Türkiye bu senaryoyu daha önce de gördü!

Postmodern darbe döneminde Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında "İdam talebi", "Ölüm komandoları" gibi manşetler atan kartel medyası, dün de havuz medyası olarak linç kampanyası başlattı.

Türkiye bu senaryoyu daha önce de gördü!

Havuz medyası "1 Numara", "Terör örgütü lideri", "Kırmızı bülten" başlıkları manşetlerle çıktı.

28 Şubat darbesinde dönemin gazetelerinin Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında attığı iftira manşetlerinin aynısı yandaş medya tarafından atıldı. 23 Haziran 1999 tarihli Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından sonra Gülen hakkında linç kapmanyası başlatılmıştı. Dönemin medyası "Maske düştü" , "İdam talebi" , "Asıl hedef Ordu", "Fethullah Hoca'ya İdam Talebi", "Fettullah'ın Ölüm Komandoları" şeklinde manşetlere imza atmıştı.

YATACAĞI YERİ BİLE SÖYLEDİLER

Manşetlerle yargısız infaz ettikleri Gülen’in cezasını çekeceği yeri bile "İmralı" olarak belirlemişlerdi. Aynı senaryo bugün 17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrasında yaşanıyor. 30 Ekim 2014 tarihin en uzun MGK toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan Hizmet Hareketi'nin kırmızı kitaba girmesini istemişti. Daha sonra fitili yakılan operasyonlarla başta Fethullah Gülen olmak üzere Hizmet Hareketi'ni örgüt gibi göstererek linç kampanyası devam etti. 14 Aralık sabahı özgür medyaya darbe operasyonuyla gazete ve televizyon yöneticileri yayınlanan haber ve makaleler yüzünden silahlı örgüt kurma suçundan gözaltına alındı. Son olarak Gülen hakkında yine yakalama kararı çıkarıldı. Yandaş medya, "1 Numaraya Kırmızı Bülten", "Örgüt tescillendi", "Örgüt lideri Gülen" şeklinde manşetlere imza attı.

KONUŞMALAR MONTAJLANMIŞTI

1999 yılında, gazete ve haber kanallarında Gülen’in, devleti ele geçirmek istediği ileri sürülmüştü. Farklı zamanlarda yapılan konuşmalar montajlanıp bir araya getirilmişti. Önce bir televizyon kanalına oradan da gazetelere servis edilen yalan haberlerle Gülen adeta linç edildi. 28 Şubat medyasının o günlerde yaptığını bugün havuz medyası üstlendi.

17 Aralık sonrası Hizmet Hareketi bir örgüt, Fethullah Gülen Hocaefendi ise örgütün lideri gibi gösterilmeye çalışıldı. Gazeteler günlerce kara propaganda yaptı. 14 Aralık'ta gözaltına alınan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'ya, Hocaefendi ile arasında geçtiği iddia edilen internete düşen bir ses kaydı soruldu. Karaca savcılıktaki savunmasında söz konusu kayıt içeriğinin gerçek olmadığını belirterek, Gülen ile hiçbir zaman telefon görüşmesi yapmadığını açıkladı. Nitekim psikolojik harekât yargı yoluyla da devam etti. Hocaefendi için önceki gün yakalama kararı çıkarıldı.

SABAH GAZETESİ BAŞ AKTÖR OLDU

28 Şubat'ta Refahyol hükümeti yıkılınca, "irticanın kökünü kazımak" için tarikat avcılığına son hızla devam edildi. Hedefte ise Fethullah Gülen ve Hizmet Hareketi vardı. Dönemin medyası Hizmet Hareketi aleyhine müthiş bir kampanya başlattı. Montajlı, başı sonu kesilmiş, bağlamından koparılmış ve montajlanmış kasetlerle tam bir linç operasyonu yapıldı. Sabah, 19 Haziran 1999'dan itibaren, Fethullah Gülen'i hedef alan "Maske düştü", "İdam talebi", "Asıl hedef Ordu", "Fethullah'ın ölüm komandoları" gibi manşetlerle, "Gülen Cemaati'ni Bitirme Operasyonu"nda baş aktör oldu. 28 Şubat'ın kara propagandasını yapan havuz medyası bugün de aynı manşetlere imza attı.

HABER VE MAKALE SUÇ DELİLİ OLARAK GÖSTERİLDİ

28 Şubat sürecinde de Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısı Nuh Mete Yüksel, 20 Haziran 1999’da "cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak" fiilini düzenleyen TCK'nın 313. maddesi gereğince soruşturma başlatmış, Gülen’in kitapları ve kasetlerini araştırmıştı. Ancak elinde yalan haberlerden ve masabaşı istihbarat raporlarından başka delil yoktu. Gelinen süreçte yapılan suçlamalara delil bulunamayınca Gülen'in sohbetleri suçmuş gibi gösterildi.

SUÇ YOK “ÖRGÜT” DEDİLER

14 Aralık sabahı 31 kişi, gazete ve televizyonda yayınlanan haberler nedeniyle örgüt suçundan gözaltına alındı. Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca dizi senaryolarındaki diyaloglara dayanılarak ‘örgüt yöneticiliği’, 3 polis müdürü de ‘örgüt üyeliği’ suçlamasıyla tutuklandı. Mahkeme, emniyet mensuplarına görevlerinden dolayı verilen silahı, ‘örgüt silahı’ olarak değerlendirdi. Kararda, bu kişilerin herhangi bir şiddet eylemine karışmadığı kabul edildiği halde silahlı örgüt suçlaması yöneltildi. Örgütün delilleri olarak ‘dizi senaryosu, 2 köşe yazısı ve 1 haber’ gösterildi.

YAZILAN SENARYO TUTMADI

28 Şubat'tan sonra yürütülen kara propaganda ve iftira senaryoları tutmadı. 21 Şubat 2000’de 8 yıl süren hukukî süreç beraatla sonuçlandı. Çete, örgüt kurma, yönetme iddiaları ile devleti ele geçireceği dahil bütün iftira ve yalanlar tarihin tozlu raflarında yerini almıştı.

BUGÜN GAZETESİ
<< Önceki Haber Türkiye bu senaryoyu daha önce de gördü! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER