[Harun Tokak] Demek buymuş bu sevdanın bedeli

Okuma Süresi 2 dkYayınlanma Pazar, Eylül 4 2022
Harun Tokak pazar yazısı: 'Demek buymuş bu sevdanın bedeli'

HARUN TOKAK 



Gurbetteki odamda bir başıma oturuyorum. Sular yavaş yavaş kararıyor. Gün geceye dökülüyor. Gri-siyah bulutlar yük taşıyan posta katarları gibi acele acele koşturuyor. Gece orkestrası başlıyor. Alacakaranlıkta bir görünen bir kaybolan martıların sesleri, suların sesine karışıyor. Suların içinde salınan sokak lambalarının özgürce ışık dansları geceyi daha da gizemli hale getiriyor. 

Akşamın karanlığı düşüyor pencereme. Benimse mütevazı melekler düşüyor yadıma. Biri hapiste, biri sürgünde, biri kara toprakta olan mütevazı melekler. Ne yapmıştı bu üç melek, neydi suçları. 

Aynı aşkla dolu idi içimiz
Bu vatanı sevmek idi suçumuz
Bir kaderin kurbanıyız üçümüz
O toprakta, sen zindanda, ben sürgün
Ruhun şad olsun Ozan Arif…

Değerli kardeşim Hidayet Karaca pek çok arkadaşıyla birlikte hapishanede artık yedi yılını doldurdu. Dile kolay. İçeri girerken saçları simsiyahtı. Geçenlerde bir fotoğrafını gördüm. Acı bir tebessüm vardı güzel yüzünde. Onurlu duruşundan bir şey kaybetmemişti ama saçlarına kar yağmasına engel olamamıştı. İçerde iken babasını kaybetti. Bir babanın evladını hapiste bırakarak bu dünyadan göçüp gitmesi, kim bilir o babanın ruhunda nasıl çöküntüler meydana getirdi. Oğlunu bir daha kucaklayamadı, bağrına basamadı. 



Pek çokları gibi Hidayet Bey’in de evlatları babasız büyüdü. Babası içeri

Bu haberler de ilginizi çekebilir