'Ham çökelekten yargılansam daha mantıklıydı'

Gazetecilerin tutuklu yargılandığı 'tweet ve haber' davası bugün ilk duruşmasıyla başladı

MC TV Ana Haber ( 27.03.2017)

Hizmet hareketine yakın basın-yayın kuruluşlarında çalıştıkları iddiasıyla tutuklanan gazeteciler, haberleri ve Twitter paylaşımları gerekçe gösterilerek örgüt üyeliği suçlamasıyla tutuklandıkları andan 8 ay sonra yargıç karşısına çıktı. İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen duruşmaya aralarında müzisyen Atilla Taş, gazeteci Murat Aksoy'un bulunduğu 26 tutuklu 1 tutuksuz sanık katıldı. Duruşmayı CHP Milletvekilleri Şafak Pavey, Selina Doğan, Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ve yurtdışından gelen çok sayıda gazeteci de takip etti. Duruşma başlangıcında jandarmalar ailelerin yakınlarını görmesini engellemek için ayağa kalktı. Kimlik tespiti sırasında mesleği sorulan Atilla Taş, “Eskiden şarkıcıydım, şimdi gazetecilikten tutukluyum” diye yanıt verdi.

TALEPLERİ REDDEDİLDİ 

Savunmalara geçmeden önce Atilla Taş ve Murat Aksoy'un avukatı Ali Deniz Ceylan söz alarak, mahkeme başkanı olan İbrahim Lorasdağı'nın soruşturma aşamasında İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği'nde görevli olduğunu ve Atilla Taş, Murat Aksoy, Mutlu Çölgeçen ve Gökçe Fırat'ı tutukladığını anımsattı. Bu nedenle dosyadan el çekmesini, reddederse reddi hakim talebinde bulunacağını kaydetti. Heyet, dosyadan el çekme ve reddi hakim talebini reddederek savunmalara geçti.

"SİZİN GİBİ BİR HAKİM TARAFINDAN TUTUKLANDIM"

Savunma yapan müzisyen Atilla Taş, sözlerine mikrofonla ses denemesi yaparak başladı. “ByLock, Eagle hiç kullanmadım. İlk defa bu davayla duydum. Hiç maklube yemedim, Bank Asya'da hesabım yok. Yurtlarında kalmadım. Müslümanım ama namaz kılmıyorum” diyen Taş, “Sizin gibi bir hakim tarafından tutuklandım” diyerek kendini tutuklayan mahkeme başkanı Lorasdağı ile ilgili ironi yaptı. “Olağanüstü dönemlerden geçiyoruz ama bu olağanüstü hukuksuzlukları gerektirir mi” diye soran Taş, “Hukukun sağlıklı işlediğine zerrece güvenim yok. Sizi gördüğümde de hukuka olan son umudum gitti” dedi.

"HAYATIMDA TEK BİR ÖRGÜTE ÜYE OLDUM, ONUNLA DA GURUR DUYUYORUM"

Hayatında bir kez örgüte üye olduğunu kaydeden Taş, “O da CHP'dir. Bununla da gurur duyuyorum. Güneydoğu'da askerlik yaptım. Bacağımdan yaralandım. Arkadaşlarımı şehit verdim. 25 yıldır bacağımda mermiyle yaşıyorum ama bana terörist deniyor. Kanıma dokunuyor” dedi. “Hukuk ve adalete öyle susadım ki kendimi Kafka'nın Dava isimli romanında hissediyorum” diyen Taş, Twitter paylaşımları ile ilgili “Muz cumhuriyetinde yaşadığımı bilseydim o tweetleri yazmazdım. Hükümeti eleştirmenin terör suçu olduğunu bilmiyordum dedi. Savcının kalbini okuyarak kendisinin terör örgütü üyesi olduğuna ikna olduğunu belirten Taş, “40 yıl apolitik yaşarken başıma taş düştü de hayatım renklensin diye gideyim bir örgüte üye oldum mu dedim? Ham çökelekten yargılansam bana daha mantıklı gelir” diye konuştu.

"REJİYE HİÇ GİRMEDİM"

Taş, iddianamede Bugün TV'nin rejisine girdiğine ilişkin iddia ile ilgili, “Öyle absürt bir dönemden geçiyoruz ki hiç gitmediğim bir TV'nin hiç girmediğim rejisine girmekle suçlanıyorum. Nasıl bir örgüt üyesiysem bir kez bile programlarına katılmamış, propagandalarını yapmamışım. Girsem bile bu beni örgüt üyesi mi yapar? Salsanız beni buradan eve gidecek param yok” dedi. El konulan basın yayın organlarının devlet kanalına çevrildiğine işaret ettiğini kaydederek, “Bunun neresi örgüt üyeliği Allah aşkına” diye tepki gösteren Taş, şunları söyledi:

“Gazetede yazmayı hiç istememiştim ama muhaliflerin alanı öyle daraldı ki yaşamak için bile alan bırakmadılar. 1 milyon 700 bin takipçimin olduğu Twitter'da beni kimin retweet ettiğini nereden bileyim? Nasıl kollayayım. Orası özgür bir platform, tabi yurt dışında. Her tweetin altına 'terör örgütü üyeleri retweet etmesin, sıkıntı oluyor' diye mi yazayım? Kimseden akıl talimat almadım, gazeteye yalnızca 2-3 kez çay içmeye gittim. Hukuk böyle yürüyorsa kendimizi savunmayı bırakıp bol bol dua edelim. Bu davada yargılanan arkadaşlarımın ismini bu iddianamede gördük. Ne ara bir araya gelip örgüt üyesi olduk bilmiyorum. Bu iddianameden anladığım hükümeti, Cumhurbaşkanı'nı eleştirirseniz terör örgütlerinin çizgisinde hareket etmiş olursunuz. Çünkü onlar da böyle hareket ediyor. Teröre, terör örgütlerine lanet okuyorum.”

Mahkeme başkanı Lorasdağı'nın “15 Temmuz'da neredeydin” diye sorması üzerine Taş, “Evdeydim. Dışarı çıktık, tank baktık ama bulamadık. Nihat Doğan gibi bir fotoğrafım olsun istedim” diye yanıt verdi.

"FUAT AVNİ'Yİ TANITMA GİBİ BİR DURUM SÖZ KONUSU DEĞİLDİR"

Sanık Ahmet Memiş ise savunmasında, Rota Haber ve Haberdar isimli sitelerde haber koordinatörü olarak çalıştığını belirtti. Fuat Avni'yi tanıttığı yönündeki iddiaya yönelik Memiş, "Benim, 'fuatavni'yi tanıtma gibi bir durum söz konusu değildir. Zaten tweet attığım zamanlarda tanınan bir hesaptı, paylaşımları çok sayıda beğeniliyordu, bunu bütün Türkiye biliyor" dedi. Yaptığı bazı haberlerin cemaat aleyhinde olduğunu savunan Memiş, Gülen'in ses kayıtlarıyla ilgili bir haber yaptığını ve bu nedenle kendisine dava açıldığını söyledi. Memiş, ByLock kullanmadığını, Bank Asya'dan 10 sene önce bir kredi kartı aldığını, ancak kullanmadığını belirtti.

"SUÇLAMALAR YALAN"

Sanık Abdullah Kılıç ise savunmasında 21 yıllık gazeteci olduğunu ve üç ödül aldığını belirterek "45 yaşında terör örgütü üyesi olarak suçlanacağım hiç aklıma gelmezdi. Sadece gazetecilik yaptım. Suçlamalar yalan ve iftiradır" dedi. Kılıç, Habertürk'te Haber Koordinatörlüğü yaptığı dönemde 17 Aralık operasyonu fezlekelerinin elinde olduğuna şeklindeki bir tanık ifadesine değinerek "O gün benim sabah saat 07.00'da kanalda olduğum ve söz konusu 17 Aralık fezlekelerinin bende olduğu tanıkların iftirasıdır. O gün, kanser hastası olan eşimin tedavisi için hastaneydim. Şayet benim kanalda olduğum tespit edilirse verilecek cezanın en üst sınırdan verilmesini kabul ederim. Fezlekeyi ne o gün, ne de sonra hiç görmedim" dedi.

"HAKAN FİDAN BENİ TEBRİK ETTİ"

MİT Müsteşarının savcılığa çağrılması haberinin ise ilk olarak başka sitelerde yayınlandığını, bunu teyit edebilmek için de dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı'yı telefonla aradığını, Çolakkadı'nın da haberin yalan olduğunu söylediğini anlatan Kılıç, "Bunun üzerine MİT Müsteşarının savcılığa çağrıldığı haberinin yalanlandığını son dakika olarak verdik" dedi. Kılıç, MİT krizi ile ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı'nın bir resepsiyonunda karşılaştığı Hakan Fidan'ın sorumlu haberciliğinden dolayı kendisini tebrik ettiğini de sözlerine ekledi.

''ZAMAN GAZETESİ YAYIMLAMAYINCA BAŞBAKAN'A GÖTÜRDÜM"

Abdullah Kılıç, çalıştığı dönemde cemaati eleştiren yazılar da yazdığını ifade ederek "Basın İlan Kurumu'nun üç tane gazete çıkaran bazı kuruluşlara yüksek miktarlarda ödemeler yaptığını ortaya çıkardım. Ancak o dönem Zaman Gazetesi'ndekiler haberde ismi geçen Alaaddin Kaya'dan dolayı bu haberi yayımlamadılar. Ben de haberi önce Cumhurbaşkanlığı Sekreteri'ne götürdüm. Onlar da beni Başbakanlığa yönlendirdi. Dönemin Başbakan'ı Erdoğan da Basın İlan Kurumu'na operasyon düzenletti" şeklinde konuştu. Bylock kullanmadığını, Bank Asya'daki hesabın ise Meydan Gazetesi'nde çalıştığı dönemde maaş olarak yattığını söyleyen Kılıç, 15 Temmuz darbe girişiminde Yalova'da bulunduğunu, en yakın birliğin önüne giderek burada darbe karşıtı nöbet tuttuğunu ifade etti. Kılıç, "Darbe başarılı olasaydı, ben yine tutuklanacaktım" dedi. Duruşma, sanık savunmalarıyla devam ediyor.
<< Önceki Haber 'Ham çökelekten yargılansam daha mantıklıydı' Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER