[Harun Tokak] Ana Kucağı

Okuma Süresi 2 dkYayınlanma Pazar, Ağustos 13 2023
Samanyoluhaber.com yazarı Harun Tokak'ın pazar yazısı : Ana Kucağı


Ana Kucağı
Gurbette, bol yıldızlı bir ağustos gecesi.
Minyatür bir bahçe haline getirdiğim küçük balkondan yıldızları seyrediyorum.
Bazen bir yıldızın gülümsemesi, bazen tatlı bir poyrazın esmesi, bazen karanlıkta bir kuş sesi çocukluğuma alıp götürüyor beni.
İnsan en çok da çocuklukta yaşadıklarını unutamıyor. 
Gide gele eşiğini aşındırdığımız ilk okulu, yıl sonu müsamerelerinde seslendirdiğimiz türküleri, milli bayramlarda okuduğumuz şiirleri.
Bayram günleri bütün köy kadınıyla erkeği ile, yaşlısı genciyle ilkokulun geniş bahçesinde toplanır, kimi bahçeye çıkarılan okul sıralarına oturur, kimi okula bakan yamaçlara yayılır, okuduğumuz şiirleri, türküleri dinlerdi. 
Köy o gün bir başka olurdu. 
Ben en çok Yahya Kemal’in “Akıncılar” şiirini okurdum.
Sezon sonuna doğru provalar başlardı. O senenin türküsünü finale kalan okurdu.
Bir keresinde okuduğum o türküyü hiç unutamıyorum.
“Küçükten görmedim ana kucağı.”
 Meğer o günlerde söylediğimiz türküler bu günlere gönderdiğimiz hüzünlü mektuplar gibiymiş. 
Şimdilerde ne kadar da hasretiz ana kucağına, babaocağına.
Harman mevsiminde bazı geceler ağabeyimle harman yerinde yatardık.
Mehtabın aydınlığında ışık ve gölgeler, dağlar gibi yığılı buğday saplarının arasında birbiri ile saklambaç oynardı.
Biraz üşür gibi olunca altımıza biraz buğday sapı serer üzerine uzanırdık.
Buğday saplarından yorgan yapardık.
Uzaklarda çoban ateşleri yanardı. Ateşin başında garip bir çoban kaval çalardı. 
Gece, dağlar, vadiler o kaval sesi ile beslenirdi.
Biz o seslerle uyuyup

Bu haberler de ilginizi çekebilir