[Harun Tokak] Pribadi

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazar, Nisan 28 2024
Samanyoluhaber.com yazarı Harun Tokak'ın pazar yazısı
HARUN TOKAK


Geçtiğimiz Ramazan bayramında komşu ülkeden Selim Usta aradı. Onunla Hay Sokağı’nda güzel günlerimiz geçmişti. Sokağa adını veren Hay Okulu’nda çalışıyordu. Bizim ahşap evin teknik işleri olunca hiç yüksünmeden gelir yapardı. Hem iş yapar hem de tatlı tatlı konuşurdu. 
Dostlarının tabiri ile candır, süzme baldır.
Selim Usta orta boylu, ince, zayıf ve zarif bir insan. Adı gibi halim, selim.  Boş durmayı sevmez, sürekli bir şeylerle meşgul olur. Ağır ağır çalışır. Yaptığı işi şiir gibi severek yapar. Az konuşur. Olur olmaz lafa girmez, kimsenin sözünü kesmez. Vakarlı bir duruşu vardır. Yüzünde hafif bir tebessüm oluştuğunda belli ki bir şeyler söyleyecektir.
Geniş bahçeli, güzel bir evi var. 
Bahçede biber, domates ve aklınıza gelebilecek her çeşit sebze yetiştiriyor. Karadenizli olduğu için karalahana yetiştirmeyi de ihmal etmiyor.
Sebze ihtiyaçlarını kendi bahçesinden karşılıyor. Tavukları, arıları da var. 
Bahçede bir de ahşap bir nostalji odası var. Kış günlerinde odadaki kuzineyi yakıyor. Üzerinde çay demliyor, kestane pişiriyor. 
Ara sıra biz de gidiyorduk.
Selim Usta Hay Sokak’taki okulda çalışıyordu. Elinden her iş geliyordu.
Bazen ufak tefek teknik işler için bize de uğrardı. Kızı Meryem çalıştığı okulda okuyordu. Küçük, sevimli bir kızdı. Okuldan çıkar çıkmaz babasının yanına gelir, babasının işi bitinceye kadar arabada beklerdi.
“Yukarı gel, burada bekle babanı.” desek de gelmezdi. Utangaç bir kızdı.
‘‘Meryem ne yapıyor?” dedim. 
“Endonezya’da.” dedi.
“Hayırdı

Bu haberler de ilginizi çekebilir