Halime Gülsu davasında skandal karar: Kovuşturmaya gerek yok

Mersin Tarsus Cezaevinde tutuklu bulunan ve bir çok hastalığı olan Halime Gülsu hakkında skandal karar verildi.

SHABER3.COM

Mersin Tarsus Cezaevinde tutuklu bulunan ve bir çok hastalığı olan Halime Gülsu,  ilaçlarına zamanında ulaşamadı ve raporları kaybedildi. Yoğun bakımda tedavi görmesi gereken Gülsu’nun, 21 kişilik koğuşta  hayatını kaybetmişti. 
Cezaevindeki şüpheli vefatıyla ilgili soruşturma yürüten  Cumhuriyet Savcısı Zeki Topaloğlu bir yıl sonra kararını açıkladı ve sorumluların hepsi hakkında takipsizlik verdi. Kararı Halime Gülsu’nun abisi İrfan Gülsu Twitter hesabından duyurdu.



Hak inisiyatifi  “HALİME GÜLSU’NUN YAŞAM HAKKINI İHLAL EDENLER YARGILANSIN”  başlıklı rapor hazırlamıştı 

Halime GÜLSU Gaziantep Üniversitesi İngilizce bölümünden mezun olduktan sonra bir süreliğine -daha sonra KHK ile kapatılan- özel eğitim kurumlarında öğretmenlik yapmıştır. Görev yaptığı kurumun kapatılmasından sonra ,ailenin ifadesi ile annesinin de bakıma muhtaç olmasından dolayı çalışmaya devam etmemiş, evde olduğu sürede ise kendilerinin hazırlayıp satışını gerçekleştirdikleri yiyecek ürünlerinin geliri ile KHK mağduru ailelere yardımlar yapmıştır.

Söz konusu bu faaliyeti gerekçe gösterilerek 20.02.2018 tarihinde Mersin Emniyet Müdürlüğü görevlileri ile evinde gözaltına alınıp TEM şubesinde alıkonulmuş, 15 gün süren gözaltı süresi sonucunda ise Mersin 4.Sulh Ceza Hakimliği kararı ile tutuklanarak Tarsus Kapalı Kadın Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmiştir.

Halime GÜLSU 34 yaşında vefat etmeden 15 yıl önce SLE ( Sismik Lupus Eritematozus ) hastalığı teşhisi konulan birisiydi. Söz konusu hastalık; kişinin yaşam koşullarını ağırlaştıran, ölümcül olabilen, steril ve sağlıklı yaşamsal ortamı zorunlu kılan, tedavi süreci ise ciddi bir prosedür gerektiren bir hastalıktır. Şahsın cezaevine girmeden yaklaşık 2 ay öncesi de dahil olmak üzere hastalığının pasif duruma geçirildiği, uzun yıllardır günlük ve haftalık periyotlar ile düzenli kullanılması gereken ilaçların olduğu ailesi ve doktoru tarafından teyit edilmiştir.

Gözaltı sürecinden başlayarak hastalığı göreceli bir şekilde kötüleşmeye başlamıştır. Şahsın CİMER’e kendi yazdığı şikayet mektubunda da belirttiği üzere gözaltında kaldığı iki haftalık süreçte sadece günlük kullanması gereken ilaçlarını yanına alabilmiş, haftalık olan ilacı alamadığını, ailesinden talep edilmesini istemiş, bir haftanın sonunda polislerin aileye bilgi verdikleri söylenmiş ancak aileye bilgi verilmediği ortaya çıkmıştır. Bu süreçte de sadece günlük olan ilacı kullanmış, asıl önemli olan haftalık kullanılan ilacın iki dozu eksik kalmıştır. Bunların üstüne uzun gözaltı süreci ve uygun olmayan fiziksel koşullar da eklenince durumu buradayken kötüleşmeye başlamıştır.

Yargılama esnasında da belirtmesine rağmen hastalığı ile ilgili bir işlem yapılmayıp tutuklu yargılanması kararı verilmiş ve cezaevi sürecinde de çok sayıda ‘’ acil ‘’ kodu ile yazdığı revire çıkarılması talebine de ancak gözaltı sürecinden itibaren, 1 ay sonra karşılık verilmiştir. Cezaevindeki sorumlu doktor tarafından hastalığını belirtmesine rağmen Romotoloji bölümüne sevk edilmesi gerekirken Mersin Şehir Hastanesi Dahiliye bölümüne sevk edilmiş ve iddia edildiği üzere tetkikler eksik yapılarak cezaevi görevlilerine önemli bir rahatsızlığı olmadığı bilgisi verilmiştir. İlaçlarına ise ancak abisiyle yaptığı görüşmede kendi talebi neticesinde bir hafta sonra ulaşabilmiş ve yaklaşık olarak iki ay süresince düzenli kullanması gereken ilaçlarını kullanamamıştır. Bu süreçte ise öncesinde cezaevi yönetimine teslim edilen raporun kaybedildiği bilgisi de ailesi tarafından iddia edilmektedir.

Yaşanan bu ihmaller zinciri sonrası ve ağır cezaevi koşulları nedeniyle Halime GÜLSU’nun durumu ağırlaştığından dolayı 23.04.2018 tarihinde talebi üzerine tekrar Dahiliye servisine götürülmüş ve oradan da Romotoloji servisine sevki yapılmış ancak son güne kadar götürülmemiştir. 25.04.2018 tarihinde durumunun ağırlaşması üzerine Mersin Şehir Hastanesi Romotoloji servisine götürülmüş ve aynı gece kalp ve böbrek yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetmiştir.

Hak İnisiyatifi olarak 34 yaşında gencecik bir öğretmenin yaşam hakkını ihlal eden bu ihmaller zincirinin etkin bir şekilde soruşturulup sorumluların ortaya çıkarılmasını, kasıt ihtimalinin araştırılmasını, sorumlular hakkında gerekli işlemin yapılmasını talep ediyoruz. Sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacağımızı ve konunun takipçisi olmaya devam edeceğimizi de kamuoyunun bilmesini istiyoruz.

 
<< Önceki Haber Halime Gülsu davasında skandal karar: Kovuşturmaya gerek yok Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER