[Harun Tokak ] Hoca Anne

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazar, Haziran 30 2024
Samanyoluhaber.com yazarı Harun Tokak'ın Pazar yazısı
HARUN TOKAK 



Hoca Anne

Haziran benim için biraz da hüzün ayıdır.
Sevgili Peygamberimiz bir haziran günü Sonsuzluğun Sahibine yürüyor.
Ne Sahabelerin sonsuz sevgisi ne de sevgili kızı Hazreti Fatıma annemizin göz yaşları onu durduramıyor.
 Hayalleri yarım kalan babam da 1995 Haziranında aramızdan ayrıldı.
Ne tarlalarımızda başak bağlayan ekinler, ne elma bahçeleri, ne inşaatı yarım kalan cami, ne evimizin önünde boydan boya uzanan asma çardağı ne de içlerinden güneşin damla damla döküldüğü üzümler, ne de bizim gözyaşlarımız onu durduramadı.
Hocaefendinin annesi, hepimizin anası Refia Ana da yine bir haziran günü Sonsuzluğun Sahibine yürüdü.
Refia Ana iyice ağırlaştığı bir gün, “Hocaefendiye haber verin, gelsin! Gözlerim iyice kapanırsa oğlumu belki bir daha hiç göremem.” diyor.
Hocaefendi, haberi alır almaz İzmir’e gidiyor.
 Aylardan Ramazandır.
Hocaefendi, bir hastane odasında bilinci kapalı olan ve baygın yatan annesine, “Aanaaaa” diye sesleniyor. Oğlunun sesini duyan anne gözlerini açıyor, etrafına bakınıyor, 
“Hoca mı geldi?” diyor. 
“Evet, ana ben geldim!”
“İftar ettin mi oğlum, bana dua ettin mi”? diyor ve sonra yine kendi âlemine dalıyor. 
Refia Ananın bakışları uzaklara, çok uzaklara ötelere gidiyor. Uzak başka bir yerlere.
İzmir haziran sıcaklarında yanıyor.
Hocaefendinin yüreği yanıyor.
 Her güzel insanın arkasında mutlaka muhteşem bir a

Bu haberler de ilginizi çekebilir