Harun Tokak - Köyümün Yağmurları

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazar, Ağustos 11 2024
Samanyoluhaber.com yazarlarından Harun Tokak, bu haftaki 'Pazar Yazıları' köşesinde Köyümün Yağmurları isimli bir yazı kaleme aldı.



“Eğer ölürsem buralarda
Vasiyetimdir, beni götürsünler
Doğduğum topraklara”
Yağmurlu bir Hazar akşamıydı.
Sağanak yağmurun ve soğuğun sillelerinden sıyrılıp salona girdiğimizde bir Türkmen öğrenci, “Köyümün Yağmurları”nı söylüyordu.
Gecenin karanlığında, buz kesen rüzgarlara karışan bu türküyü, o gün bugün hiç ama hiç unutamadım.
“Eğer ölürsem buralarda
Vasiyetimdir, beni götürsünler
Doğduğum topraklara”
Hazar'ın kıyısındaki bir Türkmen şehrinde körpe bir Türkmen delikanlısından dinlediğim bu türküyü, Türk Okulu'nda görev yapan ve belli ki köyünün hasretini çeken bir öğretmen öğretmişti.
Kim bilir hangi mevsim ayrılmıştı köyünden.
Kaç kış geçmişti de ıslanamamıştı köyünün yağmurlarında.
Anasını arayan bir kuzu meleyişi vardı bu seste.
Bana mı öyle gelmişti yoksa bir gurbet gecesinde bulutların coşkunca ağlayışından mıydı bilemiyorum. Sanki yürekleri hasret doluydu öğretmenlerin.
Acı çektikleri belliydi ama hiçbir acı boşa çekilmezdi. Kendilerini, sevgiden bir dünya kurma sevdasına adamışlardı.
Okul müdürü Cemil Bey uzun boylu, esmer güzeli, vakur bir gençti.
Yüzü güven veriyordu.
Bakışları derindi.
Gönlünün gamı gözlerinden dökülüyordu.
Asil ve hakikatli bir yiğit olduğunu hemen anlamıştım. Sessiz-sakin duruşu, masum bakışı, yeni doğmuş hilalin kıvrımları gibi siyah kaşları ele veriyordu özünü:
“Bu insan hiç kimseye kötülük yapamazdı.”
Yüksek dağ tepelerinde, yuvasında yavrularını bekleyen kararlı bir kartal gibi bakıyordu güzel gözleri.
İçim ısınmıştı bu insana.
Şehir valisi ara sıra elinden sıkıca tutuyor ve;
“Bu benim kardeşim! Bu bana bir yıl önce kadar kaybettiğim evladımın acı

Bu haberler de ilginizi çekebilir