hukuku Öğretim Üyesi Mustafa Zeki Yıldırım: Şayet burada dinlenmemiş kişilerin dinlenmiş gibi gösterilip sonra da silinerek bunların daha önce çalışan kamu görevlileri tarafından yapıldığı ve bunlara örgütlü suç iddiası atılacaksa, bu açık bir şekilde iftira suçu olur. İftiranın ilgili fıkralarında eğer bundan dolayı yargılanmaları söz konusu olursa bu ağırlaştırıcı bir nedendir. Ceza miktarları ile orantılı bir şekilde bu suçu işleyenler de aynı cezaya muhatap olur. Tabii iftira suçunun dışında suç uydurma, kamu görevlilerine ait araç ve gerekçelerin suçta kullanılması, görevi kötüye kullanılması gibi suçlar da söz konusu. Seçimlerden önce hükümet kendi aleyhine bir kumpas kurulduğunu, kendisine karşı örgütlü bir faaliyette bulunulduğu iddia etti. Kamuoyunda da bir beklenti oluştu. ‘Bu kadar konuştunuz, nerede delilleriniz?’ sorusu sorulmaya başlandı. Şimdi anlaşılıyor ki delilsiz ve bulgusuz bazı iddialarda bulunulmuş. Delilsiz bir şekilde bir gruba bu kadar ağır ithamlarda bulunmak zulümdür. Gerçekten suç işleyenler varsa yargı bunu bulup çıkarmalıdır.

Hukukçu-köşe yazarı Orhan Kemal Cengiz: Burada suç uydurma, sahte delil üretme gibi ceza hukukunu pek çok açıdan ilgilendiren eylemlerin işlendiğine dair iddialar var. Bir kere bunların süratle araştırılması gerekiyor. Eğer bu iddialar gerçekse hemen cumhuriyet savcılığının harekete geçip dava açması icap eder. Eğer doğruluk payı var ise bu yasa dışı işlemleri yapanlar hakkında ceza davası açılmalı. Bu arada MİT Yasası’nda demokratik bir ülkede kabul edilmesi mümkün olmayan şöyle bir düzenleme var; suçüstü bile yakalansa savcı soruşturma başlatmak için MİT’e sormak zorunda. MİT, görevi kapsamında dediği anda hiçbir şekilde soruşturma yürütülemiyor. Suç kısıtlaması bile yok. Hırsızlık yapmaktan tutun, örgüt için molotof bombası atmaya ve adam öldürmeye kadar her konuyu kapsayacak bir muğlaklık söz konusu. Oysa yargının önü açılmalı. Yolsuzluk iddiasını da icabında bu paralel devlet iddialarını da soruşturacak. Siz yargının bu kadar elini kolunu bağlayıp kanadını kırarsanız hiçbir şeyin açığa kavuşması ve netleşmesi mümkün olmaz. Her şey dedikodu düzeyinde kalır.

Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk: Dinlemeler ancak hakim kararı ile olabilir. TİB’de yapıldığı iddia edilen dinlemeler yasanın uygulamasına aykırı. Anayasada özel hayatın gizliliği ile ilgili kanunda dinlemelerin süreç ve koşulları açıkça ifade edilir. Hâkim kararı dışındaki iletişim tespiti suç teşkil eder. Eğer bu iddialar doğruysa yapılan dinlemeler yasa dışıdır.

Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal: Demokrasilerde birilerini kodese tıkmak için uydurma delil oluşturamazsınız, oluşturursanız bu demokrasi olmaz. Diktatörlük deyince kızıyorlar, bunun adını ne koyacağız o zaman, söyleyin. Doğru ise bunu yapanlardan yargımız hesap sormalıdır. Unutmayan, iktidarlar, liderler, siyasetçiler gelir geçer. Ama milletimiz, devletimiz, kurumlarımız kalıcıdır, bunlar objektif olmalı, saygınlığına güvenilirliğine zarar gelmemeli. Ama son zamanlarda devletin omurgası ile oynanıyor. Suçu ne olursa olsun, kim olursa olsun demokraside hukukta yeri olmayan delil uydurmalar, ancak baskıcı rejimlerde olur. Umarım doğru değildir.


TİB: Soruşturma yapıyoruz ama iddialar doğru değil

Vahim iddialarla ilgili Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'ndan (TİB) yazılı açıklama geldi. Kurum, basın yayın organlarında gündeme gelen bilgilerin gerçeğe aykırı olduğunu iddia ederken, TİB bünyesinde de bazı konular hakkında birtakım soruşturmaların yürütüldüğünü kabul etti. Söz konusu soruşturmalar hakkında ise herhangi bir açıklamada bulunulmadı. TİB, söz konusu haberleri soruşturmayı engelleme çabaları olarak değerlendirdi. TİB'in açıklamasında şu ifadeler dikkat çekti: “Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın çalışmaları konusunda kamuoyunda yanlış yönlendirme yapmayı ve yürütülen bir soruşturmayı etkilemeyi, soruşturmanın ciddiyetini zedelemeyi, kamuoyunu yanlış yönlendirmeyi ve gerçek dışı bir algı oluşturmayı amaçlamaktadır. Gerçekleri çarpıtma ve yürütülmekte olan soruşturmayı engelleme çabalarının, gerçeklerin ortaya çıkması ve sorumlularının adalet önünde hesap vermesini engellemeye yetmeyeceği bilinmelidir. 

<< Önceki Haber Skandal delil üretme iddialarına hukukçulardan sert tepki Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER